Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Salim
Salim Çeviri Türkçe
2,271 parallel translation
Fico feliz que voltaste em segurança.
Sağ salim geldiğine sevindim.
Não podes esperar e continuar a fazer das tuas e pensar que te vais poder safar... para sempre
Şeyleri böylesine rahatça üst üste yığıp sonra da sağ salim sıyrılmayı bekleyemezsin. Chris.
Vamos nesta carroça e apanhar uma diligência em Laramie.
Bununla buradan sağ salim çıkıp Laramie'dekini yakalamamız gerekiyor.
Eu prometo que traremos a Lisa de volta em segurança.
Lisa'yı sağ salim geri alacağımıza söz veriyorum.
Fico aliviada por termos sobrevivido a esta noite.
Bu geceyi sağ salim atlatmamıza çok sevindim.
Só queria certificar-me que regressaste são e salvo.
Sağ salim geri döndüğünden emin olmak istedim.
Ouça-me traga-a a salvo.
Bana bak, .. onu sağ salim geri getireceksin.
Ficámos todos muito orgulhosos.
Sağ salim döndün ve hepimiz seninle gerçekten gurur duyuyoruz.
E prometo que farei tudo o que puder para os levar para casa a salvo. Encontraremos o pó mineral aqui.
Ve onları eve sağ salim götürmek için söz verdiğimi söyle.
Agora, só quero que voltemos para casa sãos e salvos.
Şimdi tek yapmak istediğim bizi sağ salim eve götürmek.
Todos os campeões da classe rainha, desde 1960 até agora, sobreviveram às suas carreiras de piloto.
1960'dan bugüne dek, premier sınıf şampiyonlarının tümü motosiklet yarışı kariyerlerini sağ salim noktalamışlardır.
Jorge Lorenzo passa de forma segura a chicana aqui em Assen e vence o seu quarto Grande Prémio da época.
Jorge Lorenzo, Assen'de engelleri sağ salim aşıp bu sezondaki dördüncü Grand Prix'sini kazanıyor.
Giacomo Agostini abandonou os Grandes Prémios depois de 14 épocas, intocável.
Giacomo Agostini 14 sezonun ardından, yarasız beresiz sağ salim Grand Prix yarışlarını bırakmıştı.
Casey Casden, o menino que desapareceu do seu próprio quintal hoje de manhã foi entregue em casa são e salvo.
Bugün evinin önündeyken ortadan kaybolan Casey Casden sağ salim ailesine kavuştu.
Permaneço intocado.
Sağ salim duruyorum.
É o meu trabalho - nos para casa com segurança.
Benim görevim esasen bizleri sağ salim eve getirmek.
Não tiveste problemas em levar o Tyler para casa?
Tyler'ı sağ salim eve ulaştırdın mı?
Mas assim que nos mandem avançar, prometo-lhe que faremos tudo o que pudermos para resgatar a Erica em segurança.
Fakat "git" talimi aldığımızda sana söz veriyorum ki Erica'yı sağ salim getirmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız.
E volta são e salvo.
Sağ salim dön.
- Traga o Dirk para casa, está bem?
Dirk'ü sağ salim getirin olur mu?
É um cara que está tentando ser inteligente.
Buna saygı duyuyorum. - Sağ salim teslim olmamı sağlayabilir misin?
Se achava que o Stephen era tão perigoso, porque não levou a Kim embora para garantir a sua segurança?
Stephen'ın bu kadar tehlikeli olduğunu düşündüysen neden Kim'le birlikte çıkıp eve sağ salim dönmesini sağlamadın?
Desculpa? ! Não vais sair vivo desta situação, o que significa que, mais cedo ou mais tarde, a informação sobre a minha família vai ser divulgada.
- Bu işten sağ salim çıkmayacağın kesin bu da demek oluyor ki eninde sonunda ailem hakkındaki bilgi internete düşecek.
Deita fora o telemóvel. Volta para casa.
Cep telefonundan kurtul ve sağ salim eve dön.
Volte são e salvo.
Sadece sağ salim geri dön.
Sabem o que fazem. Vamos superar isto. Vais superar isto.
Sağ salim çıkacaksın hayatım.
- Toma. Flores. Espero que gostes.
Hastaneden sağ salim çıkmanın şerefine çiçek getirdim.
Jory, leva-a em segurança para o quarto.
Jory, sag salim odasina götür onu.
Deita fora o telemóvel e volta para casa.
Cep telefonundan kurtul ve sağ salim eve dön.
Tudo o que desejo é que vivas.
Tek niyetim sağ salim olman.
Asuna, eu quero que sobrevivas.
Asuna. Sağ salim olmanı istiyorum.
O marido e filhos precisam que ela volte sã e salva.
Kocası ve çocukları evine sağ salim dönmesini bekliyor.
Bobby, cuidado lá fora.
Sağ salim çalış Bobby.
Acabou de chegar informação de que fontes governamentais crêem agora que a organização terrorista paquistanesa Tehreek-e-Salim é a responsável pelo ataque devastador ao Monumento a Washington.
Hükümet kaynaklarından aldığımız bilgiye göre Pakistanlı terörist örgüt "Tehreek-e-Salim" Washington Anıtı'na yapılan yıkıcı saldırının sorumlusuymuş.
O nome deste homem é Salim Hassan.
Bu adamın adı Salim Hassan.
O nome dele é Salim Hassan.
Onun adı Salim Hassan.
Salim, sou eu.
Salim, benim.
Na verdade, podia ir atrás de vocês, para me certificar que chegam lá inteiras.
Aslında sizi arkadan takip edebilirim, sağ salim vardığınızdan emin olmak için.
Mata o assassino e traz a Yu Fing incólume.
Katili öldür ve Yu Fing'i sağ salim buraya getir.
Vão em paz....
Sağ salim gidin.
- Trá-la de volta.
- Albayı sağ salim getir.
Tenho muita protecção. Pelo menos no carregamento de armas, que o teu pai vai enviar, para assegurar que voltes ilesa.
Babanın, senin sağ salim geri dönmen için gönderdiği gemi dolusu silahtan bile daha çok korumam var benim.
Quando tiver a minha filha sã e salva, liberto as armas.
Kızımı sağ salim alınca silahlar derhal gelecek.
Ao menos garanti que a trouxessem.
Şimdi en azından, onu sağ salim getireceklerinden emin oldum.
Vê, se eu não tivesse deixado claro o seu valor, não podia acreditar que a ia resgatar mesmo que tivesse as armas.
Görüyorsun, eğer kızım olduğunu söylemeseydim silahları alsalar bile onu sağ salim getireceklerine güvenemezdim.
Precisa da Clare a salvo, tanto quanto eu...
- Son şansın. Clare'in sağ salim dönmesine benim ihtiyacım olduğu kadar seninde var.
Se não conseguir trazer a Mandy viva ao menos, vamos apanhá-lo.
Mandy'i sağ salim eve döndüremeyeceksem en azından onu yakalayalım.
Não. É suposto estar aqui e garantir que chegaste bem, depois do que aconteceu hoje.
Bu gece olanlardan sonra, burada olup eve sağ salim geldiğinden emin olmam gerekiyordu.
Cheguem bem a casa.
Eve sağ salim varın.
Por isso quero que encontrem a Gabriella e a levem para casa.
Bu yüzden Gabriella'yı bulup onu sağ salim evine getirmenizi istiyorum.
Vamos deixar-lhe a salvo.
Önce seni sağ salim bir çıkaralım.