Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Yar
Yar Çeviri Türkçe
124,407 parallel translation
Amanhã haverá muitos vilões, o Axe será só um.
Yarınki turnuvada birçok düşmanım olacak, Axe bunlardan yalnızca biri.
"O meu pau é maior que o teu" não era para mim...
Sidik yarıştırma muhabbeti benlik bir şey değildi.
Se o Boyd for condenado, perceberei o que funciona ou não.
Boyd mahkum edilirse işin içinde olacağım. Ne işe yarıyor ne yaramıyor anlayacağım.
"Preciso de ti amanhã, mando lista."
Yarın görüşmemiz lazım. Getireceğin şeyleri sana haber veririm.
A sua incapacidade de despersonalizar.
Yetersiz olman bu yarışı kişileştiriyor ve sonucu...
Pensei em quem seria a pessoa que se esgueirou para dentro do avião a meio da noite.
İsmi yazmayan, gecenin bir yarısı uçağa sızan adamın kim olduğunu düşünüyordum.
Os espíritos por vezes ficam presos no local onde morreram até resolverem situações que deixaram por resolver.
Ruhlar bazen yarım kalan işlerini çözene dek öldükleri yeri terk edemezlermiş.
Vamos fazer um espetáculo de talentos!
Bir yetenek yarışması yapacağız!
Lembra-me que amanhã tenho de comprar um presente para a filha da melhor amiga da irmã do Hassan.
Unutturma da yarın Hasan'ın kız kardeşinin en iyi arkadaşının çocuğuna mezuniyet hediyesi alayım.
Queremos certificar-nos de que não deixou nada pendente.
Yarım kalan bir işi olmadığından emin olmak istiyoruz.
Claro que deixou coisas pendentes.
Elbette yarım kalan bir işi var.
Sophia, o destino de uma negra encorpada a surgir no escuro através da porta da frente não me parece muito prometedor.
Sophia, karanlıkta ön kapıdan çıkan iri yarı bir siyahın kaderi pek umut verici değil.
Senhoras e senhoras masculinas, deem as boas-vindas ao palco ao primeiro concorrente, o agente Dixon.
Hanımlar ve hanım ablalar, ilk yarışmacımız Dixon'ı sahneye davet ediyoruz.
Numa competição de talentos valoriza-se o talento, certo?
Yetenek yarışmasındaki yeteneğe ne oldu?
Esta tinta é semipermanente.
Yarı kalıcı boya o.
Nem temos nível para uma arma semiautomática.
Süper, yani yarı otomatiği bile hak etmiyoruz.
Está a funcionar perfeitamente, não há dúvida.
Kesinlikle çok işe yarıyor.
Fazem bastante efeito.
Bayağı işe yarıyor.
Podemos falar sobre as maldades que fizeste amanhã.
Yaptığını söylediğin bütün kötü şeyleri yarın konuşuruz.
Não.
Yarın. Hayır.
Bax, hoje.
Yarın değil. Bax bugün.
História Incompleta das Organizações Secretas.
Gizli Teşkilatların Yarım Kalan Tarihi.
Então, decidi... para conseguir fazer amigos que iria... participar num concurso de talentos para miúdos do 6º ano.
O yüzden... arkadaş edinmek için... altıncı sınıf yetenek yarışmasına katıldım.
Meu Deus, eu já estou... a meio do próximo, mas, este sairá no dia 15 de Junho.
Tanrım, ben... gelecek kitabın yarısındayım... ama bu 15 Haziran'da çıkıyor.
É, em parte, um rádio, e parte um computador e, na verdade... Não sei muito bem como é que funciona.
Yarı radyo, yarı bilgisayar, ve gerçekten... nasıl çalıştığını bilmiyorum.
Ele será devolvido ao seu regimento amanhã com as noticias da sua morte.
- Yarın alayına döndürülecek ölüm haberinizle.
Somos guerreiros numa busca, numa corrida contra o mal.
Bir görev üzerinde olan, kötülükle yarışan savaşçılarız.
- Meu Deus, está a funcionar.
- Aman Tanrım, işe yarıyor.
Sim, sim, acho que elas funcionam muito bem.
Evet, sanırım işe yarıyorlar.
Irei começar amanhã.
Yarın başlarım.
Falarei com ela amanhã.
Onunla yarın konuşurum.
Ainda não é amanhã, pois não?
Daha yarın olmadı, değil mi?
Vejo-te amanhã, parceira.
Yarın görüşürüz, partner.
E tenho que dizer... Vale a pena.
Ve söylemeliyim ki işe yarıyor.
- Mas... continua a persistir para a capa de amanhã.
Ama yarının kapağı için girişkenliğine devam et.
- Amanhã é outra história.
Yarın başka bir haber.
Quer dizer... a meia-vida daquilo está a diminuir exponencialmente.
Demek istediğim yarı ömrü katlanarak azalıyor.
Encontra-te comigo amanhã ao meio-dia.
- Yarın öğle vakti orada buluşalım.
Mostrar-te-emos as infraestruturas amanhã.
Yarın sana etrafı gezdiririz.
Como a minha avó dizia no "shtetl" : "As meias verdades são mentiras completas."
Büyük annemin yahudi köyünde dediği gibi, "Yarım doğru tam bir yalandır"
E até me conseguires trazer mais do que uma única fonte NFA, a história está em "stand by".
Ve bana bilinmeyen bir kaynaktan daha fazlasını getirene kadar, hikaye yarıda kalmıştır.
Mas não nos deixarão fazer aquilo que eu pretendo fazer amanhã de manhã.
Ama yarın sabah yapacağım şeyi yapmama izin vermezler.
- A meio da noite?
- Gecenin bir yarısı?
Quer dizer, se eu te dissesse que metade dos heróis de National City e uma equipa de agentes do DOE iria aparecer, tu... terias vindo?
Eğer National City'deki kahramanların yarısının ve bir ekip DEO ajanının geleceğini söylesem gelir miydin?
Vou começar a trabalhar agora na capa de amanhã.
Ben yarının kapağını hazırlamaya başlayayım.
Obrigado. A combinação não devia resultar, mas... resulta muito bem.
Tamamen işe yaramaması gerek ama tamamen işe yarıyor.
Um monstro púrpura gigante ou um assassino metade "cyborg".
Dev bir mor canavar ya da yarı-sayborg katile karşı, tabi.
Deves-me meio milhão.
Bana yarım milyon çip borçlusun.
Amanhã?
Yarın mı?
Amanhã...
Yarın...
- Amanhã?
Yarının mı?