English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Éclair

Éclair Çeviri Türkçe

55 parallel translation
Se vamos continuar neste põe e tira, arranje um fecho éclair.
Bu takıp çıkarmalar devam edecekse, fermuarla tak.
Reparei nisso uma noite destas, quando lhe puxei o fecho éclair.
Geçen gece elbisesinin fermuarını çekerken fark ettim.
Abres-me o fecho éclair?
- Fermuarımı açar mısın?
O teu éclair tinha poucas natas?
Pastanda yeterince krema mı yoktu?
Pode ser tudo separado, como um fecho éclair.
Fermuar gibi ikiye ayrılabilir.
De verdade, falando sério, não prendas o teu membro no fecho-éclair.
Bak, cidden, tüm ciddiyetimle, sakın aletini fermuara sıkıştırma.
Peg, abre o fecho-éclair.
Peg, fermuarı aç.
Porque sorris? Esse maldito éclair?
Neye sırıtıyorsun?
foste parar à cozinha, viste um éclair no caixote do lixo e pensaste :
Kendini mutfakta buluyorsun. Kutu içerisinde ekler görüyorsun ve kendi kendine düşünüyorsun :
É um fecho-éclair.
Bu bir fermuar.
Pode ser o homem do éclair.
- Belki de fermuarcı. - O da kim?
O homem éclair.
Fermuarcı.
É o que repara fechos éclair.
Amsterdam Caddesindeki fermuar tamircisi.
Não têm fecho éclair.
Fermuarsız.
E o fecho éclair das calças do Sr. Kloster estava fechado?
Doğru. Peki Bay Kloster'ın pantolon fermuarı kapalı mıydı?
Então, tanto quanto sabia, o fecho éclair nunca fora aberto em público. Não sei, doutor.
Yani bildiğiniz kadarıyla, Bay Kloster'ın pantolon fermuarı halk içinde hiç açılmamıştı.
O éclair vai tirar o Homer da cena gastronômica, directamente para a necrologia. Não te preocupes.
Merak etme.
- Havia um éclair ali dentro.
- Evet, efendim? - Orada olduklarına yemin edebilirim.
És tão magro, que de lado e com a língua de fora, pareces um fecho éclair.
Çok zayıfsın. Yanlamasına dik dursaydın bir fermuara benzerdin.
Também comi um éclair do caixote!
Ne var, ben de çöpteki ekleri yedim!
Havia um fecho-éclair, atrás.
Sırttan... fermuarlıydı.
Vais comer esse éclair?
O ekler pastasını yiyecek misin?
Dá-me metade do éclair e eu conto-te.
O pastanın yarısını bana ver, söyleyeyim.
Como um éclair ou... um dia no jardim zoológico.
Ekler pastası gibi hani, ya da hayvanat bahçesinde bir gün gibi.
- Referia-me ao fecho éclair.
- Fermuarı kastetmiştim.
Nem sequer tenho dinheiro para comprar calças com um fecho éclair que funcione.
O kadar fakirim ki fermuarı kapalı duran pantolon bile alamıyorum.
Vamos tentar examinar os botões e os fechos éclair.
Düğme ve fermuarlardaki parmak izleriyle başlayalım.
Mais alguém tem espaço para outro éclair?
- Bir eklere daha yeriniz kaldı mı?
- Para mim, um éclair, imbecil!
Bana da bir ekler, bok kafa.
Puxa o fecho éclair.
Çek fermuarı.
Vou precisar de usar o fecho éclair?
İpe ihtiyacım olacak mı?
"Podes ajudar-me com o meu fecho éclair?"
"Fermuarımı açmamda bana yardımcı olur musun?"
- Deixa-me fechar o fecho-éclair.
- Fermuarını çekeyim.
O negro tinha um fato de treino vermelho e o outro vestia um capuz cinzento com fecho éclair e lembro-me que abria e a fechava como se estivesse nervoso.
Zenci olan kırmızı bir sweatshirt giyiyordu, diğeriyse gri, kapşonlu bir sweatshirt fermuarlı olanlardan, Çok gerginmiş gibi sürekli açıp kapattığını hatırlıyorum.
Vou meter este éclair pela garganta.
Bu parmak pastayı gırtlağıma kadar alacağım.
Não tomam a proveta de éclair com morangos? Não.
Deney tüpünde çilekli ekler yemeden mi?
Nem sequer outro infeliz acidente com fecho éclair.
Başka bir fermuar kazası bile.
Eu pedi um éclair, não um Twinkie.
Ekler sipariş vermiştim, profiterol değil.
Este fecho éclair está preso!
Fermuar sıkışmış!
Entre ti e este fecho éclair, eu nunca mais sairei daqui.
Sen ve bu fermuar oldukça buradan çıkamayacağım.
Engoliram-na como se fosse um éclair de chocolate.
Çikolatalı ekler yer gibi yalayıp yuttular.
Mas, o vestido dela é tão grande que parece um gigantesco fato de castidade. Com botões, fechos "éclair", nós e...
Ama giysisi... düğmeler, fermuarlarla dolu dev bir takım elbise gibi.
Puxando o fecho "éclair"...
Fermuarı açıy...
Montclair St. Claire Éclair.
Montclair St. Claire Éclair.
Não sabia onde os vendiam, por isso, é um éclair de chocolate com lox.
Tam olarak nerede satıldıklarını bulamadım çikolatalı eklerin üzerinde füme balık var.
Bem,'vive'a isso e um eclair para nós dois!
Yaşasın! diyelim buna ve ikimize de birer pasta!
O velcro substituiu o fecho éclair, os ténis passaram a ter luz, a Guerra Fria acabou e o "Rocky e Bullwinkle Show" continua cancelado.
Fermuarın yerini velcro aldı. Spor ayakkabıların ışıkları var. Soğuk savaş sona erdi.
Em troca, eu quero um eclair
Karşılığında bir ekler isterim.
Aí está Senhor Relampângo Distribuidor.
Işte, Bay Eclair dağıtım
Subtitling-ECLAIR GROUP-PARIS
Metopia twitter : @ birtemmuz
Éclair de chocolate.
- Çikolatalı ekler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]