Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Ái
Ái Çeviri Türkçe
17,114 parallel translation
Ele vem ai!
Geliyor!
Ele vem ai!
- Geliyor!
Ele vem ai!
Geliyor! Geliyor!
Ele vem ai!
- Geliyor! Geliyor!
- Ele vêm ai!
Geliyor. - Kim geliyor?
- Quem vêm ai?
Kim geliyor?
Estava a procura de alguma coisa nos ficheiros de Protecção de Testemunhas, porque foi ai que ele invadiu primeiro.
Tanık Koruma dosyalarında bir şey arıyordu çünkü ilk oraya erişti.
Ele ainda anda por ai.
O adam hala dışarıda.
A Patricia está ai consigo?
Yanındaki Patricia mı?
Ok, Daniel, se tem a Patricia ai dentro, e quer protegê-la, esta não é a melhor maneira de fazer isso.
Daniel, eğer Patricia yanındaysa ve onu korumak istiyorsan... -... bunun en iyi yolu bu değil.
É toda a expectativa dela sobre o meu envolvimento na vida da criança acaba ai.
Beklentisi, çocuğun yaşamına olan müdahalemin o noktada son bulması.
Esta é de segunda passada, terça, quarta, e por ai em diante.
Bu geçen pazartesinden, salı, çarşamba, ve devam ediyor.
Ai sim?
Öyle mi?
- Ai sim?
- Öyle mi?
- Watson, ainda estás por ai?
Watson, hala orda mısın?
Vou já para ai.
Geliyorum.
Walt, o plano é este, Vou colocar o Cabe no guindaste, como uma bola de destruição, e levá-lo até ai.
Cabe'i vincin ucundaki kancaya takacagim tipki yikma güllesi gibi ; ve onu kanyonun üstünden arabana dogru sallayacagim.
Ainda estás ai?
Castle? - Hala orada mısın?
E ai de nós, povo humilde, fazer algo que contrarie a Santa Lady Mary.
Biz alt sınıf, haşa, yüce Leydi Mary'nin düşündüğünün aksini düşünemeyiz tabii.
Ai, meu Deus.
Aman Tanrım!
Estou na cidade durante dois dias por causa de uma investigação. Ai sim?
- Bir soruşturma için iki gün daha şehirde olacağım.
A Beverly Torantino veio cá. - Ai foi?
Beverly Torantino uğradı.
- Ai, Jesus.
- Şükür.
Ai, não?
Öyle mi?
Está bem. Vou até ai.
Tamam, ben yanına gelirim.
Benjamin, se estás ai, podes atender? Benjamin?
Benjamin, oradaysan açar mısın?
Arsenal, se estás ai dentro...
Arsenal, eğer oradaysan...
Vejo-te por ai.
Sonra görüşürüz öyleyse.
Ai está, é exactamente aquilo que eu vou fazer.
Ben de öyle yapacağım. Catherine'le zamanı geldiğinde konuşacağım.
E, se eu a procurar por ai, tiver causado a morte dele?
Ya etrafta onu araştırmam öldürülmesine neden olduysa?
É uma pedra grande. - Ai.
İşte bu büyük bir kaya.
Vou transferir-me para os AI em tempo integral.
IAB'ye tam zamanlı geçeceğim.
Não estás a pensar em deixar isso ai a noite toda.
Buna bütün gece devam edeceksin, değil mi?
Quero que me encontres ai.
Benimle orada buluşmanı istiyorum.
Está ai alguém?
Alo?
- Ai sim?
Öyle mi?
Ai, meu Deus.
Tanrım.
John, corta-lhes o maior pedaço daquele bolo de côco e macadâmia que temos. Ai, meu Deus.
John, şu hindistan cevizli macamadia pastamızdan iki kocaman dilim ver hanınmlara.
Não posso ir até ai, o telemóvel vai ter que servir.
Oraya gelemem, işi telefon görecek.
Podemos começar por ai.
- Oradan başlayabiliriz.
Ele colocou-o ai para alguém encontrar e depois matou-se?
Biri bunu bulup onu suçlasın diye oraya mı koymuş yani?
Ai é assim?
- Öylece mi yani?
Eu podia contar uma história sobre como isto separa electrões elementares e por ai fora, mas a verdade é que, queria por as mãos nisto há anos
Bakın, bunun elementsel elektronları nasıl ayırdığını falan anlatabilirim. Ama işin doğrusu ben yıllardır bunu kullanmak istiyordum...
Jogar por ai à bola com ele?
Futbol mu oynayacaksınız?
Mantem-na ai.
Onu orada tut.
TIRA-A DE AI!
- Booth :
Era suposto que a devias manter em tua casa até chegarmos ai.
Biz gelene dek mekanında onu tutman gerekiyordu.
Isto não é um treino... são as vidas reais das pessoas que vocês têm ai.
Bu bir alıştırma değildir. İnsanların hayatlarıyla ilgilidir.
Andei a perguntar por ai, e ouvi dizer que também tinhas alguns candidatos controversos.
Soruşturuyordum ve duydum ki sende de birkaç tartışmalı aday varmış.
Está bem, vou ai agora mesmo.
- Tamam, oraya geliyorum.
Por isso, vamos começar por ai.
- Öyleyse oradan başlıyoruz.