Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Zeb
Zeb Çeviri Türkçe
247 parallel translation
Como diz o Zeb, acho que é trabalho de índio.
Evet, ona katılıyorum, Ben. Bu bir Kızılderilinin işi.
Temos de ir ter com o Zeb, dizer-lhe o que...
En iyisi gidip bu konuyu Zeb ile konuşmalıyız.
- Queremos falar contigo.
Seninle konuşmak istiyoruz, Zeb.
- Agora, Zeb, que eles não estão aqui.
Şimdi, Zeb. Onlar buradayken.
Temos de pensar nas famílias.
Hepsinin bir ailesi var, Zeb.
Ele não estava a mentir.
Yalan söylemiyordu, Zeb.
Diz ao Zeb que não nos olhamos de frente.
Zeb'e ailenin parçalandığını söylersin, çünkü olacağı bu.
Zeb, vem cá.
Zeb, buraya gel.
Esperávamos que Zeb viesse connosco.
Zeb'in bize katılmasını umuyorduk.
Não creio que se culpou de ires, Zeb, excepto... queria voltar a ver-te.
Ölmenin onun için çok zor olduğunu sanmıyorum Zeb, sadece seni tekrar görmek istemişti.
Preciso de ti, Zeb.
Sana ihtiyacım var, Zeb.
És difícil de compreender, Zeb.
Seni anlamak çok zor, Zeb.
Se vocês são os filhos do Zeb, então sou.
Zeb'in çocuklarıysanız, evet.
Zeb.
Zeb.
Zeb Rawlings.
Zeb Rawlings.
- Eu avisei-te, Zeb.
- Seni uyarmıştım Zeb.
Aviso-te, Zeb, leva os teus problemas para o teu território.
Sana söylüyorum Zeb, sorunlarını al kendi bölgende hallet.
Devem estar em algum lugar entre aqui e Kingman... à espera do comboio. Não me enganas nem por um minuto, Zeb.
Burayla Kingman arasında bir yerde şu treni bekliyor olmalılar.
Zeb, os meninos engataram a quadriga. Eu sei.
Çocuklar arabayı hazırladılar.
Há, Zeb?
Var mı Zeb?
Vou ficar com esse rifle, Zeb.
Tüfeği alayım, Zeb.
Cuidado, Zeb.
Dikkatli ol, Zeb.
Vamos, Zeb.
Cevap ver, Zeb.
Responda, Zeb.
Cevap ver, Zeb.
Consegue ouvir-me, Zeb?
Teyit edin. Beni duyuyor musun, Zeb?
Perto do sítio onde o avião caiu.
Zeb'in tepeden gördüğü uçak şuraya düşmüş.
Aquele que o Zeb viu da montanha. Agora vamos dividir-nos e atacar por todas as frentes.
Dağılıp onları her yönden kuşatacağız.
O Sep e eu já podíamos ter enriquecido três vezes.
Zeb ve ben şimdiye kadar üç kere milyoner olabilirdik. - Değil mi, Zeb?
Sep, não vimos aqui uma carrinha verde no outro dia?
Hey, Zeb buraya geçen gün yeşil bir minibüsün geldiğini görmedik mi?
- Zeb.
- Zeb.
Viva, Zeb, vais sentir isto frio, está bem?
Zeb, bu biraz soğuk.
Deitem o Zeb na marquesa.
Zeb'i yatırın lütfen.
- Traga-me a ficha do Zeb.
- Zeb'in tıbbi kaydını getir.
O Zeb nunca largou o mel.
- biliyor musun? - Zeb, balı hiç bırakamadı.
Poderia me dizer se Zeb Zoober está aqui? Zeb Zoober?
Acaba burada Zeb Zoober diye birini tanıyor musunuz?
O Zeb Zoober que dorme no meu chão?
- Zeb Zoober mı? - Evet.
O que me deve US $ 500,00?
Şu hep yerde uyuyan Zeb Zoober mı? Bana 500 dolar borcu olan Zeb Zoober mı?
Quero me livar do Zeb Zoober.
Zeb Zoober'dan kurtuluş yok ki.
Eu disse-te, Zeb.
Sana söylemiştim, Zeb.
Está bem.
Tamam, Zeb.
"Se o Zeb quiser vir, será bem vindo."
"Zeb gelmek isterse, buna memnun oluruz."
Ei, Zeb.
Hey, Zeb.
- Até sempre, Zeb.
- Güle güle, Zeb.
Zeb?
Zeb?
Zeb, vamos embora.
Zeb, haydi gidelim.
Olha para ali, Zeb.
Oraya bak, Zeb.
Não queres evitar um assalto, queres apanhar o Gant.
Beni aptal yerine koyma Zeb.
VIOLINO
Kemanda Zeb Zoober
la jogar a cadeira em nós.
Zeb'e sandalyeyle vurmuştu.
O que não pára de me chamar de Cha-Cha?
Bana Cha Cha demeyi kesmeyen Zeb Zoober mı?
Zeb Zoober.
Zeb Zoober'mış.