Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Publicá
Publicá Çeviri Türkçe
3,703 parallel translation
Como é que sei que não vais aproveitar-te das minhas ideias e publicá-las como se fossem tuas?
Benim fikirlerimi alıp, kendininmiş gibi yayınlamayacağını nereden bileyim?
Eu fui a uma reunião da Liber8 uma vez, era pública, pesquisa para o Dillon.
Bir kere Liber8 toplantısına gitmiştim. İçeri sızma olayı. Dillon için araştırma yapıyordum.
Ela quer o rapaz na rua às custas da segurança pública.
Halkın güvenliğine malolsa bile o çocuğun sokaklarda olmasını istiyor.
A vontade pública está concentrada em garantir que a sua cúmplice não possa fazer o mesmo. Patrick Lacey, UKN.
Şu anda kamuoyu, suç ortağının da aynısını yapamayacağından emin olmaya odaklanmış durumda.
É corrupção pública, Reese.
Bu kamu yozlaşması Reese.
A corrupção pública é algo que não posso tolerar.
Kamu yozlaşması müsamaha gösteremeyeceğim bir şey.
Aqui o Marco diz ter aberto uma conta que foi misteriosamente esvaziada uma semana antes da Nolcorp se ter tornado pública.
Marco, Nolcorp'un halka açılmasından bir hafta önce gizemli bir şekilde boşaltılan bir hesap olduğunu söylüyor.
Durante anos, depois do julgamento, o James queria tornar pública informação que, no mínimo, teriam anulado o julgamento.
Davadan dört yıl sonra James hatalı yargılamaya sebep olabilecek bir bilgi ile ortaya çıkmak istedi.
Vi que tu e a tua família tiveram outra interessante noite pública.
Senin ve ailenin ilgin. bir gece daha yaşadığınızı gördüm.
de saúde pública, onde temos a obrigação de informar o verdadeiro nome.
Onun gerçek adını vermek zorundaydık.
E pelo que eu ouvi, tenho a certeza de que só estavas a brincar sobre ameaçares o voto decisivo com a sua exposição pública.
Ve duyduğum kadarıyla kararsız oyun gözünü korkutarak oyunu değiştirme konusunda şaka yapıyorsundur umarım.
Diria que é razão suficiente para os manter em segredo. Publica imediatamente.
Bence gizli tutmak için yeterli bir neden.
O Pierce planeia trocar de advogado depois da oferta pública das acções.
Pierce halka arzı yaptıktan sonra hukuk firmasını değiştirmeyi planlıyordu.
Então percebi, se o conselho te mandou embora, a tua cláusula de não concorrência era nula, então, podias tornar pública a tecnologia da Emily.
Sonradan fark ettim ki, yönetim kurulu seni kovarsa rekabet etmeme hakkından feragat edecekler ve sen de Emily'nin teknolojisini halka açacaksın.
1. Danos à propriedade pública.
Bir, kamu malına zarar verme.
- Mas o quê? Causou danos na via pública.
Kamu malına zarar vermişsiniz.
Danos na via pública?
Zarar mı vermişim? Taşak mı geçiyorsun?
Somos apenas o cartaz para a sua nova imagem pública?
Halkın gözündeki yeni imajınız için sadece bir çift kukla mıyız?
Vai mesmo ao encontro da sua nova imagem pública.
Yeni toplumsal imajın için çok uygun.
Está na educação pública há muito tempo, não está?
Siz uzun zamandır kamu eğitiminde siniz değil mi?
Ele vai tornar a empresa dele pública, como eu lhe disse, há dois meses.
Ona iki ay önce de söylediğim gibi şirketini halka açacak.
Disseram que o hotel era um risco para a saúde pública. Aposto que os gatos tinham parasitas.
Otelin sağlığa zararlı olduğunu söylediler.
A última coisa que preciso é de vocês os dois a demolirem uma sólida confissão pública a respeito do assassínio de um inocente.
Son ihtiyacım olan şey siz ikinizin masum bir vatandaşın öldürüldüğü bir suç itirafını araştırmanız.
E estamos no meio de uma oferta pública, e passámos o dia anterior à morte da Lisa numa maratona de reuniões.
Ayrıca bir halka arzın tam ortasındayız ve Lisa'nın ölümünden önceki tüm günü, bir dizi toplantıyla geçirdik.
Estão a discutir uma oferta pública.
Halka arz hakkında konuşuyorlar.
Sabia que a primeira chamada pública de um telemóvel foi feita do Hotel Hilton de Nova York? Em 1973.
Halk arasında ilk telefon görüşmesinin New York Hilton Oteli'nden 1973'te yapıldığını biliyor muydun?
O ministro da saúde pública, Greg Ashby, não foi encontrado para comentar, mas, especula-se quanto ao seu futuro.
Sağlık Bakanı'na bir yorum almak için ulaşılamadı, ama spekülasyonların gelecekte de devam edeceği belli.
Apesar dos nossos melhores esforços, o Conselho para a Consciência da Escola dos Depósitos de Livros do Texas falhou na sua missão de gerar consciência pública da Escola dos Depósitos de Livros do Texas.
Bütün çabalarımıza rağmen Texas Ders Kitabı Deposu Bilinçlendirme Meclisi halkı Texas Ders Kitabı Deposu konusunda bilinçlendirmede başarısız oldu.
A opinião pública pende contra os Jedi.
Halkı Jedi'lara karşı kışkırtmak.
A juíza Verna Thornton foi mais do que uma jurista, uma mente jurídica brilhante e dedicada funcionária pública. Foi também uma amiga boa e leal.
Yargıç Verna Thornton yetenekli bir hukukçu ve kendini işine adamış bir kamu görevlisi olmanın yanı sıra iyi ve sadık bir dosttu.
Sou Aramaki, da secção de Segurança Pública 9.
Ben, Kamu Güvenliği Bürosu 9. Bölümden Aramaki.
A "Scientific American" não publica cientistas na capa.
Scientific American kapağında bilim adamları yer almaz.
A opinião pública está em pânico.
Halk panikte.
Com a pressão sobre a polícia exercida pelos fãs e pelos membros da família enlutada, a Comissária Ma declarou ontem, numa entrevista que em breve faria uma declaração pública.
Bu durumu çözmek için ne tür önlemler alınacak. Polisin üzerindeki baskıyla cenaze törenine katılanlar destekleniyor. Ve aile üyeleri yoksun bırakıldı.
Pergunto-me se ela acharia o Dr. Bomcabelo tão bonito se soubesse que ele não publica nada há um ano?
Sırma Saçlı Bey'in bir seneyi aşkındır bir şey yayımlamadığını öğrense onu yine beğenir mi acaba?
E de repente tenho de me importar, depois de teres ido à White Weld para subscrever a tua oferta pública?
Halka arz olayından sonra ilgilenip de ne yapayım ki?
Publica esta história errada e fabricada, vendes barato e ganhas milhares de visitas no site. Deixa-me só perguntar. Preferes vazar a história, ou preferes ter a história?
Anlıyorum, yalan ve uydurma da olsa bu haberi yayımlayınca gazeteniz daha çok satacak, siteniz daha çok ziyaret edilecek ama bu haberi patlatmak yerine bu haberin sahibi olmak istemez misin?
Isso é jogo arriscado para uma figura pública.
Bu bir halk figürü için riskli bir oyun.
É propriedade pública.
Kamu malı bu.
- E uma restrição pública?
Ve dava hakkında medya'ya konuşmayı yasaklayan emir?
Assim como a tua execução pública.
Senin infazın da öyle.
Na rádio pública.
Devlet radyosu.
A mentira do Presidente sobre o espião tornou-se pública.
Başkan'ın casus yalanı ifşa olmuş. Tamam, tüyüyoruz buradan.
E assim que acabou de sair a polícia local prendeu-o por intoxicação pública e estão a retê-lo, mas só até ele ficar sóbrio.
Oradan ayrıldıktan hemen sonra huzursuzluk çıkarmaktan yerel polis onu içeri almış ve ayılana kadar da bırakmamışlar.
Vamos ter uma reunião pública na escola, hoje.
Bugün okulda halk toplantısı yapacağız.
O computador da biblioteca publica de LA, ligou-se à câmara do parque 10 minutos antes de Varlamov aparecer.
Varlamov geldikten 10 dakika sonra Los Angeles Halk Kütüphanesi'ndeki bilgisayarlardan birinden satranç parkındaki kameraya bağlanılmış.
Com 1,5 milhões de ações por liquidar antes da oferta pública, venderíamos mais 400.000 ações ao público a 9 dólares cada.
Arz öncesi var olan 1,5 milyon hisseye ilave olarak, 9 dolardan dört yüz bin... hisse daha arz edilmeli.
Há alguns e-mails. Tem de fazer uma declaração pública.
Bir basın açıklaması yapman gerekecek öyleyse.
Ela é uma figura pública, a imagem da empresa.
Sarah şirketimizin yüzü olduğu için her an göz önünde.
Outra brochura de uma universidade pública.
İki yıllık üniversitelerden biri daha broşür göndermiş.
Vi a documentação dos impostos, e há um sócio deixado fora da listagem pública.
Vergi evraklarına baktım ve diğerlerinden hariç bir ortak daha var.