Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Ví
Ví Çeviri Türkçe
66 parallel translation
Ví-o morrer e nem sequer senti pena dele.
Az önce onun ölüsünü gördüm ve hiç üzülmedim.
- Eu já ví as vistas.
- Manzarayı görüm
Nunca ví uma dama tão arrasada em toda minha vida. E preocupada contigo também.
Son 3 haftada Hayatımda böyle perişanlık görmemiştim
Só ví uma desde que me alistei.
Evden ayrıldığımdan beri yalnızca bir Amerikalı kız gördüm.
Um dia fui á "Bancada" e ví-o lá sentado, a olhar para as peças.
Bir gün, Bench'e geldim ve onun burda oturduğunu gördüm, taslaklarına baktım.
- Eu ví. Cortaram-lhe a língua.
- Onlar dilini kesiyordu.
- Eu também fiquei confusa quando ví pela primeira vez.
- Bende senin kadar şaşkınım. - Aslında daha önce bunu gördüm.
O ano passado ví outro em Food City a fazer o mesmo.
Aynı olayı geçen sene Food City'de gördüm. Adam farklıydı, tabii.
Filmes que eu ainda não ví.
İzlemediğim filmler.
Bem, deve estar na seção dos que eu ainda não ví.
Oh, benim izlemediklerim Bölümünde bulabilirsiniz.
Eu ví isso na aula de Ciência.
Fen dersinde öğrendim.
Sim eu sei, já a ví uma vez quando lhe foi levar o almoço.
Biliyorum, bir öğlen Ofise uğradığınızda görmüştüm.
Acredita em mim, eu já ví isso acontecer antes.
Ama güven bana Daha önce olduğunu gördüm.
Bem, agora que falou nisso, eu não ví ninguém quando estava a caminho de cá.
Şimdi sen söyleyince, Gelirken yolda kimseyi görmediğimi hatırladım.
Sabe uma coisa? Ainda há pouco ví, que já paguei 15.000 cauções, desde que faço isto.
Biliyor musun geçen gün bu işe başladığımdan beri on beş bin kefalet senedi yazmış olabileceğimi düşündüm.
Vós os dois sois os maiores punhetas que já ví.
Tanrım, ikiniz de hayatımda gördüğüm en pis insanlarsınız.
Porra! Desde que a conheço nunca a ví com tanto medo.
Onu tanıdığımdan beri hiç bu kadar korktuğunu görmedim.
- A propósito, ví ontem o Paciente Inglês...
Başka bir verimli toplantı daha. Bu arada, dün gece İngiliz Hasta filmini seyrettim.
Só estou dizendo o que ví há 700 anos atrás.
Sadece, 700 yıl önce gördüklerimi söylüyorum.
Da minha perspectiva, eu os ví há apenas alguns dias atrás.
Benim açımdan bakılırsa, onları sadece birkaç gün önce gördüm.
Eu ví os 30 primeiros segundos do episódio.
O bölümün ilk 30 saniyesini izlemiştim.
Eu já ví muitos Dampiros, mas nenhum como tu.
Bir çok melez gördüm ama daha önce hiç senin gibisini görmemiştim.
Ela transformou-se, e ví quando as pessoas a apedrejaram até a morte.
Değişmişti. Kasaba halkı onu gözlerimin önünde öldürdü.
Desde então, eu ví tantos horrores...
O zamandan beri çok fazla dehşet gördüm.
E então eu o ví.
Ve sonra onu gördüm.
Ví-o.
Onu gördüm.
Eu ví isso no livro.
Kitapta gördüm.
Já ví o "Behind the Music" com o Leif Garrett 18 vezes.
"Müziğin Dışında : Leif Garrett" belgeselini 18 kez izledim.
Eu estive em cada deque desta nave e sabem o que eu ví?
Bu geminin tüm güvertelerindeydim, ve ne gördüm biliyor musunuz?
Ví gente vindo.
İnsanların geldiğini gördüm.
É a coisa mais linda que eu já ví.
Beni nasıl duyabiliyorsun? Bilmiyorum. Solucan deliği açılıp kapanmayı sürdürüyor.
Ele é jovem, negro e pelas fotos que eu ví... - Ele parece muito bonito.
Sahibini gördün mü, genç, siyah, resimlere bakılırsa gayet hoş gözüküyor.
Nunca ví coisa igual.
- Çok güzelmiş.
Eu estava nesta praia um tempo atrás, nadando. E então eu senti alguém tirar minha roupa. Então eu ví três garotas nuas.
Uzun zaman önce bu kumsalda yüzerken birileri benim elbiselerimi çekiştirirken 3 tane yavru piliç gördüm.
Os salpicos de sangue em baixo da entrada da bala. não têm nada a ver com quaisquer outros que ví em casos de ferimento de bala.
Girişin altındaki kan lekesi bugüne kadar gördüğüm silahlı yaralanmalarla hiç benzeşmiyor.
Não a ví da última vez.
Geçen sefer uğramadım size.
Deus meu, as coisas q ue ví, e ouví e sentí... "
Tanrım, gördüğüm, ve duyduğum ve hissettiğim şeyler... "
"O q ue é isto?" "De onde veio isto?" "Nunca ví nada como isto..."
"Nedir bu?" Nereden geldi? " "Daha önce hiç böyle bir şey görmedim."
Nunca os ví...
Onları daha önce görmedim.
Já ví ele fazer milagres dezenas de vezes... somente com sua cabeça, seu corpo, e suas mãos... mas também vi algo enquanto os anos passavam... estava ficando velho, lento... logo teria que se aposentar, o pior... alguém se prepararia para matá-lo... um mundo sem Batman era inaceitável... assim eu decidi fazer um novo...
Belki yüzlerce kez onun Dünyayı kurtardığını gördüm... hiç bir şeyden çekinmeden, hayatı pahasına... ama yıllar geçtikçe bir şey daha gördüm... giderek yaşlanıyordu, yavaşlıyordu... ya yakında emekli olacaktı... yada büyük ihtimalle biri onu öldürmeyi başaracaktı... Yanlış anladın. Batmansiz bir Dünyayı kabul edilemez buldum... bu yüzden bir yenisini yapmaya karar verdim...
- Ví alguma coisa ali dentro.
Orada bir şey gördüm.
Olha, não pode ser eu sei o que ví
Kahretsin! Neyi gördüğümü biliyorum ben.
Hei, eu sei o que ví
Bak dostum orada kahrolası ceset vardı.
Eu os ví.
Gördüm onları!
Não, Pet, não o ví.
Hayır, göremiyorum.
Uma vez quando era pequeno, estava treinando minha pontaria e ví um corvo.
Küçük bir çocukken sapanla oynarken çok güzel bir karga görmüştüm.
- que eu já ví na minha vida. - Não estou de acordo.
Aynı fikirde değilim.
Após aquele jantar, não a ví mais.
O akşam yemeğinden sonra bir daha o kızı görmedim.
Ví com meus próprios olhos, papá.
Kendi gözlerimle gördüm, baba.
- Eu ví-te.
Ben seni gördüm oysa.
Hei, eu sei o que ví
Ne halt gördüğümü biliyorum.