Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Sedan
Sedan Çeviri Türkçe
409 parallel translation
Ele está à minha espera lá fora, num automóvel negro.
Kapının önünde, siyah bir sedanın içinde beni bekliyor.
Vamos deixar o sedan, o carro que eles procuram.
Senin arabanı burada bırakalım, onu arıyorlar.
Sedan preto.
Siyah sedan.
Os outros seguem com a Verna, no sedan.
Geri kalanınız Verna'yla gidiyor.
- O modelo?
Sedan mı? Mavi mi?
Parar e prender Dr. Bennell e Becky Driscoll, Dirigem-se para Norte num Ford Sedan preto e branco.
Şimdi kuzeye gittikleri sanılan Dr. Miles Bennell ve Becky Driscoll siyah - beyaz bir Ford Sedan'dalar.
Repito Um sedan Ford preto e branco de 1955.
Tekrarlıyorum, acil durum söz konusu. 1955 model siyah - beyaz bir Ford Sedan için gözlerinizi dört açın.
Um carro fechado, acho eu, por causa da poeira.
Sanırım bir sedan, tzdan ötürü.
O S.r Bowlby pretende um carro, em segunda mão, decente, de preferência um carro fechado.
Bay Bowlby iyi bir ikinci el araba almanızı istedi, tercihan bir sedan.
Temos uma série de sedans lá atrás.
Arkada bir kaç sedanımız var.
Lembra-se de alguma vez ter visto um carro amarelo, nas ruas ou em qualquer sítio?
Hiç caddelerde ya da partilerden birinde sarı bir sedan gördüğünü anımsıyor musun?
Um carro amarelo?
Sarı bir sedan mı?
" quando obrigou a encostar à berma um sedan V-8 preto...
" son hiz giden siyah bir Ford V 8'i kenara çekmeye zorladiginda...
Homens armados estão-nos a perseguir, num sedan preto.
Silahlı adamlar siyah bir arabada bizi takip ediyorr.
Eles estão em Sedan?
Sedan'dalar mı?
Archam não acredita que Sedan tenha caído.
Archam Sedan'ın düştüğüne inanmayabilir.
- Cá está um sedan...
- İşte bir sedan...
Mas enquanto os comandantes aliados contavam as baixas, os panzers já tinham penetrado nas impenetráveis Ardenas, preparando-se para atacar as fracas guarnições francesas ao longo do Mosela, aqui em Sedan.
Hava kuvvetleri komuta kademesi zayiat tespitiyle meşgulken Alman zırhlıları da geçilemez denilen Ardennesler'i aşarak Meuse ve Sedan arasındaki zayıf Fransız birliklerini vurmaya başladı.
Os panzers chegaram a Sedan ao fim do terceiro dia da ofensiva, apesar de Gamelin ter calculado que nunca conseguiriam chegar antes do nono dia.
Taarruzun üçüncü günü, Alman zırhlıları Sedan önlerindeydi. Lakin, Gamelin'e kalırsa dokuz günden evvel varamayacaklardı.
Esta antiga represa, uns 60 km ao norte de Sedan, ficara intacta, pois temia-se que, se o nível da água baixasse muito, se conseguiria atravessar o rio a pé.
Sedan'ın altmış beş kilometre kuzeyindeki bu köprüye, nehrin çok sığ olmasından dolayı dokunulmadı.
Na manhã seguinte, as forças da Luftwaffe entraram em ação sobre Sedan.
Ertesi sabah, Luftwaffe uçakları Sedan semalarındaydı.
Quando soubemos que a frente tinha sido rompida em Sedan, achamos que estava tudo perdido.
Sedan bölgesinde cephenin yarıldığı haberi gelince artık herşey bitti diye düşünmüştük.
A Batalha de Sedan iria dar lugar à Batalha da França.
Sedan harekatı sona ermiş Fransa harekatı başlamıştı.
Itala? - Bugatti.
- Sedan mı?
Rua Sedan, 15. Onde fica?
15 rue Sedan, nerede bu?
Um carro velho ou coisa assim.
Eski bir Sedan, ya da masrafsız başka bir şey.
Dodge Sedan Preto e branco, 1974 com chapa de Illinois.
Illinois plakalı, siyah beyaz dört kapılı 1974 Dodge otomobil.
Um Dodge Sedan 1974 preto e branco... para sul na 47.
Siyah beyaz, 1974 model, dört kapılı Dodge... 47. Karayolunda güneye gidiyor.
A frente está partida perto de Sedan.
Sedan yakınlarında cephe yarıldı.
BA, ainda tens acesso àquele Buick? - Tenho.
- B.A. o 80 model Buick Sedan duruyor mu?
Um carro prateado, com motorista.
Gümüş bir sedan, özel şoförlü.
Lembras-te daquele carro da Polícia que afundaste no canal e disseste que tinha sido roubado?
Bal Harbour Kanalı'na sürdüğün ve çalıntı olarak rapor ettiğin... şu ufak metro sedan aracı hatırlarsın ya?
Encontrei outra matrícula 78.
ÇAVUŞ RICO : Aha bir tane daha buldum, kanki'78 Toyota sedan Yeşil.
- É um... é um Sedan.
Sedan araba.
Um Sedan de Ville.
Sedan De Ville.
- Um Sedan de Ville.
- Sedan De Ville.
Um jipe, um quatro por quatro e uma carrinha.
Bir cip, bir dört-çeker ve... Bir tane de lüks sedan.
O carro roubado é um sedã amarelo Ford.
Calinti arac sari bir Ford sedan.
Casa espectacular, crianças bem comportadas... cunhadas mortas, carro de luxo.
Muhteşem ev, terbiyeli çocuklar, ölü baldızlar, pahalı sedan...
Ele parou ao lado de um sedan branco ao lado da estrada.
Yolun kenarında beyaz bir sedanla durdu.
estão se movendo novamente. O sedan também.
Tekrar aynı sedanla hareket ediyorlar.
- Eu pego o sedan branco.
- Ben beyaz sedanı alıyorum.
É um carro cinzento de quatro portas, no parque de estacionamento.
Park alanında dört kapılı gri bir sedan var.
Um Sedan branco, modelo recente.
Eski model, beyaz bir sedan.
Os homens estavam a conduzir o que pareciam ser sedans da CIA.
CIA Sedan'larına benzeyen araçları vardı.
Estamos a ser seguidos. Um Sedan escuro com as luzes desligadas.
Sanırım ışıkları kapalı siyah bir Sedan tarafından takip ediliyoruz.
Sedan vermelho dirige-se para sul.
Kırmızı sedan güneye yöneliyor.
Sedan incendiado na ravina.
Yanmış bir binek oto.
- Sedan?
- Torpedo.
Um carro azul.
Mavi bir Sedan.
Hey, Buddy! Ele está num sedán marrom de quatro portinholas!
Buddy, dört kapılı kahverengi bir araçla kaçtı.