Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Salon
Salon Çeviri Türkçe
962 parallel translation
O teatro está lotado.
Salon tıka basa dolu olacak.
Se a casa ficar vazia outra vez...
Salon yine boş olursa...
SALÃO AMARELO
SARI SALON
Quero contar ao meu sogro sobre... Tinha um compromisso no Salão Amarelo às 17 : 00.
Kayınpederime şeyi anlatmak istiyorum... 5'te Sarı Salon'da randevusu varmış.
- No Salão Amarelo?
- Sarı Salon'da mı?
O lugar estava cheio de gente.
Salon hınca hınç doluydu. Hoşlarına gidiyordu.
Escoltai Lady Marian ao Salão.
Leydi Marian'ı Büyük Salon'a götürün.
- O ginásio está aberto.
- Salon açık. İsterseniz...
Mesmo que esta sala fique cheia de mentiras destas e os Taylores e os inimigos entrem por aqui dentro.
Bütün bu salon bunlar gibi yalanlarla dolsa bile... Taylor ve ordusu burayi isgal etse bile...
"Sala de visitas, sala de estar, terraço, piscina, estábulos..."
"Salon, oturma odası, teras, havuz, at çiftliği."
Porque é que os donos de bar são tão snobes?
Salon sahipleri neden böyle ukala olurlar?
O vosso negócio é política, o meu é dirigir um bar.
Sizin işiniz politika, benimse salon işletmek.
Acho que a sala está bem cheia deles.
Bu salon onlarla dolu.
Não deixes que os clientes te ouçam. Isto ficaria vazio em três minutos.
Müşteriler duymasın, yoksa salon üç dakika içinde boşalabilir.
Sim, uma, mas só me fazia ver montras de mobiliário... para ver salas de visita.
Evet, bir tane, ama o da salon kıyafetlerine bakmak için beni mağaza vitrinlerinin önünde gezdirip duruyordu.
SALÃO DE BELEZA com um salão de beleza em particular e uma única suspeita.
GÜZELLÍK SALONU... elindeki şüpheliler listesiyle karşìlaştìrarak araştìrmayì daralttì ve bir salon ile tek bir şüpheliye indirgedi :
- O caminho está livre?
- Salon güvenli mi?
Antes do salão ser tão movimentado.
Salon bu kadar yoğun olmadan önce.
- Bem... Desta sala. De este local.
Mesela bu salon biraz fazla kasvetli sanki.
Esperava encontrar esta sala com muitos admiradores a seus pés.
Ayaklarına kapanmış bir salon dolusu insan bulmayı bekliyordum.
Agora até estão pendurados nos lustres.
Ama şimdi salon tıklım tıklım.
Mesmo à frente do banco há um saloon.
Bankadan yolun karşısına geç, bir salon var.
Como está a casa?
Salon dolumu?
MILDRED'S SALÄO DE BELEZA
M l LDRED'l N GÜZELLİ K SALON U
Nunca os conseguirás transformar nuns janotas.
Bunlardan salon erkeği yapamazsın.
- A corte na sala?
- Salon karardı mı?
Pelo peitoril Da janela da sala
Salon camının kenarına
Olha. Quatro novos bares desde o mês passado.
Bak, bir ayda dört yeni salon açılmış
Quatro novos bares.
Dört yeni salon.
A nossa sala de estar, centro social, biblioteca.
Oturma odamız, sosyal salon, kütüphane.
A sala está linda.
Salon harika görünüyor.
Oh, que sala magnífica.
Ne muhteşem bir salon.
- Aqui, a entrada...
Salon bu işte, görüyorsunuz zaten.
Você conhece as cantoras de saloon, não, Sr. Sinclair?
Salon şarkıcılarını biliyorsunuz, değil mi Bay Sinclair?
Al, o garçom do Mint Saloon... disse que talvez o senhor arranjasse algo para mim. - De onde você é?
Mint Salon'daki barmen, Al Bu konuda beni yönlendirebileceğini söyledi.
E um bar?
Ve bir salon?
Um jogo de salão, para terminar com todos os jogos de salão.
Bütün salon oyunlarını sona erdirecek bir salon oyunu.
Deve estar perseguindo as bailarinas do salão.
Muhtemelen bir salon kızı ile birliktedir.
O salão estará cheio de fumo de charuto e discussões sobre o preço do algodão.
Ben pamuk fiyatından bahsetmek istiyordum ama salon gürültülü ve puro dumanı dolu.
Ele é um homem do mundo, é calmo, confiante, com experiência.
Bir kere salon erkeği. Kibar, deneyimli ve öz güvenli.
Temos casa cheia.
Tüm salon doluymus.
O Garden está a encher-se.
Salon dolup taşıyor.
É absolutamente divino.
Körfez manzaralı. Yatak odası, salon, en iyisi.
- O banheiro é quente... e a sala é fria.
- Çünkü banyo sıcak.. .. salon ise soğuk.
O Salão Roxo.
Mor Salon.
- Cavalheiros, abro com 10.
- Beyler, salon sat 10'da açılacak.
É um lugar como qualquer outro.
Salon çok uygun bir yer.
Dirijam-se para o salão.
Salon bu tarafta.
Não se esqueçam que aqui é a cozinha e para lá desta porta é a sala.
Buradayken, mutfaktasınız. Kapının diğer yanı ise salon.
Sou dono de um bar.
Ben salon işletirim.
Não é uma linda sala?
Güzel bir salon değil mi?