Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Temo
Temo Çeviri Türkçe
5,105 parallel translation
Minha nossa. Temo que... Sim, sei.
Amanın, korkarım ki, evet bulabilirim.
Temo que não a tenhas sob controle durante muito tempo.
Onu daha fazla kontrol edemeyeceğinden endişeliyim.
Não temo ninguém.
Ben kimseden korkmam!
Temo que não tenhamos muito tempo.
Korkarım zamanın azalıyor.
Sim, temo que não haja tempo para uma solução melhor.
- Evet, korkarım daha iyi bir çözüm bulmak için yeterli zaman yok.
Quanto ao meu próximo parceiro, temo ser menos convincente.
Korkarım sonraki sevgilim için daha az ikna edici olacağım.
- Temo que seja, senhora.
- Korkarım ki doğru, efendim.
Podemos um dia sobrelotar esta vasta terra, mas temo que já tenhamos sobrelotado o Inferno.
Belki bir gün uçsuz bucaksız boş toprakları insanlarla doldurabiliriz fakat cehennemi çoktan doldurduk!
Temo que se visse isto fazia com que o seu coração parasse.
Görüntüsü bile kalbini durdurmaya yeter.
Temo que seja o contrário.
- Korkarım ki tam tersi.
Temo-lo observado, Vossa Majestade, como haveis ordenado.
Piçi öldürmek için bir yol olmak zorunda
De que cor eram os olhos? Não vos sei dizer. Meu senhor, temo que a testemunha não pareça ser muito útil.
- lordum, korkarım, tanık pek işe yarar gözükmüyor onu alıp daha detaylı sorgulayabilirim.
Raptar um príncipe... parece algo que eu faria, mas... temo que tens o pirata errado.
Prens kaçırmak benim yapabileceğim bir şeymiş gibi görünüyor. Ama korkarım ki yanlış korsanı kaçırdın.
Temo que não seja a conversa que esperavas.
Korkarım beklediğin konuşma bu değildi.
- Nós temo-lo, Jim.
- Elimizde Jim.
Nós temo-lo.
Elimizde.
Temo que não estejam para venda.
Korkarım bunlar satılık değil.
A cadeia de aproximação dos agentes iria exigir confiança e em relação a esse recurso, temo que nos encontremos em falta.
Casus zincirinin gelmesi güven icap edecektir ve bu vasıtada korkarım kendimizi kusurlu buluyoruz.
Temo-la!
Kız elimizde!
- Temo-los todos.
- Her şey var! - Aman Tanrım.
Não temo nada nem ninguém e não tenho inimigos naturais.
Hiçbir şeyden ve hiç kimseden korkmuyorum hiçbir doğal düşmanım da yok.
Como disse, não temo nada nem ninguém.
Söylediğim gibi, hiçbir şeyden ve hiç kimseden korkmam.
Porque juro por Deus, temo que possas morrer a qualquer momento... e nunca saberei porque caralho estás a comportar-te assim.
Çünkü yemin ederim her an parçalanıp öleceksin ve bunu neden yaptığını hiç anlamayacağım diye ödüm kopuyor.
Temo que chegámos tarde demais.
Korkarım ki geç kaldık.
Temo que seja de manhãzinha.
Maalesef ki yarın sabah çok erken saatte...
Ainda temo, especialmente agora, que ele está livre pela fiança.
Özellikle de o salındığı için. Eğer bir savcı seninle konuşmak isterse,
Temo, infelizmente, que esteja a subestimar o bem nas pessoas.
Korkarım, üzücü bir şekilde insanların içindeki iyiliği hafife alıyorsun.
E, dado a seu último encontro com a menina Jenny e ela achar que você está do lado da Xerife em relação à sua mãe, temo que ela traia...
Bayan Jenny ile olan son karşılaşmanızı ve annenizin meselesinde şerifin tarafını seçmendeki hislerini düşünürsek korkarım ihanete kalkışmış olabilir. Yani... Bana.
Temo nada de bom por estar em dívida com o Hawley.
Hawley gibi birine borçlanmaktan hayır gelmeyeceğinden korkuyorum.
Temo que não seja uma estátua, e, sim, uma pessoa petrificada.
Korkarım bu heykel değil, bunlar taşlamış insanlar.
Temo que a profecia estava correta.
Korkarım kehanet gerçekmiş.
Temo que tenhamos mais perguntas que respostas.
Korkarım cevaplardan çok sorularımız var.
Temo que a vila terá que se desenrascar sem o teu espectáculo, Gobber, porque o meu gancho direito vai cumprir o seu dever, para o chefe dele.
- Korkarım köy bu gece bunu senin kamış kavalın olmadan yapmak zorunda kalacak Gobber çünkü benim en iyi kancalı adamım şefinin ona verdiği görevi yerine getirecek.
O que quer que precise, nós temo-lo para si aqui mesmo, está bem?
Neye ihtiyacınız olursa buradayım. Tamam?
Mas temo que tenha custado um depósito de gasolina ao Tio Sam.
Ama korkarım hükümete benzin parasına mal oldunuz.
Alce. Temo que não te permitiste a ti próprio sonhar em grande assim.
Sanırım yeterince büyük hayaller kuramıyorsun.
Eu próprio o mataria, ou mandaria alguém, mas temo represálias.
Onu ben kendim de öldürürdüm ya da birini tutardım ; Ama misillemeden çekiniyorum.
Temo que isso não seja possível.
Korkarım ki, bu imkansız.
Temo que seja o culpado.
Korkarım ki bu benim hatam.
Temo que esteja acima da minha certificação de segurança.
Korkarım bu benim bilgi tasfiyemi aşar.
Temo que os planos de guerra que vedes aqui tenha impedido de dar-mos atenção aos nossos convidados.
Strateji toplantımıza o kadar odaklandık ki önemli konuğumuzu karşılamayı unuttuk.
Temo que já não haja maneira de voltar atrás.
İşte şimdi hepimiz boku yedik.
Sua Magestade, se dissolverdes a Frota agora, temo que o inimigo consiga chegar até Vós, e fá-lo-á tão livremente, sem qualquer resistência.
Majesteleri donanmanızı şimdi açığa alırsanız korkarım düşman Sarı Denizi geçip doğrudan bulunduğunuz yer olan başkente gelecek. Tek endişem budur.
Senhor, a situação não é boa. Temo que o nosso navio esteja a falhar.
Amiral üzgünüm ama gemimiz daha fazla dayanamaz.
Temo concordar com o Darius.
Korkarım Darius'e katılıyorum.
Temo não poder fazer isso.
Korkarım bunu yapamam.
Temo-nos divertido muito juntos.
Birlikte harika vakit geçiriyoruz.
- Temo que não seja o único.
- Korkarım tek bükebilen o değil.
Temo que a minha querida irmã tenha sido vítima de um golpe, provavelmente de alguém do castelo.
Korkarım sevgili kardeşim bir komploya kurban gitti. Şatodan biri tarafından.
Temo que isto esteja tudo errado.
Korkarım ki bu tamamen yanlış.
Temo que sim.
- Maalesef biliyorum.