Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Sabía
Sabía Çeviri Türkçe
73 parallel translation
Ja sabía que esquecia algo.
Bir şey unuttuğumuzu biliyordum.
Está apaixonado pelos ovos duros. - Sabía?
Kaynamış sert yumurtaya bayıldığını biliyor muydun?
E embora os sinos da Igreja tocassem e as lojas estivessem fechadas... e de não haver ninguém na praça, ele sabía que esse dia não era domingo.
Buna rağmen kilisenin çanları çalıyordu ve bütün küçük dükkanlar kapalıydı ve meydanda hiç kimse yoktu. Fakat dilenci bu günün Pazar günü olmadığını biliyordu.
- Meu senhor, não sabía.
Lordum, bilmiyordum.
"Sabía que era um vencedor"
# Kazandığımı anladım
Não sabía se estava apaixonado ou se estava com varíola.
Bilmiyorum, ya âşık olmuştum ya da frengi.
Não sabía nada, não podía saber.
Bilmiyordum. Bilemezdim.
Até me comprou uma viola porque sabía que eu não podería a tocar.
Bir gitar bile almamıştı bana. çünkü çalmayı öğrenemeyeceğimde çok emindi.
Simplesmente não o sabía.
Sadece bilmiyordum.
Não sabía que a gente da sua idade- -
Sanıyordum ki sizin yaş...
A propósito, terminei o seu livro. Sabe que? Na página 30 já sabía quem era o assassino.
Bu arada kitabınızı bitirdim biliyor musunuz daha 30.cu sayfada katilin kim olduğunu tahmin etmiştim.
Eu bem sabía que não devia vir.
Gelmemeliydim.
Estão 25 milhões de pessoas a vêr, sabía?
"Kazandırmaktan Onur Duyarız" programını 25 milyon insan izliyor!
Eu sabía.
Ama bunu biliyordum.
- Não sabía que você estava a olhar.
- Orada röntgencilik yaptığınızı bilmiyordum.
E no outono desse ano, nunca se sabía onde Ed Leland estava.
Ve o yılın sonbahar aylarına gelindiğinde Ed Leland'ın bulunacağı yerler kesinlikle tahmin edilemez olmuştu.
Se sabía que ficavam assím, podia comprar algo que combinara. Aqui.
Bu lekelerin mora döneceğini bilseydim uyacak bir kaç torba alırdım.
Aquela noite no Clube, eu sabía... que tinha encontrado alguém especial.
O gece kulüpte... özel birisini bulduğumu anladım.
Sabía que eras um aproveitador.
Hepsi sayılı aşırayım deme.
veja. Sabía que as camisinhas são gratis no hotel?
Bu otelin ücretsiz prezervatif verdiğini biliyor muydun?
Sabía que essa pequena castradora era menor de idade?
Yarak koparanlardan birisinin yaşı tutmuyordu biliyor muydun?
Eu sabía sempre que era ele.
O olduğunu hep anlardım.
Sabía que me horrorízava pensar nelas sequer.
Onları düşünmeye bile dayanamadığımı biliyordu.
- Quería ter ligado mais cedo mas não sabía o que dizer.
Daha önce aramak istedim, ama ne diyeceğimi bilemedim.
Não sabía que tinha um irmão.
Bir erkek kardeşin olduğunu bilmiyordum.
Sabía que não irias ao Berg.
BERG E KADAR GiTMEYECEGiNi
Sabia que Francis não nos deixaria até ter a carta... e eu sabía que você iria nos entregar.
Francis'in bizi bir şeyler almadan rahat bırakmayacağını ve senin de mektubu ele vereceğini biliyordum.
Mãe, sabía que eu estive perto de morrer?
Anne, az daha ölüyordum, biliyor musun?
Sabía que voltarias a casa.
Evine döneceğini biliyordum.
Sabía que um homem solitário não teria hipóteses.
Bir erkeğin orada tek başına hiçbir şansı olmadığını bilirdi.
Loved by the Buffalo sabía que uma visão de Wakan Tanka poderia mudar o seu percurso de vida.
Bizonun Sevdiği, Wakan Tanka'nın ona göstereceği bir görüntünün, hayatının gidişatını değiştireceğini biliyordu.
Não sabía.
- Bilmiyordum.
Beekman! Roger, sabía que poderia contar com você!
Roger, yapabileceğini biliyordum!
Noblet, sabía que você era capaz.
Noblet, yapabileceğini biliyordum.
Sabía?
Biliyor muydun?
O que Henry nega na parte número 7, afirmando que não sabía nada e que os húngaros só estavam interessados na sua reinterpretação de "O casamento entre o céu e o inferno", de Blake, e em algumas das suas experiências químicas.
Daha sonra 7'inci bölümde Henry inkar ediyor, bir şey bilmiyormuş ve Macarların sadece, Blake'in gökyüzü ve cehennemin evliliğinin görsel imgeleri ve kimyasal deneyleriyle ilgilendiğini söylüyor.
Já sabía.
İçime doğmuştu.
Sabía que podía contar contigo, querida!
Sana güvenebileceğimi biliyordum, sevgilim!
O bastardo enrola-se com ela, eu sabía!
... Pislik onunla yatıyor, biliyorum!
Ela sabía que ias fazer trapaças.
Senin kendini kurtaracağını biliyordu.
Já sabía.
Biliyordum. Bunu biliyordum.
Não sabía que me fazia falta.
Ayırmam gerektiğini bilmiyordum.
Então, alguém sabía que Kyle estava lá dentro.
Biri Kyle'ın içeride olduğunu biliyordu.
Bom, sinto muito não sabía que era o Sr. O`connor mas rimo-nos durante a noite
Affedersiniz, bay O'Connell. Siz güzel çocukların bir sorunu var mı diye..
Onde estiveste? Sabías que a festa ia começar Não, não sabía
Nasıl gidiyor dostum partiyi başlatmaya geldim.
Muito bem sabía que podíam fazê-lo Jogo é jogo, ok
Oyunun nasıl oynandığını biliyorsun hata bize oyununu göster bakalım, tamam mı?
- Não o sabía.
- Bilmiyordum.
Eu sabía.
Ben biliyorum!
Sabía que me farias esperar.
BENi DESTEKLEYECEGiNi SANIYORDUM.
Sabía que o conseguias!
Yapabileceğini biliyordum!
Sabía que irias ser boa comigo.
Bana yardım edeceğini biliyordum.