English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Práctica

Práctica Çeviri Türkçe

49 parallel translation
Claro, e ele iria mostrar a sua apreciação de uma maneira mais práctica?
Kuşkusuz, ayrıca takdirini de çok uygulamalı bir yolla gösterecektir ha?
Uma maneira convencional de voltarem à Terra, eu admito, Mas talvez a mais práctica.
Dünya'ya dönmeniz için çok basit bir yöntem, ama herhalde en pratik olanı.
Estou sem práctica.
Pratiksizim.
E essa não é a nossa práctica.
Biliyorsunuz ki, biz bunu sevmeyiz.
É por essa razão que aqui, na Escola Práctica de Capitães da Hexagon, os futuros capitães são submetidos a rigorosos programas de instrução.
İşte bu yüzden, burada Hexagon Kaptan Eğitim Okulu'nda geleceğin kaptanları, kapsamlı bir programa tabi tutuluyor.
Põe o teu jogo em práctica.
Gözlerini açma.
Eu tenho práctica.
Alıştırma yapmam lazım.
Bem, com práctica, não há nada que não possas fazer.
- Biraz pratik ile yapamayacağın şey yok.
Mas a teoria foi por água abaixo na práctica.
Ama gerçek hayatta pek işlemiyor.
Não tenho muita práctica.
Pratiğim zayıftır.
Nunca imaginei que meu plano fosse ser posto em práctica.
Ben de planımın hayata geçirileceğini düşünmüyordum.
Felizmente para si, capitão Mahir, esta práctica política foi suspensa, as represálias israelenses contra todos os terroristas.
Şükret ki, Mahir Kaptan, politik uygulamalar kapsamında tüm İsrail misillemelerini askıya aldı, tabii teröristlere karşı olanlar hariç.
Sabes que a práctica faz a perfeição.
Bilirsin egzersiz her zaman iyidir. Sen nasıl girdin buraya?
É tudo uma questão de práctica.
Ben sadece işin gelirlerindeyim.
Não aprovo a práctica, para ser honesto.
Pratik yapmıyorum desem, yalan olur.
Embora! Alem de Urobe e Lee Fu ninguém entendeu a ideia do wickie o seu plano foi posto em práctica.
Wickie'nin planını Urobe ve Lee Fu'nun haricinde kimsenin anlamamasına rağmen plan işlemeye başlamıştı.
Falta-me práctica.
Uzun zaman oldu.
Sangramento é uma práctica comum.
Önce kanını akıtmak prova niteliğindedir.
Acabou-se a práctica.
Artık uygulama yok.
Posso não estar apto para agir sozinho ainda, mas com um pouco de tempo e práctica, eu apenas... sei que posso ajudar as pessoas.
Henüz tek başıma yapamıyor olabilirim ama biraz zamanla ve pratik yaparak insanlara yardım edebileceğimden eminim.
Não te queria preocupar, mas o marido da paciente Está a me processar por má práctica.
Seni rahatsız etmek istemedim ama, bir hastamın kocası, beni dava etmiş.
Porque eu não tenho esse costume ou práctica em usar... Isso vai-me distinguir dos pais normais?
Beni diğer babalardan ayıran herhangi bir kostüm giyecek ya da bir şey takacak mıyım?
Era apenas práctica para quando fosses para a universidade.
Üniversiteye gidişimiz için alıştırmaydı.
Tenho um mestrado em psicologia, e mais de 3000 horas de práctica.
Psikoloji yüksek lisansı yaptım ve binlerce saat iş tecrübem var.
Você tem alguma práctica? Diploma? Não, senhor.
- Eğitim aldın mı veya diploman var mı?
Cada Wiccan deve chegar à práctica que lhe sirva individualmente.
Her Wiccan ona kişisel olarak uyan alana ulaşmalı.
Tive muita práctica em matar os da tua espécie.
Senin türünü öldürmekte tecrübeliyim.
Só precisas de práctica.
Sadece biraz daha alıştırma yapmalısın.
É um ritual antigo usado na maioria das vezes por Alfas, já que é uma habilidade que requer bastante práctica.
Bu, epey tecrübe gerektiren bir yetenek olduğu için genellikle Alfaların kullandığı eski bir ayin çeşidi.
Tu já tiveste bastante práctica nisto, certo?
Ama sen bu konuda oldukça tecrübelisin, değil mi?
nunca posta em práctica, não na escala em que estou a pensar.
Yeni bir fikir... Daha önce hiç yapılmamış fikri ortaya bile atılmamış, muhtemelen.
É uma práctica comum na Noruega.
- Norveçli uygulamaları işte.
No que diz respeito à práctica de magia...
Evet, büyü yapma olayına gelince...
- Ela está com falta de práctica.
- Belli ki formdan düşmüş.
Eu tenho muita práctica.
Yapmam gereken çalışmalarım var.
Ele até mantém o ritual num tempo estabelecido, a também, supostamente, chamada "metodologia perfeita" que evoluiu ao longo de vários anos de práctica.
Sabit bir zaman çizelgesinde ritüelini dahi koruyor sözde mükemmel bir metodoloji yıllarca pratik gerektirir.
Eles tinham uma práctica para o treino de Betas. Havia uma tradição que passava pelas gerações que envolvia o uso de um objecto sagrado chamado Triskelion.
Betaları eğitmek için kullandıkları nesilden nesle geçen üç bacaklı sarmal denilen kutsal bir obje ile yapılan bir alıştırmaları vardı.
A MCC vai ficar com Litchfield, na práctica tão cedo quanto a papelada fique aprovada.
Evrak işleri biter bitmez MCC, Litchfield'ı devralacak.
Já tive muita práctica.
Bu konuda çok tecrübeliyim.
Práctica.
Alışkanlık.
Toda a minha práctica é tratar disso.
Tüm kariyerim madde suçlamalarıyla geçti. Pardon tatlım.
É um práctica normal na industria manter uma livraria com todos os produtos em uso e negligente não o fazer.
Kullanımdaki ya da gereksiz görülen tüm ürünler için arşiv oluşturmak adına yapılan standart bir uygulama.
Infelizmente eu tenho... práctica.
Ne yazık ki bu konuda deneyimliyim.
A melhor practica com dòbermans delinquentes.
Belki de suç işlemeye yatkın Dobermanlar üzerinde pratik yapmıştır.
Practica!
- Aptallar! Çalışın!
Diga-me, por acaso entre essas tarefas, não practica...
Söyle bana, yaptığın işler arasında hoşuna gitmeyen...
Ao contrário da practica culinária tradicional, na verdade sabe melhor para alguém como eu quando a presa está assustada.
Geleneksel mutfak tecrübelerinin aksine korkarak ölen canlının lezzeti benim gibi biri için daha iyi olur.
! Nenhum de vocês practica aquilo que prega?
- Öğrettiğiniz şeyi uygulayanınız yok mu?
Ela senta-se e practica a rir?
Oturup gülme alıştırması yaparlar mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]