Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Une
Une Çeviri Türkçe
508 parallel translation
Que sabem vocês dos gloriosos laços míticos de sangue e raça que me une a cada ariano alemão?
Beni ve Alman Ari'leri birleştiren o görkemli gizemli kan ve ırk bağı hakkında ne biliyorsun?
Meu caro Joseph, para fortalecer o elo que une a nossa família feliz que se adequaria mais do que...
Sevgili Joseph, mutlu ailemizi bir arada tutan bağı güçlendirmek için en uygun şey...
Se uma cara bonita te une a mim O teu pedido é aceite. Escolha a sua noiva.
Seni bana bağlamak için güzel bir yüz lazımsa isteğin kabul edilmiştir.
Não são os ideais o que nos une, mas os fracassos.
Bizi bir araya getirme fikri başarısızlığa mahkum.
É o Starrett que os une.
Starrett onları bir arada tutuyor.
Mon frère a une gentille petite amie.
Mon frère a une gentille petite amie.
O dever que sua Majestade me une selo nos lábios deste doce menino.
Majestelerine duyduğum bağlılığı, bu soylu çocuğa kondurduğum öpücükle gösteriyorum.
A chama viajará rapidamente ao redor da Terra, através da linha que une a terra... ou o próprio sol. Então nós pusemos uma chama para a bola.
Şimdi de topu ateşe verelim.
cada vez mais gente une-se a nossa causa.
Her geçen gün daha fazla insan bizim safımıza katılıyor.
Quantas vezes eu quis reunir teus filhos... como a galinha une seus pintos debaixo das asas... como tu não fizeste.
Bir tavuk, civcivlerini kanatları altına nasıl toplarsa,.. ... ben de kaç kez çocuklarını öyle toplamak istedim,.. ... ama siz istemediniz.
Tu não penses que m'iludes Há um pacto que nos une
Benimle dalga geçme insan yavrusu Seninle bir anlaşma yaptım
Hoje o trabalho para a nova estrada que une as colinas à cidade de Los Angeles
Ve çalışma alanındaki tüm evlere kilit vurulmuştu.
Isto une-nos.
Bizi birbirimize bu bağlıyor.
A fé em Vossa Majestade é a única coisa que une o país.
Tüm ülkeyi bir arada tutan tek şey size olan güvendir Majesteleri.
- Então fica e une-te à causa.
- Öyleyse çık arabadan ve katıl bize.
Isso une um homem.
Ve hâlâ yaşıyoruz.
E lá o forte. Com a ponte que os une através de uma passagem subterrânea escavado na montanha.
Ve bu kale ile bağlantı galeri neden köprüdür.
Porque você não se une ao Buda?
Niye katılmıyorsun Buda'ya?
Vingança une amor e ódio
İntikam, Sevgi ve Nefreti Birleştirir.
Une-te a esta boa mulher, que há veio aqui tão só porque te ama.
Sadece seni sevdiğinden buraya gelen bu iyi kadınla kendini birleştir.
"É a garantia da vida A cura da dor, A força que nos une, Nos aquece e nos guia."
"Hayat güvencemiz, kederin devası birleştirici, sıcak ve yol gösteren güç."
Este cristal é que nos une, uns aos outros, e todos ao tabernáculo.
Bu kristal bizi tek tek birbirimize ve hepimizi tapınağa bağlayacak.
Um cristal une-os.
Onlari bir kristal birleştiriyor.
A prova da grandeza de qualquer nação è a maneira como esta se une numa época de crise.
Milletlerin büyüklük sınavındaki ana ölçüt kriz zamanlarında ulusun bir araya gelmesidir.
- o raio vector que une o centro do Sol, com o centro de qualquer planeta, varre áreas iguais em tempos iguais.
Gezegen aynı zamanda aynı miktarda alanı tarar.
Usai a amizade que os une para tentar pô-lo do nosso lado.
Ama erkek kardeşinizle kendiniz ilgilenebilirsiniz. İkinizin yakınlığını bizim yararımıza kullanabilirsiniz.
- "C'est une voiture." - "Très bien."
C'est une voiture Très bien Une voiture.
Só o teu exemplo os une agora, Lancelot.
Onları birarada tutan şey sadece senin örneğin Lancelot.
A harmonia interior de Querelle era indestrutível porque estava selada naquele céu dos céus onde a beleza se une à beleza.
Querelle'in içsel harmonisi yok edilemez bir hal almıştı... çünkü cennetlerin cennetinde deniz yolculuğuna çıkmıştı... güzelliklerin güzellikleri birleştirdiği bir yerde.
Une-te a nós, então.
O zaman bize katıl.
A música une... as pessoas com os membros da banda.
Muzik insanlari bir araya getiriyor... oyuncularla bir araya.
Une-te logo à sorte cruel, vem humilhar-me.
Olan oldu, her şey bitti, dedikten sonra bir de sen çıkma artık.
Para o amares e estimares, esquecendo todos os outros... e cumprindo todas as tarefas que uma mulher deve ao marido? O que Deus une näo deve o homem separar.
Onu sadakatle sevip sayacağına, ölüm sizi ayırana dek... karılık görevlerini yerine getireceğine... yemin ediyor musun?
Não! Não! A comunidade une-se para ajudar jovem doente
TOPLUM OLARAK HASTA GENÇLERİ TEKRAR DÜZENE SOKMA EYLEMİ
Estarem juntas em combate une muito as pessoas.
Komandoysanız, bir nevi, kader birliği yaparsınız.
J'aimerais manger au Stork Club, rien qu'une fois.
Stork Club'de bir kez olsun yemek yemeyi çok isterdim.
Esse vínculo... que entäo os unia e agora nos une a nós.
O gün... onları bir arada tutan bu bağ, bugün bizi bir arada tutuyor.
Une-as com fita-cola.
Bununla yapıştır.
O círculo une duas almas e transforma-as numa para sempre.
Çember iki ruhu birleştirir ve sonsuza dek tek ruh yapar.
Ele nunca perde uma peúga. Une-as com um alfinete antes de eu as lavar.
yarın şık takımlarımızı giyineceğiz ve, eski araba vagonumuzu doldurup, kraliyet ailelerinde olduğu gibi yemek yiyeceğiz.
É um mistério aquilo que nos une.
Bizi bağlayan nedir acaba?
O vinho que vão partilhar une as suas esperanças.
Paylaşacakları şarap bütün umutlarını biraraya getirecek.
En voila une affaire! Esta fechadura foi forcada!
Bu kilit zorlanmış!
E lembrem-se que a verdadeira força que vos une... a mesma que me trouxe aqui esta noite... para dizer as minhas últimas palavras.
Ve hiçbir zaman unutmayın, ancak gerçek güç sizi birleştirebilir tıpkı şu an beni buraya çağırdığı gibi. Son sözlerimi söyleyebilecek olmaktan mutluyum.
Sou uma...
"J'ai une..."
Sou uma alma solitária.
"J'ai une âme solitaire."
- Sou uma alma...
"J'ai une âme soli..."
- O quê?
- Une petite escargot.
Existe algo que nos úne.
Çok ortak şeyimiz var.
"Une petite perle".
Une petite perle.
Bebe, e une-te a mim.
İç ve bana katıl.