English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Tribunal

Tribunal Çeviri Türkçe

13,417 parallel translation
Sou um agente do tribunal a investigar um crime.
Ben bir mahkeme yetkilisiyim ve bir suçu araştırıyorum.
Está a dizer-me que ele precisa de cuidados tão urgentes que não podemos esperar pelo tribunal.
İhtiyaç duyduğu tıbbi yardımın aciliyeti sebebiyle mahkeme prosedürlerini bekleyemeyeceğimizi söylüyorsun.
Tenho de ir ao tribunal.
- Mahkemem var.
" O Supremo Tribunal dos Estados Unidos decidiu num caso chamado Goss v. Lopez,
"Birleşik Devletler Yüksek Mahkemesi nin, " 1975 yılında, Goss-Lopez adıyla bilinen davada
Decisões chave do Supremo Tribunal em relação ao direito escolar.
1969 yılında Ohio'da görülen bir davada,
No caso do Supremo Tribunal de 1969, 10 alunos em Ohio foram expulsos por usarem faixas no braço em protesto contra a Guerra do Vietname.
10 öğrencinin vietnam savaşını protesto etmek için kollarına taktıkları kol bandları yüzünden okuldan uzaklaştırılması,
Estou aqui porque o tribunal me obriga. - Sem ofensa.
Alınma ama mahkeme zoruyla buradayım.
Amanhã ao meio-dia, devidamente protegido, serás transportado para a baía, onde embarcarás no "Shark" e serás enviado para Londres onde enfrentarás o Tribunal do Ministério da Marinha.
Yarın öğlene kadar koya koruma birliğiyle sevk edileceksin Shark'a bindirilip Londra'daki Deniz Mahkemesi ile yüzleşmeye gönderileceksin.
Há pessoas que poderiam magoá-lo se pudessem, e o meu objectivo é levá-lo inteiro a tribunal.
Ona zarar verme ihtimali olan kişiler var. Hedefim onu mahkemeye tek parça halinde çıkarmak.
Ele foi intimado a comparecer no tribunal em Belfast, amanhã de manhã para enfrentar estas e outros acusações, mas isso não acontecerá, devido aos sérios ferimentos que sofreu enquanto sob custódia policial.
Yarın bu suçlamalardan Belfast'ta duruşmaya çıkacaktı ancak polis gözetiminde ağır yaralandığından dolayı artık bu durum söz konusu değil.
A mãe dela, que está hoje presente em tribunal, está preparada para o afiançar.
Şu anda burada olan annesi, ona kefil olmaya hazır.
Encenando a prisão, a adicional opressão sexual, o fracasso em levá-lo a tribunal prontamente depois de ser acusado, tudo isso uma vendetta desde o começo, contra o nosso cliente.
Gizlice düzenlenen tutuklama, ilave cinsel baskı itham edildikten hemen sonra mahkemeye çıkarılmaması müvekkilimize başından beri güdülen kan davası.
Uma vez que foi o Tribunal que me pediu para realizar a avaliação, você não tem o direito de se recusar a participar.
Bu değerlendirme mahkeme tarafından talep edildiği için katılım göstermeyi reddetme gibi bir hakkın yok.
Mesmo que você, por exemplo, escolha não responder às minhas perguntas, mesmo assim terei que fornecer o relatório escrito que será enviado para o tribunal e posto à disposição do seu advogado.
Mesela soruları yanıtlamamayı tercih etsen bile yine de mahkemeye yollanacak ve avukatına verilecek raporu yazmam gerekiyor.
Se o juiz ordenar uma audiência sobre a questão da sua competência eu posso ser chamado a testemunhar em tribunal.
Yargıç cezai ehliyetinin olup olmadığına dair bir duruşma talep ederse şahitlik için çağrılabilirim.
Acha que conseguiria gerir as suas emoções e comportamento numa sala de tribunal?
Duruşmada duygu ve davranışlarını kontrol edebilir misin?
Você não tem que dizer nada, mas devo adverti-lo se você não mencionar quando questionado algo que mais tarde possa referir em tribunal, pode prejudicar a sua Defesa.
Bir şey söylemek zorunda değilsiniz ama size sorulduğunda mahkemede kullanabileceğiniz bir şey söylemezseniz savunmanıza zarar verebilir.
Quero que ele seja julgado num Tribunal de Justiça, Jim, não num Tribunal de opinião pública.
Onun hukuk mahkemesinde yargılanmasını istemiştim Jim kamu vicdanında değil.
O tribunal deve excluir a confissão se constatar que foi obtida por opressão ou sob circunstâncias que possam torná-la não-confiável.
Zorla ya da güvenilir olmayan şartlarda alındıysa mahkemenin buna itibar etmemesi gerekir.
Ele está em custódia, é esperada em tribunal amanhã novamente.
Gözaltında, yarın tekrar mahkemeye çıkacak.
É muito experiente, e está muito acostumado a fazer testemunho especializado em tribunal.
Çok tecrübelidir ve bilirkişilik görevine alışıktır.
Achamos que faz sentido que a tua primeira apresentação em tribunal seja tão cedo quanto possível, porque isso iniciará o processo de divulgação de provas.
Bizce en kısa sürede mahkemeye çıkmanız en mantıklısı. Bu sayede delillerin paylaşılma süreci başlar.
Paul Spector, um conselheiro de luto de 32 anos, do Sul de Belfast, acusado de quatro casos de homicídio deve fazer a sua primeira aparição em tribunal hoje.
Dört ayrı cinayetle suçlanan 32 yaşındaki Güney Belfastlı yas danışmanı Paul Spector bugün ilk kez mahkemeye çıkarılacak.
- Você fará alguma declaração em breve? O homem que tem em custódia, - comparecerá em tribunal hoje?
Gözaltındaki kişi bugün mahkemeye çıkarılacak mı?
Pode confirmar ao tribunal que você é o Peter Paul Spector?
Mahkemeye Peter Paul Spector olduğunuzu teyit eder misiniz?
Enquanto o Sr. Spector entender que está em tribunal e acusado de um número de infracções criminais, e entenda a natureza e o objecto e as possíveis consequências dos procedimentos, ele não poderá submeter apelos, não poderá consultar ou assistir o seu advogado, não poderá fornecer prova em sua própria defesa.
Bay Spector mahkemede olduğunu ve bazı iddialarla suçlandığını duruşmaların yapısını, amacını ve muhtemel sonuçlarını anlıyor ancak kendisi savunma yapamıyor, avukatıyla görüşüp ona yardımcı olamıyor ve savunması için delil sunamıyor.
As preocupações que levantou estão apontadas, mas você sabe tão bem como eu que não é uma questão que este tribunal possa adjudicar.
Gündeme getirdiğiniz endişeleriniz not edildi. Ama siz de benim kadar iyi biliyorsunuz ki bu konuda bu mahkeme karar veremez.
Sr. Spector, você compreende que o seu caso deve ser enviado para o Tribunal da Coroa?
Bay Spector, davanızın ceza mahkemesine sevk edilmesi gerektiğini anlıyor musunuz?
Após a audiência, os serviços do Ministério Público confirmaram que a Sally Ann Spector comparecerá no Tribunal da Coroa na Segunda-feira, 2 de Julho, para enfrentar acusações de obstrução do curso da justiça.
Davanın ardından savcılık, Sally-Ann Spector'un adaleti yanıltma suçlamasıyla 2 Temmuz Pazartesi günü ceza mahkemesine çıkarılacağını teyit etti.
Recebi essa informação do tribunal, sim.
Mahkemeden bilgi verildi, evet.
Estão a levá-la ao tribunal sob os olhos da imprensa nacional.
Seni ulusal basının önüne çıkarıp cezanı herkesin gözü önünde kesecekler.
Queres provas no tribunal? Temos cientistas que dirão : 80 % biscoito.
Mahkemede kanıta ihtiyacın olacak, o yüzden sen de yüzde seksen bisküvi ve yüzde sıfır kek olduğunu beyan edecek bir grup bilim adamı ayarla.
Dá-lhe um martelo, coloca-o num tribunal.
Ver eline tokmağı, oturt hâkim sandalyesine.
NÓS, O POVO, A HONRA DO SERVIÇO DE UM JÚRI A vossa presença aqui hoje possibilita ao tribunal... a seleção do júri... de uma amostra representativa da nossa comunidade.
Bugün burada bulunmanız mahkemenin topluluğumuzun temsili örneğinden bir jüri seçmesini mümkün kılıyor.
O réu não pode vestir azul marinho em tribunal.
Mahkemede kraliyet mavisi giyilmez, tamam mı?
- O tribunal de recurso não concordou.
Temyiz mahkemesi öyle düşünmedi ama.
Está a gravar-nos. Será usado em tribunal.
Bizi kaydediyor, o kayıt da mahkemede delil olacak.
Dr. Katz... andamos ambos a fazer o que fazemos já há muito tempo... e isso tem-nos feito perder muitos dias em salas de tribunal.
Doktor Katz... İkimiz de bu işi uzun zamandır yapıyoruz... Bu iş sebebiyle çok defa mahkeme salonlarında bulunduk.
E por isso, sabemos as regras do tribunal.
Sonuç olarak, mahkeme salonlarının kurallarına aşinayız.
- Se o tribunal descobre...
- Hayatım, mahkeme burada olduğunu...
Tenho-a visto no tribunal com muita frequência.
Son günlerde mahkeme etrafında çok sık görüyorum sizi.
O Supremo Tribunal diz que precisas de mandato para mexeres em telefones.
Rile'ye karşı kamu davasında mahkeme, cep telefonunu incelemek için izin gerektiğine hükmetti.
Jurará por isso em tribunal sob pena de perjúrio?
Buna mahkemede yemin eder misin?
É o advogado que o tribunal nomeou para o Ray.
Ray için atanan avukat.
Disseram que o meu caso foi mal preparado, mal elaborado, às três pancadas, sem provas e com provas impropriamente obtidas que não se aguentam em tribunal.
Davanın iyi hazırlanmadığını, baştan savma olduğunu söylediler, kanıt olmadığını, olan kanıtın da usulünce toplanmadığını, ve mahkemede bir şey ifade etmeyeceğini.
Hoje a Kara saiu-se bem no tribunal.
- Kara bugün çok doğaldı.
Não se deve fazer isso, no tribunal israelita.
İsrail mahkemesinde bunun yapılmaması gerekir.
E fomos atacados que chegue pelo Supremo Tribunal do Anticristo.
Ve o deccal Yüksek Mahkeme tarafından yeterince itilip kakıldık.
Particularmente, o Procurador-Geral normalmente aceita a minha recomendação para o tribunal federal.
Aramızda kalsın ama Başsavcı, Anayasa Mahkemesi'ne atayacağı kişi konusunda tavsiyemi göz önüne alır hep.
O primo do funcionário do tribunal trabalha com a imobiliária.
Zabıt katibinin kuzeni emlakçıda çalışıyormuş da o bahsetti.
O tribunal disse que foi inconstitucional, pois violava o seu processo equitativo e a sua liberdade de expressão.
"Yüksek mahkemenin, Okul yasaları hakkında aldığı kararları etkilemiştir." Mahkeme bu kararın anayasaya aykırı olduğunu belirtip, Hak sürecini ihlal ettiğini ve konuşma özgürlüğüne aykırı olduğunu açıklamıştır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]