Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Sport
Sport Çeviri Türkçe
92 parallel translation
O Berruti empresta-me o Simca Sport.
Berruti, spor Simca'sini veriyor.
Entendo! Queriam pôr um Fiat 600... contra um Lancia Aurelia Sport! Não entendo.
Hiç küçücük Fiat 600'u süper kompakt Aurelia Sport ile kıyaslayabilir misin!
Mas, Mark, nada como, hum, Sport ou Butch ou Rover.
Ama, Mark, Sport, Butch yada Rover gibi bişey olmasın.
Vamos despacharmo-nos ou o compincha chateia-se.
Şu işi yapalım ; yoksa Sport delirir.
Quem é o compincha?
Sport kim?
Eu chamo-lhe compincha.
Ben ona Sport, derim.
Esse tal compincha é um assassino.
Şu Sport, bir katil.
O compincha nunca matou ninguém.
Sport kimseyi öldürmedi.
Que é que vais fazer quanto ao compincha e ao tipo mais velho?
Sport ve o yaşlı herifle n'apacaksın?
O compincha nunca me tratou mal.
Sport bana hiç kötü davranmadı.
Não gosto do que estou a fazer, compincha.
Yaptığım işten hoşlanmıyorum, Sport.
Compincha, como vais?
Hey, Sport, n'aber?
- É o forno, Al. - Cozinhaste?
Wide World of Sport izlerken, sevişmek için ona yaklaşmayacaksın.
Esta é a Sport.
Bu Sport.
A Sport faz-me pensar em amar novamente.
Sport'u görmek tekrar aşık olabileceğimi düşündürdü.
Pensas que a miúda do "2nd-Half Sport" topa uma por trás?
Sence "İkinci Yarı" programını sunan karı ikinci yarının anlamını biliyor mudur?
A WCCC também vos quer recordar que o novo patrocinador, Stanley Sport, é um ótimo sítio para ir.
WCCC aynı zamanda size yeni sponsorumuz Stanley Sport'tan bahsetmek istiyor. Burası gerçekten harika bir yer.
Quando eu era criança, costumava ir ao Stanley Sport a toda a hora.
Ben çocukken her zaman Stanley Sport'a giderdik. Stanley Sport'u çok severdim.
Adorava o Stanley Sport. Os meus pais levavam-me lá, e divertíamo-nos muito.
Ailem beni hep oraya götürürdü ve harika vakit geçirirdik.
Alguém mencionou o facto daquele casaco sport ficar bem?
Hiç kimse spor ceketini övdü mü?
O seu contacto vai encontrá-la no Café du Sport. Quinta-feira de manhã, às 10 : 00, em Lézignac.
Kontağınız sizinle Perşembe günü, sabah onda Lezignac'taki Café du Sport'da buluşacak.
O contacto falhou a Françoise encontrei-me com ela no Café du Sport.
Kod adı Françoise. Onunla randevum vardı.
Reebok, Coca-Cola, Sports Illustrated for Women.
Reebok, Coca Cola, Sport Illustrated.
"Now let us sport us while we may, " and now, like amorous birds of prey,
" Vakit varken ; gel, Şimdi gel, sevdalı şahinler gibi,
Os meus amigos chamam-me Watersports Sport.
Arkadaşlarım beni'Su sporu'olarak çağırır.
Era o director da Pesquisa e Desenvolvimento da Seeley Sports.
Seeley Sport'un satış ve geliştirme müdürü aradı.
A Seeley Sports telefonou e quer ver o projecto do meu saco.
Seeley Sport'dan beni aradılar ve tasarladığım çantayı görmek istiyorlar.
Venham apanhar os trevos no Mr.3000 Sport's Bar, do Stan Ross, localizado na Peacock Street, no condado de Waukesha.
Stan Ross'un Bay 3000 Spor barında kutlamanın tam zamanı. Yerimiz Waukesha bölgesinde, Peacock sokağında.
Podia existir um só botão escrito : sky sports.
Neden "Sky Sport'u" gösteren düğmesi yok.
Esse não é o sky sports.
Bu Sky Sport değil.
É esse!
Bu Sky Sport.
Para a Sport Time, sou o AC Charles.
- Spor Zamanı'nda, ben AC Charles. - Bende Pierre Gabriel.
Bem-vindos ao BBC London Sport convosco, Danny Kelly.
BBC London Sport'a ben Danny Kelly ile tekrar hoşgeldiniz..
- No Sport Club Reebok.
Nerede çalışmıştınız? - Sport Club Reebok.
Não. 3 abaixo do "Sport World" para a esquerda.
Spor Dünyası'nın üç aşağısının bir solundaki.
Por isso é que eles os mantêm numa base de dados e são precisas seis palavras-passe para entrar, e isso é por isso que o amigalhaço não os dá.
Bu yüzden erişebilmek için 6 şifre girilmesi gereken bir veri tabanında saklanıyorlar. Ve bu yüzden sport-o onları size vermeyecek.
É por isso que os mantêm numa base de dados em que precisa de seis passwords para entrar, e é por isso que o Sport-o não vos daria a vocês.
Bu yüzden ulaşmak için altı şifreye ihtiyaç duyulan bir veribankasında tutuyorlar, ve bu yüzden eleman bunları size vermeyecektir.
E a outra campeã internacional em "sport eating" :
Ve yemek sporlarında bir diğer uluslararası şampiyon :
Um marco histórico para o "sport eating" da Hungria!
Macar yemek sporlarında bir kilometre taşı bu.
- Uau! Isso é um Prizm Duro Sport?
Oh şuna bak o bir Prism DuroSport mu?
Segurança na Sport Haus.
- Spor Evi'nde güvenlikteyim.
Estou na Sport Haus e há um assalto em curso.
Spor Merkezi'ndeyim. Soygun var.
Alguém ligou a dar parte de um roubo na Sport Haus.
Spor Merkezi'nden biri daha arayıp soygun ihbarı yaptı.
O dono da Sport Haus e amigos dele disseram para fazer isso e entreguei a minha candidatura esta manhã.
Spor Merkezi'nin sahibi ve birkaç kişi aday olmamı söyledi. Bu sabah kararımı verdim.
Eu não acho que o nosso previdente Joe vá aparecer, campeão.
Sanırım beklenen Joe gelmicek, Sport
É, eu sei disso, campeão.
Onun bende farkındayım, Sport.
Se é assim, vou encontrar essa toupeira, campeão!
Ben de varım.O köstebeği bulucam, sport!
Esta é a maldita fonte de informação, campeão.
Bu tam bi maden damarı, sport.
Estava sem sensibilidade nas mãos.
Ellerimi hissedemiyordum. Yanımdaki köpeğim Sport'u düşünüyordum.
Olá, rapaz.
Merhaba sport.
Começa no bar Billy Batts, quando conheceu Paul Montenassi.
Paul Montenassi'yi ilk gördüğün Billy Batts'in Sport Bar'ında başlıyor.