Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Subir
Subir Çeviri Türkçe
10,184 parallel translation
Se calhar devia subir.
- Onunla gitsem iyi olur.
E se o Sylvester aparecer e o preço da equipa subir mais 200 milhões?
Sylvester gelir de ücret 200 milyon daha artarsa ne olcak?
Vais subir ou não?
Yukarı geliyor musun gelmiyor musun?
Faça-as subir. - Claro.
- Elbette.
O ponteiro está a subir, o que significa que a pessoa está a pensar muito.
İbre yükseliyorsa kişi çok düşünüyor.
O seu futuro, a sua eternidade, tudo depende de subir a ponte.
Geleceğin, ebediyetin, hepsi köprüde yükselmene bağlı. Korkutucu.
Os membros ativos da Igreja caíram para menos de 50.000, mas o valor financeiro da Cientologia continua a subir.
Kilisenin aktif üyeleri 50.000 kişiden aza düşmüştü. Ama Scientology'nin mali değerleri tırmanıştaydı.
- A subir.
- Kaldırıyorum.
- Devo subir?
- Yukari çikayim mi? - Hayir.
3 %, e continua a subir.
Yüzde 3, artmaya devam ediyor.
Para a Emma subir na lista de transplantes?
Emma'yı nakil listesinde yukarı taşımak için yani.
Podemos usá-la para subir.
Halatla kendimizi yukarı çekebiliriz.
Cuidado, meu, estou a subir.
Dikkatli ol birader, ben hallederim.
É como um elevador, mas em vez de subir e descer move-se através do tempo.
Bir asansör gibi ama zaman içinde aşağı ve yukarı gidiyor. Bir zaman asansörü mü?
Está bem, a subir.
Pekâlâ. Geri çıkın.
"Vi uma besta subir a partir do chão."
"Topraktan bir yaratık çıkarken izledim."
Podemos subir as maçãs do rosto até doer, só um bocadinho.
Bence bu yanakları acıyana kadar gerebilirsin. Biraz daha.
A maré vai subir!
Mevsim değişiyor!
Senti-me tentado a subir ao palco e passar-lhe uma receita.
Neredeyse sahneye çıkıp reçeteyi eline tutuşturacaktım.
Ou pode ter sido alguém da equipa do Delano a tentar subir na cadeia de comando.
Evet, Delano'nun emir komuta zincirinde yükselmek isteyen ekibinde biri de.
Falou com o inspetor de marisco. Recusou deixá-lo subir a bordo e prometeu desocupar o local.
Kabuklu deniz ürünleri denetçisiyle konuşmuşsun ve onun gemiyi gezmesini reddetmişsin ve kızağı gevşeteceğine söz vermişsin.
Eu comecei a subir, mas ouvi uma barulho e pensei que ele tinha voltado, e saí, mas posso lá voltar. Espera! Ele pos alguma coisa na árvore?
- Bekle, demek ağacın içine bir şey koydu, neydi o?
A polícia está lá embaixo e quer subir.
Polisler aşağıda. Yukarı geliyorlar.
Não consigo subir para ali.
Ben oraya çıkamam.
Quem é que vai subir?
Kim çıkacak?
Queres subir.
İstiyorsun.
O mar acabou de subir para 1,2 m.
Dalgalar neredeyse iki adam boyu.
Estou a falar do facto de irmos subir um Alpes Suíço para assassinar alguém!
Bahsettiğim şey İsviçre Alpleri'ne tırmanacak olmamız. Birine suikast yapmak için!
- Porque estamos a subir?
- Otis, neden yukarı çıkıyorsun?
Lembro-me de subir a Torre Eiffel e de correr pelos Campos Elísios.
Eyfel Kulesi'ne çıktığımızı ve Şanzelize'ye izlediğimizi hatırlıyorum.
Ele não podia subir mais escadas.
Artık merdiven çıkamıyordu.
Se se trata de dinheiro, estou convicto que pode subir o preço.
Konu paraysa sana garanti ederim fiyatı arttırabilir.
Vou subir para o navio.
Geminin kontrolünü ele geçireceğim.
Para subir as paredes.
Duvara tırmanmak için.
Vi alguém a subir, então, escondi-me.
Birinin buraya sürdüğünü duyup saklandım.
Chamo ajuda, mas tenho de subir.
Merkezi arayacağım yukarı çıkıp.
Depois atraí-vos para aqui, coloquei um sinal de "avariado" num elevador perfeitamente funcional, fiz-vos subir 31 lanços de escadas e vomitar duas vezes.
Sonra ben de sizi buraya yöneltip, çalışan asansöre serviş dışı işareti koyduktan sonra 31 kat çıkartıp iki kere kusturdum.
Não, vamos subir por eles.
Hayır oraya tırmanacağız.
Frequência cardíaca a subir.
Kalp ritmi yükseliyor.
Alguém vomitou no lavatório e tenho mesmo certeza que vi um verme a subir a parede.
Birisi lavaboya kusmuş. Ve duvara tırmanan bir kurt gördüğüme de çok eminim.
- Certo, então vamos subir.
- Evet! - Peki öyleyse, gidelim.
- Subir para onde?
- Nereye?
Denise, vamos subir.
Denise, yukarı çıkıyoruz.
Vocês vão subir?
Tamam, üst kata geliyor musunuz?
Vamos subir.
Atlayın.
Subir a nossa parada.
Taktiklerinizi geliştireceksiniz.
Boa sorte, a Villa Cortello fica longe do oceano. E duvido que as suas "lindezas" gostarão de subir e descer a ribanceira todo dia.
Sizin "güzellerin" her gün kayalıklara tırmanıp inmekten hoşlanacağından şüpheliyim.
- Eles vão subir.
- Arabalara dönmeliyiz.
Ela só está chateada porquê ela é nota 6,8 e um bando de gajos já tem tentou subir nela esta noite.
32 numara sütyen giydiği için morali bozuk ve bir sürü erkek bu gece zaten ona atlamaya çalıştı.
Estás a subir na vida, é?
- Adım adım yükseliyorsun ha?
Ajuda-a a subir.
Ona yardım et.