Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Pû
Pû Çeviri Türkçe
1,074 parallel translation
Pessoa teimosa das bolas.
İnatçı o... pu çocuğu.
É um idiota, isso sim
Aşağılık o... pu çocuğunun teki, değil mi?
Gosto de fazer dano, e te fez o que te fiz, me tem feito pagar.
Sen insanların kalbini kıran bir o... pu çocuğusun ve senin için yaptığım her şeyin bedelini ödettin.
Não vou deixar que o filho da puta morra na prisão.
O o... pu çocuğunun hapislerde çürümesine izin vermem.
Leva esses filhos da puta souberam atuar.
Umarım bu o... pu çocukları doğru düzgün oynarlar.
Pu-la aqui mesmo.
Hemen burada arkada.
- Eu pu-la ali. É mina irmã.
- Onu oraya ben koydum.
Eu pu-las ali para ti.
Senin için getirttim.
Pu-lo com dono, mas o Marty estava aqui e topei logo que não achava a ideia nada má.
Defolmasını söyledim. Ama Marty buradaydı ve bunun kötü bir fikir olmadığını düşündü.
Eu pu-lo dentro da água.
- Hayır. Suya bırakıyorum.
Peguei-o pelo pescoço, pu-lo no sofá, e dei-lhe uma boa razão.
Üçkağıtçıyı yakaladım... kendi sofasına yapıştırdım... Konuşmaya başlayana kadar gırtlağına çöktüm. - E, sonra?
- Pu-lo num lugar seguro.
Bak!
Avó, fiz o seu almoço e pu-lo no frigorífico.
Büyükanne, yemeğini hazırladım ve dolaba koydum.
- Pu-Io de rastos.
- Onu yere serdim.
O homem tem de aceitar os $ 100.000. É o que a tabela paga.
Adam 100.000 dolar almak zorunda.Bu iş pu paraya yapılır.
Pu-lo a funcionar outra vez.
Yeniden çalıştırdım.
Que filho da....!
O... pu çocuğu!
- Aquela cabra!
- Seni o... pu!
- Eu pu-los aí.
- Onları ben oraya koydum.
Kazimierz Pu...
Kazimierz Pu...
Pu-la no compartimento da bagagem.
Kabinin arkasındaki bagaj bölmesine yerleştirdim.
Pu-la fora. Fui para o bar do Andy.
Annesinin yanına gitti.
Pu-lo debaixo do punho de ferro do O'Neill.
Onu O'Neill'in ceset torbasında gördüm.
Tirei-o do meu carro e pu-lo no teu.
$ 150? !
Não... matar, mata esse filho da pu...
Öldür şu or...
Yang, vá pela Wangpu Road, para evitar a multidão.
Wang Pu Yolu'ndan git. Kalabalık yerlerden kaçınalım.
A Respeitosa, e a da Longa Vida, a Imperatriz Dowager ordena que Aisin-Gioro Pu Yi, filho do Príncipe Chun, seja transferido imediatamente para a Cidade Proibida, e aguarde no Grande Interior a decisão de Sua Majestade.
Dul İmparatoriçenin emirleri şudur ki ; Aisin-Gioro Pu Yi... Kral Chun'ın oğlu... derhal yasak şehre transfer edilecek, ve Majestelerinin emriyle orada büyümesi beklenecek.
Vem cá, Pu Yi.
Pu Yi. Buraya gel.
Pequeno Pu Yi, eu decidi que tu serás o novo Senhor dos Dez Mil Anos.
Küçük Pu Yi On bin yılın, yeni hükümdarını... sen olmasına karar verdim.
Pu Chieh.
Pu Chieh
O irmão do Imperador, Sua Excelência, Pu Chieh.
İmparatorun kardeşi, Ekselansları Pu Chieh
O meu irmão vê-a todos os dias.
Kardeşim seni her gün görüyor. Pu Chieh seninle görüşeceği için çok heyecanlı.
Pu Chieh está ansioso por o ver. Fala muito de si.
Sık sık, senin hakkında konuşuyor.
- Aisin-Gioro Pu Yi.
Aisin-Gioro Pu Yi
O Sr. Pu Yi e a sua família têm uma hora para abandonar a Cidade Proibida.
Bay Pu Yi ve ailesinin... Yasak Şehirden ayrılmaları için bir saatleri vardır.
Mas agora és o Henry Pu Yi, a Wan Jung é a tua mulher, Elizabeth e eu quem sou?
ama şimdi siz Henry Pu Yi'siniz... "Wan Jung sizin eşiniz, Elizabeth" Ve ben kimim?
Manchukuo, o bastião japonês, no norte da China, era ainda governado pelo Imperador-fantoche Pu Yi.
Uyarı bile yapmadan. Manchukuo... Kuzey Çin'deki Japon kalesi... hala kukla İmparator Pu Yi tarafından yönetiliyordu.
Aisin-Gioro Pu Yi.
Aisin-Gioro Pu Yi
Por ordem do Supremo Tribunal Popular, o criminoso de guerra, Aisin-Gioro Pu Yi, do sexo masculino, de 53 anos de idade, de nacionalidade manchu, nascido em Pequim, acabou de cumprir dez anos de detenção.
Anayasa mahkemesinin emri ile savaş suçlusu Aisin-Gioro Pu Yi... erkek elli üç yaşında Mançur, Pekinli.. Mahkumiyetini tamamladı.
Olha além.
Pu Chieh, bak
O último Imperador a ser coroado aqui foi Aisin-Gioro Pu Yi.
Son İmparator Aisin-Gioro Pu Yi burada taç giydi.
Eu pu-lo nesta situação. Porque é que não te metes comigo?
Neden benimle uğraşmıyorsun?
Pu-lo fora.
Onu kovdum.
Pu-los no quarto 34, no fim do corredor.
Size yolun sonundaki 34 numaralı odayı hazırlattım.
Eu pu-lo agora a dormir. Precisamos de ver se ele está bem.
İyi olduğunu görmek istiyoruz.
Levei-a de novo para o carro, cortei-lhe a garganta cortei-lhe a cabeça com a tesoura das unhas e a pu-la na bolsa da máquina.
Onu arabaya götürdüm boğazını kestim, tırnak makası ile başını kopardım cesedini kamera çantasına koydum. Çantanın boyunu görmüş müydünüz?
Toma lá, cabrão!
Al bakalım, o... pu çocuğu!
Ele é proxeneta e a tua mulher é uma leoa, não é?
Kardeşin Hary Hines Boulevard, değil mi? O bir p... venk ve karında o... pu.
Pu-lo em cima de todos.
Onu en üste koymuştum.
Pu-lo aí, sei que sim.
Buraya koydum, koyduğuma eminim!
Não, pu-lo aí.
Hayır, oraya koydum.