English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Saliva

Saliva Çeviri Türkçe

685 parallel translation
Economize saliva.
Nefesini boşa harcama.
Vejam, é preso com saliva.
Bakın. Tükürükle tutturulmuş.
O Juiz vai pedir um exame de saliva.
Yargıç artık salya testi isteyecek.
- Ainda não ando bem, mas... não vou gastar mais saliva.
- Hala iyi yürüyemiyorum ama daha fazla nefes harcamam.
Não tenho saliva nem para mascar pastilha elástica.
Sakızımı ıslatacak kadar bile tükürüğüm kalmadı.
Não te armes em esperto, poupa a saliva.
Nefesini boşa harcama.
Saliva?
Tükürükle mi?
Escuta, se viesse me dizer... que não seja pouco amável com esse miserável... gasta saliva.
Eğer bu korkunçluk karşısında kibar olmadığımı düşünüyorsan zamanını boşa harcıyorsun.
Aí, podemos reclamar-nos campeões, se ainda tivermos saliva.
Ve evet Meg, o zaman tükürüğümüz yeterse savaşçılar gibi bağırabiliriz.
Não me importa, que os Bannister sejam piores que saliva de um tigre.
Benim için farketmez, fakat Bannister'lar kaplan pisliğinden daha aşağılıktır.
- Já não tenho saliva para mastigar.
- neden? - çözebileceğimi sanmam .göster,.. hadi
Economize a saliva.
Nefesini boşa harcama.
Como disse o poeta, "Eu o abracei... e fiquei inebriado com seu perfume... delicado ramo nutrido pelo vento... embebedei-me sem ter bebido vinho... embebedei-me com o licor de sua saliva".
Şairin de dediği gibi : Onu kucakladım ve kokusundan sarhoş oldum. Rüzgârın kırdığı bir dal gibi, içmeden sarhoş oldum tükürüğünün tadından kendimi kaybettim.
É fácil quando a única preocupação é a quantidade de saliva que babas.
Eğer hayatta tek ilgilendiğin şey, ne kadar tükürük saldığın ise mutlu olmak çok kolay.
Devem querer dizer que o vírus ainda está vivo na saliva do Pasc.
Bunlar virüsün hala Pasc'ın balgamında canlı olduğunu gösteriyor.
A doença propaga-se através da saliva da vítima. A saliva é muito contagiosa.
Hastalık, kurbanın salyasıyla bulaşıyor ve bu salya oldukça bulaşıcı.
Estás a gastar saliva.
Bence saçmalıyorsun.
- Gastar saliva?
- Saçmalıyor muyum?
- Sim, gastar saliva.
- Saçmalıyorsun.
Não, não... gastar saliva não é a minha especialidade.
Oh hayır, saçmalamak benim uzmanlık alanım değil.
Eu não quero sentir saliva.
Üzerime tükürük bulaşsın istemedim.
Mantém o fluxo de saliva.
Tükürük salgılamanı sağlar.
Suor... saliva... o cheiro fresco a cabelo lavado.
Ter salya kalın saçın taze kokusu...
E esta é a linha da saliva.
Bu da tükürük çizgin. Ne görüyorsun?
Concorda com Fiorán que o amor é a troca de saliva?
Aşkın, iki salyalının bir araya gelmesi olduğu fikrine katılıyor musunuz?
Já não tenho mais saliva.
Tükürüğüm kalmadı!
Poupa saliva.
Boşa nefes tüketme.
- A saliva testada nos selos...
- Pulların üzerindeki kan...
Sangue AB positivo, retirado de uma amostra de saliva encontrada num copo.
Kan grubu AB pozitif, tükürük salgısı cam kesicide tespit edildi.
Porque não se importou em deixar saliva no copo?
Neden tükürük salgısı bıraktı?
Fica grunhindo, a saliva cai de seus afiados dentes.
Ve sivri dişlerinden akan salyalarıyla öfkeli şekilde hırladı.
- Imagine o resto. - Não gaste mais saliva.
Gerisini sen de tahmin edebilirsin.
Estou a dizer-lhe, não há vestígio de saliva nas roupas.
Kıyafetlerde salya izi olmadığını söyledim. Hiç yok. Ne, hiç mi?
- Saliva? - Não.
- Hiç görmedim.
- Se houvesse sangue na saliva, seria "sim"?
Evet. - Pas?
- Não. Jurou concordar plenamente com as provas do Dr. Scott de que não havia saliva alguma no macacão?
Yeminli ifadenizde, "Dr. Scott'ın, tulumda salya bulunmadığına dair iddiasına tamamen güveniyorum." dediniz mi?
Claro que não há garantia de que não haja saliva noutro lugar.
Mevcut örneklerde salya yoktu.
Não havia saliva nas amostras. Ele disse :
"Başka bir yerde salya bulunmadığının garantisi yok" dedi.
Pois a saliva estaria nele. Disse-nos ontem, não foi, Sra. Chamberlain, que ao ver o dingo balançar a cabeça estava a chegar ao mosquiteiro.
Bayan Chamberlain, dün bize dingoyu başını sallarken gördüğünüzde sinekliğin arasında olduğunu söylediniz.
Bem, saliva.
Yani, tükürük.
Hoje, obrigaram-me a dançar com o Marty Newberger, a máquina de saliva com quatro olhos.
yuvarlama da güzel görünüyor. şunu kesermisiniz nasıl göründüğüne bakmam lazım?
Atenção à saliva dentro das máscaras, se congelar tapa o fornecimento de oxigénio e não os quero a desmaiar...
Oksijen maskelerinizde donmuş tükürük olmasın. Buz, oksijen akışını engeller, kimsenin bayılmasını istemiyorum.
Saliva de bebé...
Öğkk! Bebek tükürüğü!
Averigúem se fez algum teste de saliva.
Tükürük testi var mı, öğren.
Com a saliva congelada a cair dos lábios.
Salyası çenesinin kenarında donmuştu.
Até queria enviar uma amostra da minha saliva para a Universidade.
Tükürüğümü laboratuvara gönderecekmiş.
Sua saliva!
Tükürüğünü mü?
À medida que o reflexo de engolir enfraquece, não controla a saliva.
Yutma refleksleri yavaşladığı için, kendi tükürüğünü kontrol edemiyor.
Não preciso gastar saliva com insetos como vós. Só vou aniquilá-los.
Hepinizi geberteceğim.
Claro que não há garantia de que não haja saliva noutro lugar.
Bunu kabul ediyorum.
Explica a ausência de saliva no macacão.
Bir noktayı atlıyorsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]