Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Vigilante
Vigilante Çeviri Türkçe
969 parallel translation
Quem me dera que o vigilante pudesse descrever o tipo que quase apanhou.
Keşke nöbetçi elinden kaçırdığı adamı tarif edebilse.
Não é o que diz o vigilante.
Bekçi farklı konuşuyor ama.
- O tipo que o vigilante viu sair do gabinete do Stephens?
- Bekçinin Stephens'in ofisinden kaçarken gördüğü var ya?
Sou vigilante noturno.
Ben gece bekçisiyim.
Ninguém se armará em vigilante, enquanto eu for Chefe da Caserna.
Ben koğuş şefi olduğum müddetçe artık burada zorbalık geçmeyecek.
Então sou um vigilante? Que vão fazer os oficiais da caserna?
Şimdi bozguncu oldum öyle mi, koğuş sorumluları bu konuda ne yapacaklar?
Sempre falsa sob o olhar vigilante das SS e dos privilegiados Kapos.
SS lerin ve imtiyazlı Kapos'un dikkatli gözlemleri altında sakladılar.
Ou seja, vigilante, jogador, pistoleiro.
Yani, bir katil, kumarbaz ve bir silahşör.
Sou vigilante de noite! Seis mil mais!
Ayda altı bin fazla.
A polícia está vigilante.
Polis, görevinin başında.
Ele aceitou vir ao nosso estúdio para avisar que a polícia está vigilante.
Kendisi, stüdyomuza kadar gelip polisin görev başında olduğunu söyleyip, güvence verdi.
'A polícia está vigilante.
Bize polisin uyanık olduğunu söylüyorsunuz.
Volte para terra, Sr. Stringer, e mantenha-se vigilante.
Kıyıya dönün Bay Stringer ve nöbete devam edin.
Deram-lhe a posição mais baixa que pode ter um cidadão de Kuma, o de vigilante dos amahager.
Kendisine bir Kuma vatandaşı olarak.. en düşük görev verildi, Amahagger'ları gözetmek.
Vigilante.
Tetikte.
A lei está vigilante.
Kanun tetikte, ha?
O nosso governo, sempre vigilante, determinou de acabar,... para esmagar a onda de crime actual,... reintroduziu a pena de morte.
Her daim müteyakkız olan ve mevcut suç dalgasının kökünü kazımakta kararlı olan hükümetiniz, idam cezasını yeniden yürürlüğe koydu.
Este é o vigilante em comando.
Gözetim komutanı konuşuyor.
- Ei, vigilante... agora já sabe o quanto isto vai ser assustador. - Seis minutos.
Hey, adamım, şimdi kıça tekme nasıl atılır biliyorsun.
A Sunshine Homes contratou-me para investigá-lo, quando ele trabalhava lá como vigilante nocturno.
Sunshine Homes beni onu soruşturmam için kiraladı onlara gece gözcülüğü yaparken izlemem için.
Há sirenes, campainhas e letreiros por todo o lado, e há um vigilante.
Heryerde sirenleri, zilleri ve işaretleri var. Bir de gözcü.
O vigilante.
Gözcü.
Não é todos os dias que autorizam um novo Vigilante.
Her gün yeni bir Kumadam'a yetki verilmiyor.
Para um vulgar Vigilante pensas demais.
Biliyorsun, Logan, çok meraklısın. Bir Kumadam için çok fazla.
Porque sou um Vigilante?
Kumadam olduğum için mi?
Como vive um Vigilante.
Bir Kumadam'ın nasıl yaşadığını.
E se precisar da ajuda de um outro Vigilante?
Başka bir Kumadam'ın yardımına ihtiyacım olursa?
Nunca ouvi falar de um Vigilante fugitivo.
Kaçan bir Kumadam duymamıştım, hiç.
Ontem cortei um Vigilante em pedacinhos.
Dün bir Kumadam'ı kestim.
Você é um Vigilante.
Sen Kumadam'sın.
Ola, Vigilante.
Merhaba, Kumadam.
Um Vigilante pode ter problemas com a sua face como qualquer outro.
Bir Kumadam da herkes gibi yüzünden sıkılabilir.
Doutor, temos aqui um Vigilante.
Doktor, burada bir Kumadam var.
O Doutor está à sua espera, Vigilante.
Doktor hazır, Kumadam.
- É uma honra, Vigilante.
- Bu ne büyük şeref, Kumadam.
Então, Vigilante? O que vai ser?
Peki, Kumadam, ne olacak?
Ele é um Vigilante.
O bir Kumadam.
Tenha atenção, Vigilante.
Dikkat edin, Kumadam.
Um Vigilante e uma Verde?
Bir Kumadam ve bir yeşil?
Vigilante, coloque as mãos na cabeça.
Kumadam, ellerini başının üzerine koy.
Primeiro a Jessica, depois você, Vigilante.
Önce Jessica. Sonra sen, Kumadam.
- Nenhum Vigilante alguma vez fugiu.
- Hiçbir Kumadam kaçmadı.
Ele é um Vigilante!
O bir kaçak!
E o Vigilante veio.
Ve Kumadam geldi.
O outro Vigilante.
Diğer Kumadam.
És um Vigilante!
Sen bir Kumadam'sın!
Era um Vigilante.
O bir Kumadam'dı.
Sou o guardião fiel aos pés do seu Senhor tão fiel, tão vigilante
Ben efendimin ayaklarının dibindeki sadık nöbetçiyim, * * öyle sadık, öyle tetikte, ve ona öylesine yakınım ki
A Frieda Maloney era apenas uma vigilante do campo.
- Frieda Malaney? O sadece bir kampta gardiyandı.
Atenção, este é o vigilante em comando.
Dikkat, dikkat. Gözetim komutanı konuşuyor. Dikkat, dikkat.
Estarei vigilante.
- Bir gözcü bulunduracağım.