Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Sabeis
Sabeis Çeviri Türkçe
934 parallel translation
"Não sabeis que Ben-Hur morreu nas galés, como escravo e que eIe foi o último dos Hurs?"
"Ben-Hur'un kadirgaIarda kadirga köIesi ve son Hur oIarak öIdügünü biImiyor musun?"
Deus, sabeis do que precisamos.
Yüce Tanrım, sana muhtacız.
Como sabeis, meu irmão é prisioneiro de Leopoldo da Áustria.
Bildiğiniz gibi, ağabeyim Avusturya Dükü Leopold'un elinde.
Mas não sabeis...?
Ama farkında değil misin...
- Sabeis que sim.
- Olduğumu biliyorsun.
- Sabeis que sois imprudente?
- Çok küstahsın, biliyor musun?
- Sabeis orações?
- Dua biliyor musun, dostum?
Como estás? Sabeis se o dono do mundo está por aí?
- Evrenin efendisi burada mı?
Mas, bem sabeis, vosso pai também perdeu um pai, que também perdeu o seu e o sobrevivente obrigado pelo dever de filho devia mostrar o luto por algum tempo.
Ama unutma ki, babanın da babası öldü. Büyükbaban da yitirdi babasını.
Sabeis que às vezes Hamlet passeia horas seguidas na galeria.
Bilirsiniz, saatlerce yürür bazen burada, şu salonda.
Senhor, sabeis quem eu sou?
- Beni tanıdınız mı efendimiz?
Meu senhor, sabeis muito bem que sim, e com elas vinham palavras duma tão suave ternura que as enriqueciam ainda mais.
Verdiniz efendimiz, unutmuş olmalısınız. Öyle güzel sözler de söylemiştiniz ki verirken, kıymetleri büsbütün artmıştı benim için.
- Sabeis quem sou?
- Kim olduğumu bilmez mi oldun?
Sabeis que parto para Inglaterra?
İngiltere'ye gidecekmişim, biliyor muydun?
- Não sabeis? Todos o sabem.
Hangi mankafaya sorsanız bilir.
Porque mostrastes que sabeis sofrer, como se nada fosse, que recebeste por igual os reveses e as recompensas,
Çünkü sen dertler içinde dertlenmeyen adamdın. Hep güler yüzle karşılıyordun, kaderin acı tatlı, bütün cilvelerini.
Se sabeis ler as sementes do tempo e dizer qual irá crescer ou não... falai então para mim... que não imploro nem temo vossos favores nem vosso ódio.
Zamanın attığı tohumları görme gücünüz varsa, hangi tohum büyür, hangisi ölür biliyorsanız, benimle de konuşun. Ne korkum var sizden ne bir dileğim. Ne derseniz kabulüm.
Vós sabeis que Banquo era vosso inimigo.
Banquo ikinizin de düşmanı, biliyorsunuz. Doğrudur, efendimiz.
Sabeis que há hoje no império, e mesmo na própria Roma, um partido secreto de conspiradores que dão pelo nome de Cristãos.
İmparatorluğumuzda, hatta Roma'da bile kendine Hristiyan diyen fesat dolu bir parti ortaya çıktı.
Não sabeis o quanto agradeço a atenção que me dispensais. Meu querido Francisco José deves saber a satisfação que sinto por te ver. Ainda mais tratando-se deste dia.
Doğum gününüz için iyi dileklerimi sunabildiğim için ben de onur duydum.
Porém, falai nisto com mesura, como se o caso remoto fosse, porque, meu senhor, sabeis que é viva minha mãe.
Ancak bu konu üzerinde fazla durma, şöyle uzaktan değin ; çünkü biliyorsun, annem hayatta.
Agora vocês, donas de casa, já sabeis o que fazer com os vossos tapetes quando as traças os comem.
Siz ev kadınları artık güve yediğinde halılarınızı ne yapacağınızı artık biliyorsunuz.
Sabeis que ele nunca faria tal!
Bunu asla yapmayacağını bildiğinize eminim.
Vós o sabeis no íntimo!
Yüreğinizde biliyorsunuz.
Porque vós sois o senhor da escravatura, nada sabeis da liberdade.
Çünkü siz köleliğin efendisisiniz. Özgürlük hakkında hiçbir şey bilmiyorsunuz.
Se, como dizeis, ouvistes falar de mim, sabeis que não, César.
Sezar, dediğin gibi beni sana anlattılarsa, benim öldürmediğimi biliyorsun.
Espero que em breve tereis Um espeto onde sabeis!
"Yakında hepiniz kazığa oturtulacaksınız!"
Vós sabeis disto tudo, mas calais-vos!
Bunları sizler de biliyorsunuz, ama siz susmayı tercih ediyorsunuz.
A fazer de conta que nada sabeis!
Hiçbir şey fark etmiyormuş gibi davranıyorsunuz.
Onde esteve? Sabeis?
Nereden geliyor biliyor musun?
Meus amigos, todos sabeis por que vos chamei aqui.
Dostlarım, sizi burada niye topladığımı hepiniz biliyorsunuz.
Mas sabeis que, mesmo agora, se admitísseis... concordar com a lgreja, universidades, o parlamento... não haveria honra que Sua Majestade pudesse negar-vos?
Farkında mısınız bilmem, şimdi bile Kilise'yle, üniversitelerle... Lordlar ve Avam Kamaralarıyla fikir birliğine varsanız... Majesteleri sizden hiçbir şerefi esirgemez.
Se não sabeis isso, então ainda não o conheceis.
Bunu bilmiyorsanız, onu henüz tanımıyorsunuz demektir.
Não sabeis, não.
Hayır, bilmiyorsunuz.
Podeis supor que tenho objecções, mas só sabeis que não o jurarei... pelo que, legalmente, não podeis continuar a atacar-me.
Bazı itirazlarım olduğunu varsayabilirsiniz, ama tek bildiğiniz yemin etmeyeceğim. Bunun için de hukuken bana daha fazla bir şey yapamazsınız.
- Não sabeis o que pedis.
- Çok şey istiyorsunuz.
Não sabeis o que fazeis.
Ne yaptığınızın farkında değilsiniz.
Podeis contar ao tribunal o que sabeis da trágica viagem da Fragata Westerley?
Westerly fırkateyninin trajik seferi hakkında bildiklerinizi mahkemeye anlatır mısınız?
Oh, Ney. O trono? Sabeis o que é o trono, Ney?
Taht ne demek biliyor musun, Ney?
É só o que sabeis neste mundo e só o que precisais de saber.
Dünyada tek bildiğin ve tek ihtiyacın olan, bu.
Não sabeis que sim?
Sorduğunu bilmiyor musun?
- Vós, e não o sabeis.
- Sana oldu ama bilmiyorsun.
Sabeis que Banquo e o seu Fleance vivem.
Banquo ile oğlunun yaşadığını biliyorsun.
Como sabeis disso, meu senhor?
Bunu nereden biliyorsunuz?
- Sabeis para onde se retirou?
- Nereye saklanmış?
Não sabeis se o fez por sensatez ou por medo.
Korku mu, akıllılık mı bilmiyorsunuz.
Sabeis meninos... ele roubou 300,000 dólares americanos... durante uma entrega.
Bildiğiniz gibi çocuklar... Teslimat sırasında Amerikalı'dan 300.000 dolar çaldı.
Bom... até ao que sabeis.
Şuraya kadar çıkabilir.
Sabeis qual é o comando mais próximo?
- Nerede yakın Konfederasyon baz nedir?
Não sabeis o que perdeis!
Ne kaybettiğinizi bilmiyorsunuz!
"A beleza é verdade, e a verdade, é beleza, " essa é a única coisa que sabeis na Terra,
Güzellik doğruluktur, doğruluk da güzellik.