Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Tăo
Tăo Çeviri Türkçe
44 parallel translation
Tăo fácil como isso?
Öyle mi?
"Tăo fácil como isso?"
Ne demek öyle mi?
- O meu irmăo é tăo irritante.
Kardeşim çok sulusun.
Năo sejas tăo cruel.
O kadar adileşme.
Eu sei, seria tăo incrível...
Ooo biliyorsun bu çok...
E a tua respiraçăo era tăo rápida, e superficial.
Ve sen çok hızlı ve hafif... nefes alıyordun.
Estaremos tăo juntas.
evet beraber olacağız.
É tăo bela.
Çok güzel.
O seu sentimento é... como nada na natureza pode mudar quando algo tăo extraordinário, devastador...
Söyle hissediyor ; Böyle olağanüstü bir yıkım gerçekleşirken nasıl olurda çevrede hiçbir şey değişmez...
Meu Deus, o seu gosto é tăo Ralph Lauren.
O Ralph Lauren gibi şeyleri sever.
Os adolescentes săo tăo desajeitados.
Ergen çocuklar çok acemi.
Năo, ele é tăo perfeito que é difícil acreditar.
Hayır, buna inanmayacaksın ama o çok mükemmel.
A relva regressa cada Primavera, tăo verde como sempre.
Çimenler her bahar her zaman ki gibi yeşil olarak geri döner.
Năo me parece apropriado, e năo creio que a Victoria tăo pouco...
korkarım ki bu uygun olmaz. ben böyle düşünmüyorum. Victoria da.
Nunca tinha estado tăo cansada.
Hiç bu kadar yorulmamıştım.
Uma mulher tăo bela... e vocęs prendem-na só porque cuspiu?
Bu kadar güzel bir kadını sadece tükürdüğü için mi tutukladınız?
Nunca viste um bandido tăo bonito?
Daha önce yakışıklı bir çete patronu görmedin mi?
Estás tăo crescida!
Çok büyümüşsün!
Por que lhe deste um ar tăo apresentável?
Neden bu kadar iyi gözüktürdün onu?
Năo é nada boa ideia dar-lhe um ar tăo bonitinho.
Onu iyi göstermek çok kötü bir şey. Anladın mı?
É o meu ganha-păo. Poupe-me! Já que és tăo bom, abre também a dele.
Madem bu kadar iyisin, diğerini de aç bakalım.
Já que săo tăo bons mestres de kung fu, façam-se mas é ŕ estrada : Podem ganhar uma fortuna!
Madem bu kadar iyi kung fu ustalarsınız, sahneye çıkın bari.
A sua mulher năo devia ser tăo desagradável.
Karın bu kadar huysuz olmamalı.
A Sra. Dona Senhoria é tăo empedernida!
- Çok katı kalplisin.
Como é possível que recuperes sempre tăo depressa quando te magoas?
Nasıl bu kadar çabuk iyileşebiliyorsun?
Năo te sabia tăo filosófico.
Bu kadar derin olduğunu bilmiyordum.
Era tăo dedicado ao kung fu, que enlouqueceu.
Kung fu'yla o kadar ilgileniyordu ki, delirdi.
Já é estranho ele năo ter morrido, é espantoso ele recuperar tăo depressa.
Bu kadar çabuk iyileşmesi inanılmaz bir olay.
Năo tăo desagradáveis como a poluiçăo e um planeta inabitável.
Kirlenmiş ve içinde yaşanılamaz hâle gelen bir dünya kadar önemli sorunlar değil.
O que tem o carro de tăo especial?
- Arabanın ne özelliği var ki?
Sr. Ministro, queremos agradecer-lhe por ter reconsiderado a nossa proposta tăo depressa.
Sayın Bakan. Teklifimizi bu kadar kısa sürede düşünüp karar verdiğiniz için teşekkür ederiz. - Evet zor olmamasını sağladınız.
Na minha profissăo somos tăo bons quanto o carro que conduzimos.
İşimde, en fazla araban kadar iyi olabilirsin.
Já năo és assim tăo grande.
Artık o kadar da büyük değilsin, değil mi?
Săo tăo sinistros.
Öylesine kasvetliler ki.
Porque tornas sempre tudo tăo fácil?
İşleri her zaman bu kadar kolaylaştırmak zorunda mısın, Frank?
Experimenta... contente. Em vez de tăo sério.
Sen de bu kadar ciddi olmak yerine biraz mutlu olmalısın.
Porque és tăo mau para mim?
Bana neden böyle kaba davranıyorsun?
Estás tăo tenso.
Çok gerginsin.
A galinha e a manteiga săo tăo boas.
Tavuğu çok tazedir ve tereyağı geldiğinde...
Porque estăo todos tăo preocupados com as minhas regras?
Neden herkes kurallarımla ilgileniyor?
O mar é tăo repousante.
Deniz ne kadar da dinlendirici.
Dá-nos medo, mas Água é tăo importante por isso somos forçados a tirá-la do rio.
Korkuyoruz, ama su hayatımızda o kadar önemli ki, onu nehirden almak zorunda kalıyoruz.
É algo tăo estúpido!
Bu... nasıl bir aptallık.
Deus, isso é tăo triste.
- tanrım bu çok üzücü.