Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Solomon
Solomon Çeviri Türkçe
793 parallel translation
2000 anos atrás o rei Solomon, mestre de todos os génios, me aprisionou dentro da garrafa.
2,000 yıl önce, Kral Solomon, bütün cinlerin efendisi... beni bu şişeye hapsetti.
Pelo Rei Solomon, mestre de todos os génios?
Bütün cinlerin efendisi Kral Solomon adına mı?
Pelo rei Solomon, o juramento que nenhum espírito pode quebrar.
Bütün cinlerin efendisi Kral Solomon adına... hiç bir ruhun bozamayacağı bir yemin.
A história da construção das pirâmides, da Torre de Babel, das minas do rei Salomão.
Piramitlerin... Babil Kulesinin... Ve Kral Solomon'un madenlerinin inşasının tarihi.
Beba de uma só vez que sentirá uma alegria maior do que a de Salomão... quando ele se divertiu com as suas mil concubinas.
Bir kerede iç ve kendini bin cariyeyle eğlenen Solomon'dan daha fazla keyifli hissedeceksin.
Levei com cargas de profundidade, com bombas, até com um ataque ao largo das Ilhas Salomão
Su altı bombaları, şarapneller, makineli mermileri. Solomon adalarında, bombalardan zor kurtuldum.
Quando me levantei para amamentá-lo, estava morto.
Ve sabah çocuğumu emzirmek için uyandığımda o ölmüştü. - Öyle değil, Kral Solomon.
- Pai, não faça de Rei Salomão.
Baba lütfen King Solomon oynama.
Solomon Bennet, conhecido como Beauregard.
Solomon Bennet,... ya da diğer adıyla, Beauregard. Söyle ona, onunla konuşmalıyım.
O cântico de Salomão.
Solomon'un İlahisi
E para onde crê que vai mandar isso, Salomão?
- O mektubu gönderebileceğini de nereden düşündün, Solomon?
- Salomão, dá para tocar outra coisa? - Claro, patrão.
- Solomon, başka bir parça çalamaz mısın sen?
Sr. Spock, deixar que lhe batessem na cabeça e estou a supor que se deixou bater na cabeça, não é propriamente um método que o rei Salomão teria aprovado.
Mr. Spock, kafaya bile bile darbe almak, sanıyorum bu bilerek oldu, Kral Solomon'un taktir edeceği bir metod sayılmazdı.
Guadalcanal, uma das llhas Salomão, era a conquista mais ao sul do Japão.
Solomon adalar grubundaki Guadalcanal adası Japonların en güneydeki sınırını oluşturuyordu.
- Procura Mr. Solomon Roth?
- Bay Roth'u mu göreceksiniz?
MacArthur teria de subir das Salomão e Nova Guiné, até às Filipinas.
MacArthur'un görevi, Solomon Adaları ve Yeni Gine'den başlayarak Filipinler'e kadar ilerlemekti.
Lembrai-vos do que disse o Rei Salomão, depois de ter zunido o templo.
Tapınağı yaptıktan sonra Kral Solomon ne dedi, anımsıyor musunuz?
Pode mostrar-me no mapa um caminho por Solomon's Pass?
Bana haritada Solomon Geçidi'nin yolunu gösterebilir misin?
Leva o Jaspers e o Baker para Solomon's Pass, a oeste da ravina.
Jaspers ve Baker'ı alarak vadinin batısındaki Solomon Geçidi'ne git.
Se estivesse no lugar do Fletcher, o primeiro sítio onde preparava uma emboscada era nesta passagem.
Fletcher'ın kokuşmuş zekâsıyla düşünseydim pusu kuracak ilk yeri Solomon Geçidi olarak görürdüm. Dur.
Credo! Preferia ter um negócio nas Ilhas Salomão!
Solomon Adaları'nda iş yapmayı tercih ederdim!
Salomão, filho de Azriel.
Solomon, Azriel'in oğlu.
Salomão Perel!
Solomon Perel!
Filho, já conhece a história da mamã do Salomão?
Solomon'un annesiyle ilgili hikayeyi hiç duydun mu?
Edward Soloman participará do "Live Wire" amanhã para responder esta pergunta.
Edward Solomon bu soruya cevap vermek ve en çok satan kitabı " Family of One :
Vou calçar-me e mostrar o jardim ao Solomon.
Ben ayakkabılarımı giyip, Solomon'a etrafı göstereceğim.
- Bom dia, Solomon.
- Günaydın Solomon.
Então e o Solomon?
Peki ya Solomon?
Querida, acho que ele não seria uma boa ama.
Solomon'ın pek iyi bir dadı olacağını sanmıyorum.
Lembras-te de eu dizer que o Solomon é especial?
- Solomon'ın özel bir insan olduğu hakkındaki konuşmayı hatırlıyor musun?
Então que lhe acontecerá quando ele acabar de pintar a cerca?
Çiti boyamayı bitirdiği zaman Solomon'a ne olacak peki?
- Solomon, esta é a Peyton.
Solomon, bu Peyton. - Peyton, Solomon.
- Muito prazer, Solomon.
- Memnun oldum Solomon.
Preciso de falar com o Solomon.
Solomon'la biraz konuşmam gerekiyor.
O Solomon nunca faria nada disso.
Solomon asla öyle bir şey yapmaz.
Será que o Solomon tem algumas no carrinho.
Solomon'ın alet sandığında var mıdır?
Acho que a tua mãe não gostava dele.
Herhalde annen Solomon'ı pek sevmiyordu.
Eu queria ajudá-lo, mas tive medo que ela também me mandasse embora.
Solomon'a yardım etmek istedim ama annen beni de gönderir diye korktum.
A sociedade "Melhor Caminho" vai soltar o Solomon.
İyi Yollar Cemiyeti'nin Solomon'ı tekrar işe soktuğunu duyduk.
Eu não tenho medo do Solomon.
Solomon'dan korkmuyorum ki.
Solomon, preciso que me faças um favor.
Senden bir şey rica edeceğim.
Eu confio em si, Solomon.
Sana güveniyorum Solomon.
Solomon teve 700 esposas, mas ele era o maior, rei mais sábio em história.
Süleyman'ın 700 karısı vardı, ama tarihteki en büyük ve zeki kraldı.
Nós precisamos ensinar as pessoas, nós conseguimos a ensine em Solomon e Moisés, David...
İnsanlara öğretmeliyiz. Süleyman'ı, Musa'yı, Davud'u öğretmeliyiz...
Solomon teve 700 esposas.
Süleyman'ın 700 karısı vardı.
Solomon's Pass.
Solomon Geçidi'nden.
- Aquilo é Solomon's Pass.
Orası Solomon Geçidi.
Salomão.
Solomon.
É o Solomon, não é?
Solomon değil mi?
Obrigado, Solomon.
Teşekkür ederim, Solomon.
Por que levaram o Solomon?
Niye Solomon'ı götürdüler?