Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Ânus
Ânus Çeviri Türkçe
280 parallel translation
Se eu digo que o ânus está atrás e a cabeça está sobre o pescoço... é uma verdade absoluta, e gosto de verdades assim.
Eğer birinin kıçı arkasında, kafası da boynunun üzerinde dersem o zaman bu kesin bir gerçektir ve ben böyle gerçekleri severim.
O ânus atrás e a cabeça sobre o pescoço?
Arkadaki kıç ve boynun üzerindeki kafa mı?
Deveria saber que há milhares de ocasiões em que não se deseja o ânus de uma mulher.
Birisi kesin olarak bir kadının anüsünü arzulamadığında, bin tane neden bulunabileceğini bilmelisiniz.
" Eis o adorável traseiro, o doce pequeno ânus...
" Tapılacak bir kıçın var, küçük, tatlı bir anüsün.
- Ânus?
- Anus?
O plural vocativo de ânus é...?
Anus'ün çoğul hali...?
- Percebes? Do ânus?
Anüsünden mi?
Foi violada antes de morrer, na vagina e no ânus.
Ölmeden önce, hem vajinal, hem de anal girişe maruz kalmış.
- Um ânus diz o quê?
- Sfinkter ne der?
Só porque esse ânus não conseguiu entrar, isso quer dizer que nós não conseguimos.
Ne yani o götoş içeri giremedi diye biz de mi giremeyeceğiz yani?
Ainda te dói o ânus?
Popon hâlâ ağrıyor mu?
Ele disse ânus.
Bize "anüs" dedi.
Anos... ânus...pois.
Eğlendir bizi. Anüs. Oh, evet.
Podes imaginar como é que o ânus dele é?
Anüsünün nasıl göründüğünü hayal edebiliyor musun?
Gostarias de pôr o teu pénis directamente no ânus dele?
Penisini tam anüsüne sokmak ister misin?
Encavá-lo apenas no ânus dele?
Anüsüne kuvvetle ittirmek?
só entro nisto pelo ânus de meninos jovens.
Genç erkeklerin arkalarına sokuyorsunuz!
- Este gás está a magoar o meu ânus.
- Bu gaz, anüsüme zarar veriyor.
doido, mas, faz-me espécie beber pelo ânus de outra criatura.
Bir yaratığın kıçından çıkanı içmekten hoşlanmıyorum.
Quando eu relaxar o ânus, eu te digo.
Kiçimdaki sise çiktiginda, sana da söylerim
Tenho demônios metidos no ânus.
Ne söylediğimi biliyor musun? Benim götümdeyse ayılar bağırıyor.
Verá, esta noite não me penetrarão pelo ânus.
Eh bilirsiniz, kıçımı siktirmeye ara vermek iyi oldu.
Envergonha-lhe admitir que o penetraram pelo ânus.
Kıçının sikildiğini kabul edemeyecek kadar utanıyor.
Sim, mas sem a gordura, só sabe ao ânus do porco.
İyi ama yağ olmadan da tadını aldığın tek şey domuzun dübürü.
Não Sem O Meu Ânus. Baseado numa história verídica.
... "Kıçım Olmadan Asla" Gerçek bir hikayeden uyarlandı.
Meu, temos que gravar o Não Sem O Meu Ânus...
Waov, şuna bak ahbap. Aklımızda olsun haftaya "Kıçım Omadan Asla" yı kasede alalım.
( Uranus = Your anus = O teu ânus )
[ing. Urine : sidik]
O chakra Raiz localiza-se entre o ânus e os órgãos genitais.
Kök çakra, anüsle cinsel organ arasında bulunmaktadır.
O hímen estava intacto, e não havia vestígios de sémen nas roupas, na pele, no cabelo, ou no ânus.
Çamaşırlarında, derilerinde, saçlarında, ağızlarında ya da anüslerinde kanıt olabilecek bir sperm bulamadık.
Olha, o papá tem um ânus na cara.
Şuna bakın, Babamın suratında bir göt deliği var.
Pusemos termómetros nos seus ânus para ter a certeza de que estavam gelados.
Donmak üzere olduklarından emin olmak için, kıçlarına termometre taktık.
- É uma ejaculação induzida no ânus.
Anal temasla boşalma. Anal mı?
Inseriu a banana no ânus do Andrew?
Andrew'un rektumuna muzu sen mi soktun?
Um cliente, de forma excêntrica, chamou ao ânus o "Estrela-do-Mar de Chocolate".
- Örneğin, bir müşteri anüsünden "çikolatalı deniz yıldızı" diye bahsetmeyi tercih ediyordu.
O anticanceroso afectará células saudáveis, incluindo do tracto gastrointestinal, desde os lábios ao ânus e folículos capilares.
Antineoplastik, dudaklardan anüse kadar sindirim sistemi ve... saç folikülleri de dahil, pek çok bölgedeki... sağlıklı hücreleri kaçınılmaz olarak etkileyecek.
Ele pediu-me para inserir violentamente o cartão de exercícios no meu ânus!
Yasam çizgisi egzersiz kartını kıçıma sokmamı söyledi!
Eu conheço um sujeito que respira pelo ânus, enfiando um tubo de aquário no cólon dele...
Anüsü ile nefes alabilen bir adam tanıyorum, akvaryumda kıçına boru geçirerek nefes alıyor...
- Exacto. - Ou ânus.
Aynen. veya Anüs.
Tu tocas-lhe, e quando te apercebes, estás a sangrar dos olhos e do ânus.
Sen ona dokunursun, sonra gözlerinden kan akar, anüsün...
Também temos o Guerra das Belas : Episódio 69 e o Os Ânus de Charlie.
'Uzay Fahiseleri bölüm 69've `Oharlie`nin Anüsü` de var.
O ânus, o baço, essas coisas todas.
Kıç ve dalak ve diğer şeyler.
( "Heinous" soa a Ânus )
Şaka, şaka.
A principal técnica consiste em enfiar uma estaca... desde o ânus, desculpem, Srtas... passando pelo diafragma e atingindo a glote.
Bunun tekniği elbette kazığı göt deliğinden - afedersiniz hanımlar - diyaframdan geçirmek ve gırtlaktan çıkarmaktı.
Você pode imaginar coisa pior que ficar-se entalado no seu proprio ânus?
Kıçına bir şey sokulmasından daha kötü bir şey olabilir mi?
Resta saber se tu saberás onde fica o teu ânus?
Konu, senin kendi kıç deliğinin nerede olduğunu bilip bilmemen.
Por acaso sei exactamente onde fica o meu ânus... e o dela também.
Kıç deliğimin tam olarak nerede olduğunu biliyorum. Onunkinin de tabi.
Podem também tentar esconder os vossos valores... no vosso ânus.
Ayrıca saklayabilirsiniz de, ama saklayabileceğiniz tek yer,.. kıçınız.
Se ocorrer um incêndio devido à deficiente instalação eléctrica, ou da fábrica de fogo de artíficio lá em cima, serão incinerados, juntamente com os valores escondidos nos vossos ânus.
Eğer yangın çıkarsa, hatalı elektrik tesisatı,.. ya da yukarıdaki patlayıcı fabrikası yüzünden, yanarsınız,.. hem de kıçınıza sakladığınız değerli eşyalarla birlikte.
Do ânus.
Anüsünden mi?
Sim... ânus.
- Evet, "anüs".
as agarre, lhes jogue manteiga e lhe coloca isso pelo ânus.
Hey, hey...