English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Tah

Tah Çeviri Türkçe

813 parallel translation
Deixei de comer os cereais.
Tahıl gevreği yemeyi bıraktım da.
Disse-te para comeres cereais de manhã, não algo delirante.
Sana kahvaltıda tahıl gevreği ye dedim, polen değil.
A região é conhecida pelo ouro, a prata, o cobre e grãos.
Bölge altın, gümüş, bakır ve tahılla ön plana çıkıyormuş.
O Coronel Bernall foi morto cinquenta arrobas de grão, cada carro, arma, e mula.
Albay Bernall öldürülmüş. 2300 kilo tahıl, bütün arabalar, bütün silahlar, bütün katırlar.
abriremos o celeiro real... com 10.000 sacas de cereais de oferta.
Armağan olarak 10,000 torba tahılla kraliyet tahıI ambarını doldurmalarını sağlayacağız.
10.000 sacas de cereal para o governador.
Vali için 10,000 çuval tahıI.
Encheremos o celeiro real tal como ele ordenou.
Biz emredildiği gibi kraliyet tahıI deposunu dolduralım.
Já levaram 10.000 sacas de cereais para o celeiro.
10,000 torba tahıI ambara döküldü.
O celeiro real está cheio até ao topo, sua excelência.
Kraliyet tahıI deposun tamamıyla dolduğunu haber veriyorlar, Ekselansları.
- Reguei e arrumei os cereais.
- Su ve tahıl deposunu kontrol edeceğim.
Passarão mais 5 meses antes de eu descer com os meus cereais.
Tahıllarımla beraber tekrar kasabaya inmem 5 ayımı alır.
Lá em cima é onde armazenava o grão.
Burası da tahılları sakladığı tavan arası.
Também pediu 2000 medidas de trigo,
Ayrıca 2.000 ölçek tahıl da istenmişti.
Em vez dos grãos de trigo, dos quais não temos nenhum, meu senhor lhe envia 500 pesos de prata.
Tahıl karşılığında ; ki elimizde hiç tahılımız yok hükümdarım size 500 küp gümüş gönderdi.
Duas mil medidas de grãos, mil de azeite, e de gado, 800 cabeças.
2.000 ölçek tahıl, 1.000 kap zeytin yağı ve büyükbaş hayvan, 800 tane işçi.
Grande grãos.
Kocaman tahıl kaldıraçları var.
Trigo pelo ralo.
Tahıl, şu fıskiyenin içinden aşağıya iniyor.
Eu vou Para se dedicar ao negócio.
Yakında tahıl işine gireceğim, bayım.
O meu pai e eu tenho-lhe uma colheita de trigo trabalho.
Babam ve ben, Hal'e tahıl kepçeleme işini verdik.
Você se importa Namorar um Grain harvester?
Tahıl kepçeciliği yapan biriyle görüşmekten utanmazsın, değil mi?
Vai fazer dele um escravo, um animal de carga, para construir o seu novo celeiro.
Onu bir köle yap diyorsun. Yeni tahıl ambarlarında yük taşıyan bir canavar.
Quer a aveia ou não?
- Tahıl istiyor musun, yoksa?
As rosas estão florescendo perto das cearas.
Tahıl ambarı yakınlarında Şam gülleri açmıştır.
No Celeiro.
Tahıl ambarı yolunda.
Vi-o no caminho do celeiro.
- Onu tahıl ambarı yolunda gördüm,
Não! No celeiro ocidental.
Hayır, batı tahıl ambarında.
Aviso-te, Moisés, o cereal do templo pertence aos deuses.
Seni uyarıyorum Musa, tapınaktaki tahıllar tanrılara aittir.
Quando andam em pé e comem o cereal do templo.
Başları dik yürüyüp, tapınak tahılıyla beslendiklerinde.
- Deste o cereal aos escravos?
- Kölelere tahıl verdin mi?
Não prendereis os bois que pisam o milho, fazendo palha para os tijolos do Egipto, nem poupareis os braços que separam o milho incansavelmente ao vento, que separam o joio do trigo, trigo carregado incansavelmente às costas de inúmeros escravos, dos barcos sobrecarregados do Nilo para as margens repletas de gente.
Ne tahılları öğüten, Mısır'ın tuğlaları için saman yapan öküzlere ağızlık takmalısın, ne de buğdayı sapından ayırmak için rüzgarda sürekli buğday savuran ağzına kadar dolu Nil teknelerinden durmamacasına sahile buğday taşıyan kölelerin emeklerini karşılıksız bırakmalısın.
Esfrega o leite dos cereais na cara que o gato vem lamber-to.
Tahıla sütü yedir. Onu içip bitirmesi için bir kedi yollayacağım.
Senta-te naqueles sacos de farinha ali.
Tahıl çuvallarının üstüne otur.
Tudo para si é uma piada.
Herşey senin için değirmeninde öğütülecek tahıl, öyle değil mi?
Os piratas interceptaram o nosso fornecimento de cereais do Egipto... e Spartacus está saqueando o comércio de todo o Sul de Itália.
Korsanlar Mısır'dan tahıl ikmalini kestiler... ve Spartacus tüm Güney İtalya'da ticareti yağmalıyor.
Pois é, mas a Martha está para dar à luz e eu queria levar o máximo possível da safra.
Ben gidiyorum ama Martha'nın bebeği olacak Yapabildiğim kadar çok tahıl almak istedim.
Milhares de hectares de cerealíferas mirraram já sob o calor intenso, causando medo da fome, se o anel em chamas não for controlado.
Binlerce dönüm tahıl, yüksek ısı altında zaten kavrulmuş durumda, ve yanan kuşağın yayılması durdurulmazsa kıtlık başlayacağı korkusu giderek artıyor.
Neste país, o calor abrasador continua a semear um rasto de destruição através do cinto cerealífero do Midwest.
Bu ülkede, haşlayıcı ısı, Orta Batı Tahıl Kuşağı boyunca bir yıkım yolu açmaya devam ediyor.
Guardaram os depósitos de cereais, mas não as galinhas!
Tahıl depoları korunuyordu, fakat tavuklar hariç!
Milho, cereal, tesouros.
Mısır, tahıI ve hazine.
Temos de arranjar ouro para lhes pagar trigo para os alimentar, mantimentos, navios, armaduras.
Maaşlarını ödeyecek altın karınlarını doyuracak tahıI, erzak, gemi ve zırh bulmalıyız.
Você e as suas províncias do Leste vão mandar-nos o dobro do trigo... que nos têm mandado! Os impostos dobrarão!
Sizin ve Doğu vilayetlerinizin bizlere gönderdiği tahıl miktarı ve ödediği vergiler iki katına çıkarılacak.
E o Egipto que nos envia os cereais?
Ve bize tahılımızı gönderen Mısır?
Não se pode esconder uma cidade situada... sobre uma montanha, nem se acende uma luz... para pô-la debaixo do alqueire, mas sobre o candeeiro... a fim de que brilhe a todos os que estão na casa.
Dağ üstündeki şehir gizlenemez. Kimse bir kandil yakıp da onu tahıl ölçeği altına koymaz.
- Conhaque e álcool de cereais.
- Konyak ve saf tahıl alkolü.
Podemos melhorar a dieta dos homens, introduzindo suplementos ricos em proteínas, como aminoácidos, cereais naturais, lecitina e outras coisas do género.
Diyetlerini, yüksek proteinli gıdalar vererek geliştirebiliriz aminyo asitler, doğal tahıllar, lesitin ve onun gibi şeylerle efendim.
Gordon Paxá está a 16 km da cidade com um comboio de cereais e gado.
Gordon Paşa sığır ve tahıl sürüsüyle şehirden 15 km ötede.
Vamos aguentá-los enquanto vocês levam o gado e o trigo até Khartum.
Hayvanları ve tahılları Hartum'a götürünceye dek bir süre burada kalacağız.
Deve ter aí todos os cereais e toda a carne deste lado da Abissínia.
Habeşistan tarafındaki tüm sığır ve tahılı getirmiş olmalısın.
Alguém apresentou ordens para levantar trigo com a sua assinatura falsa e selo.
Biri sizin sahte imza ve mührünüzle tahıl için sipariş verdi.
Para a cidade... - Requisite todos os cereais.
- Bütün tahıl stoklarına el koyun.
Pelo menos aprendi uma coisa.
Nasıl yumurta yapılacağını ve tahıl ezmesini.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]