Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Pêlo
Pêlo Çeviri Türkçe
1,153 parallel translation
Vamos ligar as zonas sem pêlo.
Kel bölümleri birbirine ekleyelim.
Ele tinha pêlo e dentes afiados? Ou tentáculos compridos e viscosos?
Tüylü mü yoksa zehirli sivri dişleri mi var?
Estendidos no bar, nus em pêlo.
Bardaki bütün şişeleri kırmıştık. Çırılçıplaktık ve kanun falan tanımıyorduk.
A única sensação que conheces é a do pêlo do Buck na tua cara, numa noite quente de Verão.
Senin duyduğun tek duygu... Sıcak bir yaz gecesinde... Buck'ı yanağını okşayan tüyleridir.
Sabiam que o vosso pai está á janela nu em pêlo a gritar por socorro? Olá, miúdos.
Merhaba çocuklar.
E acrescento que é bom ver uma mulher de robe, sem chinelos de pêlo e um pacote de Doritos no colo.
İzlinizle söylemek isterim. üzerinde cüppe olup da ayağında tüylü terlikler ve kucağında bir paket mısır cipsi olmayan bir kadın görebilmek büyük bir zevk.
Noventa quilos de carne de macaco velho, sem pêlo e sem cérebro.
Doksan kiloluk saçsız, beyinsiz, yaşlanmakta olan bir maymun.
Não encontrará pêlo mais brilhante em sítio algum.
Nasıl da parlıyorlar.
Devo utilizar pêlo de texugo ou será uma escova normal o suficiente?
Porsuk kılı mı yoksa sıradan bir fırça mı kullanayım?
Crina de cavalo, pêlo de porco ou pêlo de texugo.
At kılı mı, domuz kılı mı yoksa porsuk kılı mı?
Para que quer um pincel de pêlo de texugo ou um pente de metal?
Yüzbaşı Hastings, porsuk kılı ve metal fırçayla ne yapacaksınız?
Admito não saber distinguir um pincel de pêlo de texugo de um guisado.
Ayrıca itiraf etmeliyim ki porsuk kılıyla ne yapılacağını da bilmiyorum.
Tinha filamentos de pêlo presos na sua mão direita.
Sağ elinin içinden çıkan tüy yumakları.
- Que tipo de pêlo?
- Ne tür tüyler?
- Sem pêlo nenhum.
- Hiç tüyleri yoktu.
E regressando à certeza do seu pêlo. "
Ve tüylerinin kesinliğine dönerdi
"A certeza do seu pêlo."
"Tüylerinin kesinliği."
- Pincel de pêlo de marta número 6.
- Hayır, 6 numara samur fırçası.
Devia comprar um pincel de pêlo de marta.
Sanırım bir samur fırçası almalıyım.
Podes apostar, e espera só até veres o pêlo dele a brilhar.
Elbette, ve kıllarının nasıl parladığını görmek için bekle.
Se me chatearem, chego-lhes a roupa ao pêlo.
Eğer bana bulaşırlarsa, onlara günlerini gösteririm!
Peg, pegaste na minha outrora portentosa Ferguson e puseste-lhe uma coisa cor-de-rosa e com pêlo.
Peg benim yüce Ferguson'umu alıp üzerine pembe tüylü bir şey koymuşsun.
O seu pêlo lustroso, a graciosidade da crina.
Parıltılı tüyleri, dalgalanan yelesi.
Está sem pêlo.
Sert kılı kalmamış.
Bola de pêlo...
Ooo, topakçık.
Encontrámos um pêlo púbico negro que não pertence à paciente durante o exame ao cólon.
Rektal muayene sırasında hastaya ait olmayan siyah kasık kılları bulundu...
Só sabes babar-te, largar pêlo e comer.
Tek yaptığın salya akıtmak ve yatmak.
Ei, um pêlo branco!
Şuna bak beyaz bu.
Fui assustado por um bando de bolas de pêlo.
Sadece bir grup kürk topu tarafından korkutuldum.
Aquele pêlo não era de um morcego marrom.
O kıl bir kahverengi yarasaya ait değildi.
As mulheres arrancam as sobrancelhas verdadeiras da cara, pêlo a pêlo, até não terem nada, Jerry!
Bunu biliyor muydun? Kadınlar gerçek kaşlarını yüzlerinden, kel kalana kadar,... tek tek koparırlar, Jerry, gözlerin üstü kelleşir.
E também os movimentos rítmicos de seu pêlo para mostrar afeto.
Onun karşıt ağırlığı olmadan hiçbir kedi bu kadar çevik olamaz.
Problemas de pêlo.
Kıl dökme mevsimi.
Mudas de pêlo?
Tüy dökerek mi?
Pelo menos não tenho condomínios de pulgas no pêlo.
En azından tüylerimde mikrop saçan bölgeler yok.
Pelo andar da carruagem, nem pêlo tens.
Bu gidişle tüylerin kalmayacak.
- Pelo menos livrava-nos do "Bola de Pêlo".
Sen de onu bigudilerinden kurtarabilirsin. Tipik bir beş numara karakteri, ha?
Trarei um pêlo da barba do grande Cão, levarei uma embaixada junto dos pigmeus, para não ter de trocar três palavras com esta harpia!
Size, Ulu Han'ın sakalından bir tel getirebilirim. Bu gaddar kadınla üç kelime konuşmaktansa Pigmeler'e sefir bile olabilirim.
- Roupa de tecido barato sapatos baratos - nem mesmo os cabelos, que ela tem de pêlo sao de iaque
- Plastik ucuz ayakkabılar. - Ucuz dokuma. İnsan saçı bile değil.
Parece que coçou tanto que arrancou o pêlo.
Sanki kendi tüylerini yolmaya çalışmış gibi.
É a minha colecção de bolas de pêlo em suco gástrico.
Bu mide asitimdeki kıl topları koleksiyonum.
E se tocar num pêlo do meu cãozinho, eu vou...
Eğer köpeciğim başındaki bir tek kıla dokunursanız- -
Talvez nunca mais vou poder abraçar aquela bolinha de pêlo.
O ıslak burnundan artık asla öpücük alamayacağımı düşünmek istemiyorum!
Uma pelagem negra está a cobrir o meu pêlo de "bébé".
Bebeklik tüylerim yerini siyah bir kürke bırakıyor. Her şey çok hızlı değişiyor.
Bem, à frente estava eu... até a bolinha de pêlo nascer.
O küçük tüy yumağı doğana kadar ben ilk sıradaydım.
Mas eu vejo um rei sem pêlo
# Bugüne kadar hiç görmedim saçı bu kadar kısa
Lembro-me de antes de ter nascido, quando mais parecia uma bola de pêlo na célebre posição fetal.
Doğumumdan öncesini hatırlıyorum. Bir kürk yumağı gibi dertop olmuş şu meşhur cenin pozisyonundayım.
Bálsamo, palha, pêlo, carvalho, mármore!
Balsam, çınar, meşe, akça ağaç bile var
- A carne branca faz melhor ao pêlo.
Beyaz et daha iyi. Sebzeleri bana uzatın.
Tinha espinhas... e pêlo onde não havia pêlo antes. Ele também notou a Fluffy Bunny.
Korkunç bir sivilcesi oldu ve daha önce olmadığı gibi bir kürkü vardı aynı zamanda yumuşacık tüylü tavşan kızı fark etti.
É verdade que alguns bebés nascem cobertos de pêlo?
Bazı bebeklerin kürklü doğdukları doğru mu?