English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Sal

Sal Çeviri Türkçe

16,105 parallel translation
Muito bem, na... Na noite de terça-feira, dia 17, para quarta-feira, para a madrugada de quarta-feira, dia 18. Você estava aqui?
Peki, 17'si Salı gününü Çarşamba'ya bağlayan gece 18'i Çarşamba gününün ilk saatleri sen burada mıydın?
Comem-se com sal.
- Eat them with salt. - Aye.
Cozem-se. Comem-se com sal.
- Haşlayıp tuzla yiyebilirsiniz.
Kincaid, jogas como uma rapariga gorda e não muito bonita.
Kincaid iri kıyım, pek de güzel olmayan bir kız gibi salınıyorsun.
Todas as terças-feiras e quintas-feiras durante nove semanas.
Dokuz hafta boyunca her salı ve perşembe.
Ia dizer-te na terça-feira que pedi um substituto por causa da viagem.
- Salı günü sana söyleyecektim. Bunu ben istedim çünkü.. yol
Que se saiba que existirá uma recompensa de 10 mil libras esterlinas pela captura do pirata Charles Vane morto ou vivo.
Haber salınsın 10.000 sterlin verilecektir korsan Charles Vane'in yakalanması için. Ölü ya da diri.
Haverá uma recompensa de 10 mil libras esterlinas pela captura do pirata Charles Vane, morto ou vivo. "
Haber salınsın 10.000 sterlin verilecektir korsan Charles Vane'in yakalanması için. Ölü ya da diri.
- Nem podem trocar o tesouro pelo Jack.
- Altınları Jack'in salınması için de kullanamazsın.
O tempo estava contra nós e não tínhamos como assegurar a libertação do Jack.
Vakit bize karşı işleyecekti ve Jack'in salıverilmesini emniyete alamayacaktık.
A Anne trocou o tesouro pela minha libertação.
Anne benim salıverilmem için cevherleri takas etti.
Com as velas desenroladas, os mastros são finos demais para serem vistos.
Yelkenler salınık hâldeyken direk görülemeyecek kadar ince.
Não vão dar a volta em New Hampshire até terça.
Salı gününden sonra da New Hampshire'da farkı kapatamıyor olacaksınız.
É um pãozinho sem sal.
Sıradan bir kız.
Esses são intervalos. Eu respondo por ti se isto der merda.
Sal gitsin.
Sacos de feijão, um par de balanços.
Minder koltuklar, iki kişilik salıncaklar gibi.
Menos de 0,2 % do efeito estufa global.
Dünya çapında atmosfere salınan sera gazının % 0.2'sinden az.
Terça-feira será sobretudo nublada, com vento e temperatura amena, com alguma queda de chuva e temperaturas elevadas...
Salı günü genel olarak bulutlu, rüzgarlı ve ılıman bir şekilde sağanak yağışlı ve yüksek sıcaklıkta geçecek
Nem acredito que este tipo vai voltar para as ruas.
Bu adamların salındığına inanamıyorum.
Se virem grafites assim, na vossa vizinhança, pode suspeitar que o seu ADN está a ser alvejado por uma libertação de alumínio na atmosfera através de atalhos químicos.
Mahallenizde böyle duvar resimleri görürseniz DNA'nızın hedef alındığından şüphelenebilirsiniz. Genetik reaksiyona sebep olan maddeler kimyasal püskürtme ile atmosfere salınan alüminyum yoluyla sistematik olarak yayılıyor.
Adoraria encontrar-me contigo na terça à noite.
Salı akşamı seninle görüşmeyi çok isterim.
Um carro roubado, ilibado de acusação por violação.
Araba çalmış, bir de tecavüz suçundan salıverilmiş.
Terça à Noite
Salı Akşamı
Na terça-feira passada, a fila ia até ao fim do quarteirão.
Geçen Salı, bloğun aşağına kadar yol boyu sıra vardı. - Bu mükemmel.
Terça-feira, 22 de outubro, 1973.
" 22 Ekim 1973, Salı.
Larga-me.
Sal beni.
Senhor Amberson, tínhamos dois professores que iam supervisionar o baile nesta Quinta-Feira.
Bay Amberson, iki öğretmenimizi bu Salı dansta birbirlerine eşlik etmesi için görevlendirmiştik.
- Detesto dizer que não...
- Bu Salı mı? - Hayır demekten nefret ediyorum.
Se os Salvadores aparecerem, estou a pensar se não será demasiado tarde para tentarmos algum tipo de acordo.
Kurtarıcılar cidden gelirse... Ne bileyim, iş işten geçmemiş olursa anlaşmaya falan çalışalım mı?
É terça-feira.
Salı günü.
É terça-feira!
Salı günü!
Só precisamos de sal.
O zaman bize tuz lazım. Çok tuz.
Onde vamos arranjar tanto sal?
O kadar tuzu nereden bulacağız?
SAL PARA REMOÇÃO DE NEVE
BUZ ÇÖZME TUZU
Há algum problema se eu te ligar na terça-feira, e podemos confirmar e acertar os pormenores?
Seni Salı günü arasam da detayları o zaman konuşsak olur mu?
Uns amigos próximos, Steve, e a sua esposa, Ana, vão dar um jantar esta quinta-feira.
Yakın arkadaşlarımdan bazıları Steve ve eşi Ana, bu Salı yemekli davete çağırıyorlar.
- Posso ver-te na terça-feira?
Salı günü seni görebilir miyim?
Voltarei a falar contigo sobre terça-feira.
Salı günü için dönüş yapacağım.
Se for, só acordas domingo. Espero por ti na terça.
Gelirsem seni pazara kadar döver, salı günü yine beklerim.
Passa-me o raio do sal, meu.
Dostum, uzat şu tuzu bana.
Na terça-feira, sai um novo jogo GTA.
Önümüzdeki Salı yeni GTA çıkıyor.
Diresque!
Yani sal!
Só para dizer que disseram-nos para esperar o veredicto na terça-feira.
Kararı salı günü beklememizi söylediler. Haber vermek istedim.
Eu sei porque vieste. Podemos falar disso mais tarde.
Neden geldiğini biliyorum, sonra tartışalım.
Vamos conhecer os amigos dele.
Hadi gidip, arkadaşlarıyla tanışalım.
Debate de TV ao vivo.
Canlı yayında tartışalım, sen ve ben.
E agora digo para os deixar ir.
- Şimdi de salıver diyorum.
E disse : " Experimenta e vamos ver. Vamos resolver o problema.
" Bir dene, o arada sorunu çözmeye çalışalım.
Vamos voltar a correr.
- Dönüşte yarışalım.
Uma corrida até à minha casa?
Yarışalım mı?
Vamos curtir.
Siktir et onları. Sıvışalım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]