Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Veri
Veri Çeviri Türkçe
3,914 parallel translation
É um minerador de dados.
Bir veri madencisi.
Ela é engenheira de computação na Quancord Analytics.
Quancord Analizlerinde veri madenciliği uzmanlığı yapıyor.
A Keen pediu-me para procurar irregularidades, nas contas dos empregados nas seis empresas de dados.
Ajan Keen, altı büyük veri firmasındaki çalışanların hesaplarındaki düzensizliklere bakmamı istedi.
Os dados que foram apanhados podiam ajudá-los a fazer isso? Sim.
- Veri, bunu yapmalarını sağlamak için alınmış olabilir mi?
Um zilhão de bytes em dados on-line, o que não faz sentido.
- Evet, gajilyon bayt çevrimiçi veri... -... ki bu çok mantıksız.
Roubas dados para o Berlin, encontrar o Reddington?
Raymond Reddington'ı bulması için Berlin'e veri mi çalışıyorsunuz?
Estamos a fazer o mundo um lugar melhor através de dados de programas para computação em nuvem.
Bulut hesaplama için tanımlı veri merkezleri yazılımı ile dünyayı daha iyi bir hale getiriyoruz.
Um lugar melhor, através de dados canónicos para comunicação entre terminais.
Kanonik veri modelleriyle bitiş noktaları arasında iletişim kuran daha iyi bir yer.
- Príncipe? Caluda! - Se puder explicar...
- İzin veri açıklayayım...
Nós também pensamos isso, mas quando analisamos o telemóvel e o computador, os registos estavam vazios.
- Bunu da düşündük ama telefon ve bilgisayar kayıtlarına baktığımızda veri alanı boştu.
Foi tudo criptografado. Se ela não entrasse a cada 12 horas, todos os dados se apagariam.
Hepsi şifrelenmişti. 12 saat içinde girmezse tüm veri kendi kendini siler.
Podemos entrar nos servidores, para ver quem os actualiza lá dentro, mas, na hora que começarmos a pesquisar, a segurança de dados do FBI vai saber.
Kimin hard-line yaptığını görmek için sunucuların bağlantısını saptamalıyız. Ama ikinci kez girmeye başladığımızda FBI veri güvenliğinin haberi olacak.
Sim, um beco sem saída.
Evet, veri günlüğü.
Não é um analista Não é um avaliador de dados.
Bir analist değilsin ; Bir veri değerlendirici de değilsin.
De bases de dados.
- Veri tabanları.
Se ninguém o gravar, quando a chamada termina, os dados perdem-se.
Birisi kaydetmeden telefon kapanırsa, veri silinir gider.
Bem... trabalho em sistemas de dados com troca de pacotes, um elo de comunicações que reúne informações em datagramas e depois os transmite, para uma rede ligada, um tipo de aperto de mão que apresenta computadores distantes,
Ben, paket anahtarlamalı, gelişmiş veri sistemleri üstünde çalışıyorum. Bilgileri veri paketine toplayıp sonra da bağlı olan ağlara aktaran tek bir iletişim bağlantısı. Birbirinden uzak bilgisayarları sanal bir ortamda birbiriyle tanıştıran bir tokalaşma gibi bir nevi.
Vamos conferir na base de dados, mas a análise preliminar indica ser um homem nórdico.
Veri tabanında araştırıyoruz ama ilk bulgular Kuzeyli bir erkeği gösteriyor.
É o teu especialista em recuperação de dados?
Bu mu senin veri kurtarma uzmanın?
Assim que a encontrei, escrevi um programa para ajudar a reagrupar os sectores de dados.
Onu bulduğum zaman, veri bölümlerini tekrar oluşturacak programı yazabildim.
Não estaria a trabalhar para ele, mas sim com ele em análise de dados.
- Akbaba için çalışıyor olmayacağım. Onunla birlikte veri analizinde çalışıyor olacağım.
O BI falso que demos ao Tate acabou de ser pesquisado na base de dados da NYPD.
Tate'e verdiğimiz sahte kimlik New York Polisi veri tabanına düştü.
Tu roubaste-me informações.
Veri dosyalarını benden çaldın.
Infelizmente, não consigo reunir mais informação para lá dessa data.
Maalesef o tarihten sonra başka veri bulamıyorum.
Não posso responder a isso sem recolher informação adicional.
Ek veri toplamadan buna cevap veremem.
Informação adicional... Seu malandro!
Ek veri diyor ya!
A minha suspeita é que... como tu acumulas dados visuais, o excesso pode ser reinterpretado... pela tua rede neural em imagens aleatórias.
Tahminimce sen görsel veri topladıkça ihtiyaç fazlası bilgiler sinir ağı tarafından rastgele fotoğraflar olarak algılanıyor.
Disse a ele que não era grande coisa, mas... Isto não são dados gravados.
Önemli bir şey değil dedim ama bu kayıtlı bir veri değil.
Estão, procuramos na base de dados da Polícia de Nova Iorque alguém com a idade e aparência da Elena que fale russo fluentemente, caso isso seja relevante.
Biz de NYPD'nin veri tabanında Elena'nın yaşında ve özelliklerinde birini taradık. Ki bu özellik akıcı Rusça konuşmasıydı.
Sobre o telefonema do Joe e o exército sagrado, a Max e eu passamos a manhã a analisar a base de dados do Projecto Meggido. É a lista mais completa de seitas e organizações terroristas nacionais.
Joe'nun arama kaydını ve yeni kutsal ordusunu araştırırken Max ile birlikte, geceyi Meggide Projesi Veri tabanına bakarak geçirdik.
Verificamos no AFIS, sem resultados, mas, estamos a verificar outras bases de dados.
Parmak izi veri tabanında bir şey çıkmadı ama diğer veri tabanlarını tarıyoruz.
A nossa base de dados de última geração, geralmente erra, mas, hoje conseguiu acertar.
Yeni nesil veri tabanımız genelde karavana ama bugün hedefi vurdum.
A sala é lá em baixo.
Veri odası alt katta.
Ao longo das últimas três semanas, todas as memórias relevantes da Amanda têm sido enviadas discretamente para o meu repositório de dados.
Amanda'nın son üç haftasından işe yarar hatıraları sessizce veri depoma yüklendi.
De manhã, podemos veri...
Sabah, onları kontrol edebil...
- Era muito difícil alguém da cidade, ser excluído do bancos de dados, quero dizer sem registos.
Bu şehirde yaşayan birisinin bilgilerini bütün veri tabanlarından temizlemek ne kadar zor? Hiçbir bilgi olmayacak yani.
Tenho um desconhecido que é tipo um fantasma, e verifiquei cada banco de dados que conheço.
Elimde bir adet John Doe var. Bir çeşit hayalet sayılır. Bütün veri tabanlarını kontrol ettim, bir şey bulamadım.
Não está em nenhum banco de dados.
Hiçbir veri tabanında bilgin yok.
- Talvez dados codificados?
- Şifreli veri olabilir.
Alguém com acesso ao programa de testemunhas.
Tanık Koruma Programı veri tabanına giriş yapabilen biri olmalı. - İçerden biri mi?
Esta é a base de dados mais sensível à lei.
Vay, vay, burada Adalet Bakanlığının en sağlam veri tabanından bahsediyorsunuz.
O pescador que invadiu a base tem muitas mulas.
Binici, kendisine katır bulmak için Tanık Koruma Programı veri tabanına sızdı.
Ele invadiu a protecção às testemunhas.
- Telefonların şifreli. - Tanık Koruma veri tabanına ulaşmış Adam, o çok iyi.
Deve permitir a transmissão total do satélite.
Uyduyla tam bir veri akışına olanak sağlaması gerekiyor. Betty.
Verifiquei o composto numa base de dados da FDA.
Bu maddeleri FDA veri tabanında araştırdım.
A chave de valor da loja.
Anahtar değer veri tabanı.
Não. "Integrity" é o nome de uma base de dados, que nasceu daquela missão.
Bütünlük o görevden doğan bir veri tabanıydı.
E acabaram as pesquisas das bases de dados.
Daha fazla veri tabanı araştırması yok.
- A unidade está cheia de dados.
- Ekip veri içinde yüzüyor.
Todos os bancos de dados.
Bütün veri tabanlarını.
Não existem quaisquer dados públicos.
Herhangi bir yerde bir veri yok.