English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Sábias

Sábias Çeviri Türkçe

16,073 parallel translation
Tu sabias sobre os Doutores do Pavor, não sabias?
Korku Doktorları'ndan haberin var, değil mi?
É quase a mesma coisa daquilo que já sabias.
Genelde senin zaten bildiğin şeyler var.
Como sabias que estava aqui em baixo?
- Burada olduğumu nereden anladın?
Tu... Tu sabias disso?
Haberin var mıydı bundan?
Tu sabias, não sabias?
Biliyordun, değil mi?
Tu sabias que ele morreria.
Öldüğünü biliyorsun.
Ela trabalha muito, sabias?
Sıkı çalışıyor.
Sabias que 89 % dos votantes jovens, recentemente recenseados, disseram que a recente recessão económica os obrigou a pôr os seus planos para a vida em suspenso?
Genç adaylarin % 89'unun son zamanlarda yapilan arastirmalarda ekonomik düsüsün hayat planlarini beklemeye aldigini söyledigini biliyor muydun?
Aposto que não sabias disto.
Eminim bunu bilmiyordun.
Sabias e não te preparaste. E aqui estás com menos gente, menos armas, sem estratégias, como sempre.
Biliyordun ama hazırlanmadın ve her zamanki gibi adamca, silahca ve hamle olarak senden üstünüm.
- Como sabias?
Olduğunu nereden bildin ki?
- Como sabias disso?
Nasıl bildin?
Disseste que sabias quem fez isso.
"Bunu yapanı biliyorum" demiştin.
Não, mas acho que já sabias disso.
Hayır ama bunu zaten biliyorsun.
Mas já sabias isso.
- Gezegeni patlatmak gibi mi?
Nele diz que não sabias que a Laurel era a Canário Negro.
Laurel'ın Black Canary olduğunu bilmediğin yazıyor.
Disseste-me que sabias o que Laurel estava a fazer.
Laurel'ın ne yaptığını bildiğini söylemiştin bana.
Raios, Brian! Inscrevi-nos naquele torneio porque disseste que sabias jogar!
Bizi turnuvaya kaydettirdim çünkü bana tenis oynamayı bildiğini söylemiştin!
Sabias que o meu pai uma vez chamou-me "um erro"?
Babamın bana bir keresinde "hata" olduğumu söylediğini biliyor muydun?
Aposto que sabias o dele.
Onu tanıdığına eminim.
- Sabias que te vigiavam?
Seni takip ettiklerini biliyor muydun?
Ele já me salvou a vida, sabias.
Daha önce de bir kez hayatımı kurtarmıştı.
Sabias que me apaixonei por ti no treinamento?
Eğitimdeyken sana aşık oldum - biliyor musun?
Sabias que a Testemunha tinha o Emblema de Thura, e escondeste-me isso.
Thura Amblemi'nin şahitlerde olduğunu biliyordun ve bunu benden sakladın.
Mas então, com certeza, já sabias isso, não sabias... ó poderoso?
Sen zaten, bunun farkındasın... Kudretli kişi?
Tu não sabias.
Bunu bile bilmiyordun.
Sabias que o Ian acordava todas as manhãs e fazia 200 flexões antes de ir para a escola?
Ian eskiden uyandığında okula gitmeden 200 şınav çekerdi.
Sabias que há mais de mil espécies de peixes nas Seicheles?
Seyşeller'de 1000'in üzerinde balık türü olduğunu biliyor muydun?
- Sabias, sim. Estavas envolvido.
- Bu neydi?
Sabias que o maldito banco usava um DEC-20 com TOPS no sistema de partilha de tempo por acesso telefónico?
Bugün 2 Kolluk Kuvveti polisi öldü.
Como sabias que não era eu?
- Ben olmadığını nereden bildin?
Era como assistir a um concurso, em que já sabias que ele ganhava um milhão de dólares, mas ele ainda não.
Yarışma programı izlemek gibiydi neredeyse. Yarışmacının milyon dolarlar kazandığını senin bildiğin ama onun bilmediği türden.
Sabias que agora dão isso aos cavalos?
Onu artık atlara veriyorlar biliyorsun değil mi?
O nosso registo está em perigo, agora, sabias?
Şu an ruhsatımız risk altında. Bunu biliyor musun?
Para todos, a menos que já sabias que o Geronimo era algum tipo de... publicitário executivo da Zona Verde.
Hepimize, tabii Geronimo'nun Yeşil Bölgede reklam müdürü olduğunu biliyorsan iş başka tabii.
Sabias que o Broussard matou a Célula responsável pelo atentado do Portão?
Broussard'ın kapı bombalamasından sorumlu hücreyi öldürdüğünü biliyor muydun?
- Sabias?
- Ya sen?
Sabias que os policias aborígenes andam a falar com a Maria?
O siyahi polisin Maria ile konuştuğunu biliyor musun?
- Tu sabias?
Biliyor muydun?
Como sabias antes de eu dizer?
Leb demeden nasıl da leblebiyi anladın? İn misin, cin misin?
Pensei que sabias.
Gerçeği gördüğünü düşünmüştüm.
Tu sabias que o Ministro Chefe vai chegar a Los Angeles para algo do tipo "estado da união"?
Başbakanın ulusa sesleniş gibi bir şey için LA'ye geldiğini biliyor muydun?
Quando me convidaste para fazer patinagem, pensei que sabias fazê-lo.
Buz pateni yapalım dediğinde kaymayı biliyorsun sanmıştım.
- Sabias?
- Biliyor muydun bunu?
Sabias o que se estava a passar.
Neler döndüğünü biliyordun.
Sabias que o meu antepassado, o Henry Branwell, que foi o último dos Branwell a gerir um Instituto, e o Magnus Bane, inventaram o Portal?
Atam Henry Branwell'in, bir Enstitü'yü yöneten son Branwell olduğunu Geçit'i icat eden kişinin Magnus Bane olduğunu biliyor muydun?
Como é que não sabias que a data se aproximava?
Tarihinin yaklaştığından nasıl haberin yoktu?
Se visses o que eu vi, sabias que têm mesmo de se abespinhar.
Benim gördüklerimi görseydin insanların öfkelenmesi gerektiğini anlardın.
- Como não sabias disso?
Bundan nasıl haberin olmadı?
Tu sabias e ainda assim partiste?
Bilmene rağmen gittin ha?
Sabias o quê?
Neyi biliyordun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]