Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Stá
Stá Çeviri Türkçe
2,781 parallel translation
O satélite para o lançamento de amanhã, está online, Sr. Frank.
Yarınki yarışta uydumuz çevrimiçi olacak, Bay Frank.
Senhoras e senhores, Malina Birch está de volta.
Bayanlar ve Beyler, Malina Birch tekrar şahlandı yarışta.
Quando dissemos que estávamos à procura de cópias do livro, descobrimos que não éramos os únicos.
Bu kitabın kopyalarını aradığımızı duyurduğumuzda bu arayışta yalnız olmadığımızı öğrendik.
Já está à venda.
Şu an satışta.
PASSO AÍ NA SAÍDA.
Çıkışta buluşalım.
Que tendes vós, seus vira-latas, que não gostam de paz nem de guerra?
Yine ne istiyorsunuz köpekler? Ne barışta rahat verirsiniz insana, ne savaşta.
Pode dizer ao seu patrão, que o meu pai, Dr. Dalrymple, prometeu uma grande doação ao Centro Comunitário na sexta e eu própria lhe levarei o dinheiro.
Patronuna babam Dr. Dalrymple'ın cuma günü bu eve büyük bir bağışta bulunacağını ve parayı ona kendim getireceğimi söyler misin?
Para que eram os gritos?
Bu bağırışta ne böyle?
Ele deve ter me reconhecido e ao meu talento e sabia quem o Prodi-G era.
Gibi bir şey. Belki de Prodi-G'nin yeteneğini bir bakışta anlamıştır.
E aqui vai ela agora, a chegar ao grande Booter!
Ve işte geliyor, şimdi sıra büyük atlayışta!
Alguma maior amplitude sobre este salto!
Bu atlayışta büyük cesaret var!
Ele fará uma doação anónima às Viúvas e Órfãos de Guerra.
Savaş Dulu ve Yetimleri Fonu'na cömert bir bağışta bulunacak.
Consegui no primeiro tiro.
İlk atışta işini bitirdim.
"Alienígena Homem de Negro tem um aspeto normal, adora a bola preta"
İlk bakışta aşırı normal görüntü Sevdiği şey : Siyah top
À primeira vista, é difícil distingui-los, não é?
İlk bakışta birbirinden ayırmak zordur.
Um sete e um onze no primeiro lançamento ganha.
İlk atışta 7 ve 11 kazanan numaralardır.
Dois, três e doze perdem no primeiro lançamento.
2, 3 ve 12 ilk atışta kaybeder.
Quem estiver em último lugar, tem apenas três segundos para alcançar o scanner ou :
Yarışta kim sona kalırsa tarayıcıya erişmek için sadece üç saniyesi olacak. Yoksa...
Vou lá. A União de Equipamentos Médicos fez uma generosa contribuição para a campanha de reeleição da Senadora.
Tıbbî Sağlık Gereçleri Kurumu, Senatörün seçim kampanyasına büyük bir bağışta bulunmuş.
Vem à nossa grande inauguração.
Büyük açılışta burada ol.
Às vezes espreitam a presa por turnos, depois, então, atacam.
Bazen avlarını birkaç sıçrayışta sinsice izliyorlar sonra da aniden atılıyorlar.
O grande fenónemo de Água fria é o seu médio Scott Murphy. Criado por uma mãe solteira que trabalha numa fábrica. Foi recentemente apelidado de sr.futebol.
Ve bunun en büyük hikayesi de ne olursa olsun.. dışta kalan
Disse que ela ia ver de primeira.
Sana ilk bakışta anlar demiştim.
E, tal como um atleta famoso, quero contribuir para uma caridade.
Her ünlü sporcunun yaptığı gibi bir bağışta bulunmak istiyorum.
Estou feliz em compartilhar que estou a pensar em STA.
ASES'i düşünüyorum.
Ou apanhá-lo na entrada ou saída.
Ya da giriş veya çıkışta yakalamak.
Escorreguei numa casca de banana no caminho de volta.
Arka çıkışta bir muz kabuğuna basıp kaydım.
Quão boa és a disparar?
- Atışta ne kadar iyisin?
Ficou em terceiro lugar nessa corrida.
O yarışta da üçüncü olmuştu.
Há quanto tempo conhece a Sta.
Bayan Preston'ı ne kadar iyi tanısınız?
Sta. Preston, tem de vir connosco. - Porquê?
- Bayan Preston, bizimle gelmeniz gerekiyor.
Não estava à venda quando eu o comprei!
Ben aldığımda satışta değildi ama!
- Do tipo que te mata com um olhar.
Tek bakışta seni öldürecek olan patronlardan.
O olhar para mim, denuncia toda uma flexibilidade juvenil e aparência felina, que você correctamente avaliará de que não me destaco nem me misturo.
İlk bakışta, kedi kız zerafeti ile sizi etkilerim. "Göze çarpan ya da göz kamaştırıcı biri değil!" derseniz de doğru söylemiş olursunuz.
Ele fez 4 anos em Maio.
- Mayısta dördüne girdi. İkizler burcu.
Vossa Alteza, à primeira vista a semelhança é chocante!
Kumandan, ilk bakışta benzerlik çok çarpıcı.
Quando terminou, ao atravessar o parque em direcção ao meu carro, ainda a cantarolava.
Çıkışta arabama doğru ilerlerken bir yandan da mırıldanıyordum.
Queres ir ao Centro Comercial?
Çıkışta alışveriş merkezine gitmek ister misin?
Percebo estas coisas muito depressa.
- Bir bakışta notunu veririm ben adamın.
E morreu 3 semanas depois numa pequena corrida na Estónia.
Bundan üç hafta sonra estonyada az bilinen bir yarışta öldü
Guy Martin, o motor foi-se. Na segunda corrida, Guy puxa demais pela mota e rebenta o motor.
Guy Martin, motoru gitti ikinci yarışta Guy motoru yüksek devirde kullandı ve motoru iflas etti
John McGuinness ainda é o homem mais rápido da pista. há 100 anos atrás, a primeira prova foi vencida a apenas 61 Km / h
John McGuinness hala buradaki en hızlı isim 100 yıl önce başlayan ilk yarışta ortalama hız 38 mildi
boa visibilidade, Quatro voltas de corrida.
Yolun kalan kısmı ise kuru Görüş net yarışta 4. tur
O novo empregado tinha-os colocado pela ordem errada.
- Yeni görevli tamamını ıskartaya çıkartmışta.
Que à menor escorregadela, se afastaria definitivamente dele.
En ufak bir yanlışta sonsuza dek görüşmeyi kesecekti.
Bem, as regras mudam se alguém quiser doar um rim a um indivíduo específico.
Birisi belli bir kişi için bağışta bulunduğunda kurallar değişir.
Há muitas coisas que nos dão prazer... Cozinhar para os nossos amigos... Dar uma boa gargalhada...
Bizi mutlu eden pek çok şey vardır arkadaşlarımıza birşeyler pişirmek güzel bir kahkaha birilerine bağışta bulunmak.
Nem sequer estava em saldo. Olhem só para mim.
Satışta bile değildi.
Alguma vez te ocorreu que uma simples mulher poderia vencer-te?
Sıradan bir kadının yarışta galip gelebileceği hiç aklına gelmiş miydi?
Já te ocorrera que uma mulher te podia ganhar?
Sıradan bir kadının yarışta galip gelebileceği hiç aklına gelmiş miydi?
Certifiquem-se de que iremos recuperar.
Bu yarışta olduğumuzu ve elimizde neler olduğunu onlara göstereceğiz.