Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Tótó
Tótó Çeviri Türkçe
206 parallel translation
Se pensas que vou deixar a minha casa Sem falar do Bombé, o meu melhor amigo Deves estar tótó, embrulhado em fios dos fardos
Eğer evimi terk edeceğime ve En iyi dostum Bombeli'yi bırakacağıma inanıyorsan çok aptalsın!
Mas sabes que tenho de te dar uma dose maior por causa dessa comida. Barney tótó.
Fakat şimdi sana daha büyük bir doz vermem gerek yiyeceği etkisizleştirmek için.
- Cheira este, tótó.
- Kokla bunu, inek.
Tótó!
İnek!
Para onde estás a olhar, tótó?
Neye bakıyorsun inek? Ha?
O que é um tótó?
İnek nedir?
Aquele tótó viu-me nua.
O inek beni çıplak gördü.
Não tens nenhuma hipótese, tótó.
Hiç şansınız yok, inekler.
- Danny, se o tótó vence, és reles!
- Danny, ineğin seni yenmesine izin verme!
- Um tótó.
- Bir inek.
- Não vou beijar um tótó.
- Bir ineği öpemem.
Beija isto, tótó.
Bunu öp, inek.
- És aquele tótó.
- Sen şu ineksin!
Estou apaixonada por um tótó!
Bir ineğe aşık oldum!
Sou um tótó.
Ben bir ineğim
que eu sou um tótó.
ben bir ineğim.
Sou um tótó... e tenho orgulho nisso.
Ben bir ineğim, ve... bundan gurur duyuyorum.
Também sou um tótó.
Ben de bir ineğim.
Tótó.
İnek.
Tótó!
İnek! İnek!
Tótó! Nerd!
İnek!
- Tochas de sinalização, tótó.
- Nedir o? - Yol işareti, salak.
- Primeiro um tótó e agora um esquisito.
- Önce bir beyin, şimdi de bir ucube!
Pensava que Bates era um tótó. Mas um completo louco varrido?
Bates'i biraz tuhaf buldum ama o yetişkin bir deli...
"Despacha-te e beija-a, tótó..."
"Elini çabuk tut da öp onu şaban..."
Tótó, parece que há uma coisinha qualquer... agarrada ao teu anel.
Şaban, galiba yüzüğüne küçük bir şey... yapışmış. Bak. Hemen şurada.
Boa sorte, tótó.
Bol şans şaban.
Tótó.
Bir şabanım.
Não, claro que não, tótó.
Tabii ki hayır şaban.
Ó tótó não te tirei nada. Este carrinho estava ali.
Bak küçük tilki, araba burda boş duruyordu.
Para não pareceres sempre um tótó?
Yani aptal bir robot gibi davranmayı bırakabilir misin?
Escute, seu tótó sem pescoço!
Beni dinle kalem boyunlu inek!
O sargento na sua história nunca ia ter medo de um tótó como o Burns.
Anlattığın hikâyedeki gibi bir çavuş, Burns gibi birinden korkmazdı.
Diz a essa Tótó.
Şu ufaklığa söyle toz olsun.
Hal, não é da minha conta como o teu pai faz-se de tótó, tudo bem?
Hal, babanın yaptığı aptallıklar beni ilgilendirmez.
Então aqui estás sentado numa Sexta-Feira e eu estou a pensar ou és um tótó, ou não tens amigos.
İşte bir cuma akşamı buradayız sen yine burada oturuyorsun. Benim aklıma iki şey geliyor : Ya sen bir homosun ya da hiçbir arkadaşın yok.
E não tens cara de tótó, então perguntava-me se gostarias de ir tomar um pequeno-almoço.
Sen hiç homoya benzemiyorsun Ben de diyordum ki acaba beraber kahvaltı etsek?
Não brinques comigo, tótó!
Konuyu değiştirmeye çalışma süs köpeği!
- E por um tótó.
— âşık olan biz değiliz.
Meu pai é um tótó.
Babam pisliğin tekiyidi.
Quaisquer perguntas que tenham... Serão respondidas no vosso novo livro de regras... que aqui o tótó vai vos passar.
Sormak istediğiniz her soru buradaki uyuşukların dağıtacağı yeni kural kitabınıza göre cevaplanacak.
Não, tótó.
Hayır, iğrenç.
É esse tótó que eu quero ser.
Ben de o kadar ahmak olmak istiyorum.
Não podes recrutar um tótó qualquer.
Yoldaki bir salağı kiralayamassın.
Quieto, tótó.
Kımıldamayın!
Não, é Pyleana, tótó.
Hayır, bu Pyleaca, kekim.
Tipo tótó.
İnek çocuk.
Tipo tótó velho.
Daha yaşlı inek çocuk.
Tchau, tótó
Görüşürüz, garabet.
Ele chamou-me de "tótó"!
O bana küçük tilki dedi.
- o tótó?
- Değilmiydi?