Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Sugar
Sugar Çeviri Türkçe
1,124 parallel translation
Sabes, Peg, podias pôr uma palhinha no meu ouvido e assim já podias facilmente sugar-me a vida.
Biliyor musun, senin Peggy ile evlenmen... kaybettiğim tek bahisti. Benim de. Sen şu anda ne yapıyorsun, Eli?
Os intestinos do Al estão a sugar a vida desta família.
Al'in bağırsakları ailenin kan damarlarını kuruttu.
Oh. Imagina que estás a sugar os pequenos dedos a uma senhora ou...
Düşün, bir bayanın parmaklarını emiyorsun...
Os Poetas Mortos dedicavam-se a sugar o tutano da vida.
Ölü Ozanlar, kendilerini hayatın iliğini emmeye adamıştır.
Para sugar todo o tutano da vida... "
Hayatın tüm iliğini emmek için.
" Viver intensamente e sugar todo o tutano da vida
Hayatın iliğini sonuna kadar emerek yaşamak.
E o carpe diem, o sugar o tutano da vida?
Carpe Diem ve hayatın iliğini emmek ne olacak?
Sugar o tutano não significa sufocar com o osso.
İliği emmek, kemiği boğazına kaçırmak demek değildir.
CLUBE SUGAR RAY
SUGAR RAY'İN KULÜBÜ
- Sugar Ray.
- Sugar Ray.
- Fala-me do Sugar Ray.
- Bana Sugar Ray hakkında bilgi ver.
Acho que o Sr. Cantone deve ir fazer uma visitinha ao Sr. Sugar Ray.
Sanırım bay Cantone, bay Sugar Ray'i ziyaret etse fena olmayacak.
Que se passa com ela, Sugar?
Bu kadının neyi var Sugar?
Sugar, pára com isso.
Sugar, kes artık şunu.
Não, Sugar!
Tutma beni Sugar.
Larga-me!
Hayır Sugar, bırak beni!
Eu mato-o, Sugar.
Seni öldüreceğim.
- Boa noite, Sugar.
- İyi geceler Sugar.
Disseram-me que és dono de um clube nocturno, o "Sugar Ray".
Çünkü biri bana "Sugar Ray'in Kulübü" denen gece kulübünü işlettiğini söyledi.
Não és esse Sugar Ray?
O Sugar Ray sen değil misin?
Pensei que fosses esse Sugar Ray.
Senin o Sugar Ray olduğunu sanmıştım.
"Confeitaria Sugar e Phil".
"Sugar Phil'in Şekerleme Dükkanı"
Sugar Ray!
Hey, Sugar Ray!
Há um mundo muito vasto, para lá de Sugar Hill, que tu desconheces.
Sugar Hill'in dışında büyük bir dünya var. O dünyadan habersizsin.
Sugar Ray...
Sugar Ray.
Olá, Sugar.
Hey, Sugar.
Um dos tipos do Sugar Ray apostou 200000 no combate de boxe.
Sugar Ray'in adamlarından biri maç için 200,000 dolarlık bahis yatırmış.
- O negócio no clube.
- Sugar Ray'deki işleri diyorum.
Com o que entrar do Sugar Ray, a sua parte será muito maior.
Sugar Ray ödemelere başladıktan sonra payın eskisi kadar olmayacak.
Sugar...
Sugar...
Sugar, vamos para o teu escritório.
Sugar, ofisinde konuşalım.
És um finório com muita classe, Sugar.
Sen sevimli bir eşekoğlueşeksin Sugar.
Mexe-me esse rabo e diz ao Sugar para mandar alguém comprar sumo de laranja.
Kes şimdi özürü, içeri git, Sugar'a söyle portakal suyu alması için birini yollasın.
Por agora, o clube do Sugar Ray fechou.
Sugar Ray'in yeri şimdilik kapalı.
Acabo já esta noite com o Sugar Ray.
Sugar Ray pisliğine bu gece bir son vereceğim.
Eu queria preveni-lo, mas o Sugar matar-me-ia.
Sizi uyarmak isterdim, ama Sugar beni öldürürdü.
Dizes bem, Sugar.
Doğru söylüyorsun Sugar.
Não venhas sugar para perto de mim quando quiseres algo.
Bir şey istemek için, sakın yanıma sokulayım deme.
Alguém está a sugar a energia toda, senhor.
Evlat. Birileri gerçekten enerjiyi emiyor, efendim.
Tenta sugar o veneno.
Zehri temizlemeye çalış.
Está a tentar sugar-me o sangue! Baba-se pelo meu pescoço abaixo.
Kanımı emmek istiyorlar!
Vou sugar-te todo, bonitão.
Seni kuruyana kadar emeceğim, yakışıklı çocuk.
A doença de Lyme é espalhada por parasitas chamados Ticks. Quando um parasita começa a sugar o sangue, ele é infectado, seguindo-se a espinal medula e depois o cérebro. O cérebro?
- ben biliyorum lenf kanseri tiklerin yayılması ile ortaya çıkar bir tik, kanınızı emmeye başladığı zaman kanınızı istila eder ve bel kemiğinizden beyninize kadar ulaşır beyin mi?
Ainda estás na Snow Queen Sugar?
Hala Snow Queen Şekercilik'te misin?
Sugar Ray Robinson.
Sugar Ray Robinson. Joe Louis.
Mas serei um rebento para sempre... assim que sugar a vida de todas as crianças de Salem!
Yalancı! Ama Salemdeki bütün çocukları alınca, Tekrar genç olacağız!
Portanto, a conclusão lógica caras irmãs... é que temos de achar o livro, preparar a poção... e sugar a vida das crianças de Salem antes do amanhecer.
Bu nedenle, kitabı bulup, iksiri yapmalıyız... ve güneş doğmadan Salem çocuklarının hayatlarını içmeliyiz.
Sugar o quê?
Efendim?
" Fui para os bosques viver de livre vontade. Para sugar todo o tutano da vida.
Ormana gittim çünkü bilinçli yaşamak istiyordum.
Produções Agito Maior. Rob Base, Dana Dane... Marley Marl, Olatunji, Chuck D., Ray Charles...
Boogio Down productions, Rob Base, Dana Dane, Marley Marl, Olatunji, Chuck D., Ray Charles, EPMD, EU, Alberta Hunter, Run DMC, Stetsasonic, Sugar Bear, John Coltrane, Big Daddy Kane, Salt'n'Pepa, Luther Vandross, McCoy Tyner, Biz Markie, New Edition, Otis Redding, Anita Baker, Thelonious Monk, Marcus Miller, Branford Marsalis, James Brown, Wayne Shorter, Tracy Chapman, Miles Davis, Force MD's, Oliver Nelson, Fred Wesley, Maceo, Janet Jackson, Louis Armstrong, Duke Ellington, JimmyJam, Terry Lewis, George Clinton, Count Basie, Mtume, Stevie Wonder, Bobby McFerrin, Dexter Gordon, Sam Cooke, Parliament Funkadelic, Al Jarreau, Teddy Pendergrass, Joe Williams, Wynton Marsalis, Phyllis Hyman, Sade, Sarah Vaughn, Roland Kirk, Keith Sweat, Kool Moe D, Prince, Ella Fitzgerald, Diana Reeves, Aretha Franklin, Bob Marley, Bessie Smith, Whitney Houston, Dionne Warwick, Steel Pulse, Little Richard, Mahalia Jackson, Jackie Wilson, Cannonball ve Nat Adderly, Quincy Jones, Marvin Gaye, Charles Mingus, ve Mary Lou Williams.
As pipocas estavam a sugar o sangue.
John Wayne atı üzerinde çölü geçerken,... patlamış mısırlar ön koltuğa dağılmış ve akan kanları emmekteydi.