Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Ássim
Ássim Çeviri Türkçe
223,444 parallel translation
Eles sabem que ele é um solitário que iria atrás duma mulher assim.
Onun gibi kadınlardan hoşlanacak yalnız bir tip olduğunu biliyorlar.
Queres ir ao centro comercial ou algo assim?
Alışveriş merkezine falan mı gitsek?
Não sou assim tão profunda.
O kadar derin bir kişi değilim.
É assim que isto funciona.
Bu iş böyle.
Assim que eles começam a preocupar-se com alguém, eles nunca mais param.
Biriyle ilgili endişeye başladılar mı, bir daha durmazlar.
Sim, eu soube que tu conseguiste... transferência para uma turma de honra ou algo assim. Sim.
Evet, üst sınıfa falan alınmışsın galiba, öyle duydum.
Eles sabem que ele é um solitário, que iria atrás de uma mulher assim.
Onun gibi kadınlardan hoşlanacak yalnız bir tip olduğunu biliyorlar.
Mas não acho que o nosso contacto na TASS ficaria lá muito bem se desaparecesses da vista dela assim de repente.
Ama birdenbire yok olursan TASS'deki bağlantımızın bunu pek iyi karşılayacağını sanmam.
Eu não pensava que fosse assim.
Öyle biri olduğunu sanmazdım.
Suponho que tenho a hereditariedade de um burro ou algo assim.
Aptallığım kalıtımsal falan galiba.
Já me sentia assim antes de tudo isto.
Bunlardan önce de böyle hissediyordum.
Ele pode fazer o seu trabalho e ainda assim preocupar-se connosco.
Hem işini yapıp hem de bizi önemseyebilir sonuçta.
Sim. Apareceu com isso assim do nada.
Evet, birdenbire.
Quer dizer... ele parecia estar tipo mal-humorado, mais isso não é assim tão anormal com ele.
Biraz durgun gibiydi bizimki ama hiç yapmadığı şey değil sonuçta.
Eu pensei que eles tinham tido uma discussão ou algo assim, mas suponho que a coisa é mais sério que isso.
Kavga falan ettiler sanıyorum ama daha ciddiymiş galiba.
As coisas já não são assim.
Artık öyle değil.
Não é assim como isto funciona?
Zaten öyle işlemiyor mu?
Sabe, eu não falo assim muito porque toda a gente é bisbilhoteira.
Çok konuşmuyorum, çünkü herkes dedikodu yapıyor.
Então não assim lá muito diferente do FBI.
FBI'dan çok da farklı değil yani?
Mas temos de o fazer. E assim que o estivermos a fazer...
Ama mecburduk, bir kere başlayınca da...
Isso é um problema da Central assim que eles a fizerem regressar.
Kadın döndükten sonra kalanı Merkez'i ilgilendirir.
Se eu não estiver lá assim tanto tempo, e estes tipos começarem a andar atrás dele?
Ben yanında çok takılmazsam bir de üstüne bu herifler takılırsa.
Credo! Nunca tinha visto nada assim.
Tanrım, ben hayatımda böyle bir şey görmemiştim.
Eu tenho que apresentar a PAR dele na Quinta, portanto, quer ele regresse aqui ou não, ainda assim tenho que terminar.
Onun kısmını Perşembeye kadar göndermem gerek yani dönse de, dönmese de bitirmek zorundayım.
Credo. Nunca tinha visto nada assim.
Tanrım, ben hayatımda böyle bir şey görmemiştim.
Vingança não é assim tão importante.
İntikam o kadar önemli değil.
É... É só assim que se chama.
Adı öyle sadece.
Bem, assim que a tua capacidade de falar melhorar, nós iremos ver se te encontramos um emprego num jornal, ou uma publicação, como tradutora.
Dilini geliştirir geliştirmez gazetelerde ya da basında, çeviri işi falan ayarlayacağız sana.
Assim tu pudeste ter esta vida.
Bu hayata sahip olabilmen için.
E assim mesmo, nós íamos patinar no gelo.
Birden buz patenine gideriz.
A Paige não vai superar isto assim tão facilmente.
Paige bunu kolay kolay atlatamayacak. - Bir şey olmaz ona.
É assim que isto funciona.
Bu iş böyle yürüyor.
O Tuan aprendeu muito mais rápidamente assim que ficou rodeado de miúdos da sua idade.
Tuan kendi yaşındaki çocuklarla olunca çok daha çabuk öğrendi.
A escola não é assim tão boa para o Pasha.
- Pasha okulda iyi değil pek.
Bem, ainda assim.
Öyle ya da böyle.
Uma das coisas que eles dizem... é que quem tu és quando miúdo... tu não tens que ficar assim para sempre.
Dedikleri şeylerden biri de şu, çocukken olduğun hâl...
A oferta surgiu assim apenas do nada, e nós vamos aceitá-la.
- Teklif birdenbire çıkageldi biz de kabul edeceğiz.
Quando o Brad fica assim... eu não choro.
Brad böyle olunca hiç ağlamıyorum.
Se o meu filho chegasse a casa assim, eu iria fazer alguma coisa.
Benim oğlum eve bu hâlde gelse hemen bir şeyler yapardım.
Assim como em todas as outras operações.
Diğer her operasyon gibi.
Mas há muitas coisas sobre viver aqui que não são assim tão boas quanto isso...
Ama buradaki hayatta da çok da güzel olmayan şeyler var.
Dormi a noite toda ontem pela primeira vez em assim... sempre.
Dün gece, uzun zamandır ilk defa sabaha kadar uyumuşum.
Nós nunca faríamos algo assim de animo leve. Obviamente.
Bunu hiçbir zaman öylesine kullanmayız tabii.
Ele é assim uma espécie de herói.
Bir tür kahraman gibi.
Assim como o caminho-de-ferro abriu o velho oeste, o ar condicionado fez possível o crescimento nos anos 20's.
Eski batıdan demiryollarının açılmaya başlamasıyla yirmili yıllarda büyümenin devamını havalandırma sağladı.
O carro está aí, assim que virar a esquina.
Araba ileride, döner dönmez.
Ainda assim, tive que o mandar para a ala psiquiátrica.
Yine de akıl hastanesine göndemek zorundayım.
Bem, se ela veste este vestido... ela está a ir a algum lado onde outras pessoas também estão com vestidos assim.
Bu kıyafeti o giyiyorsa başkalarının da aynı kıyafetleri giydiği bir yere gidiyor demektir.
É assim que o FBI funciona.
FBI işte böyle bir yer.
É assim que todo o país funciona.
Bütün ülkede işler böyle yürüyor.
Não era assim tão longe de onde eu cresci.
Benim yaşadığım yere yakındı orası.