Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Ömer
Ömer Çeviri Türkçe
368 parallel translation
Omar.
Ömer.
Não vim discutir os versos de Omar Khayyám.
Ömer Hayyam'ın dizelerini tartışmak için gelmedim. Elbette.
Isso é Omar Khayyam, senhor.
Bu - Bu Ömer Hayyam'dan, efendim.
O conjunto número 32, intitulado "Omar Sharif", apresentado pelo defesa dos Chiefs, o Billy Charlebois, proveniente de, se conseguir ler aqui o cartão, Moose Jaw, Saskatchewan.
"Ömer Şerif" adlı 32 numaralı kostüm Chiefs savunmasından Billy Charlebois sunuyor, nereden geliyormuş, kartı okuyabilirsem, Moose Jaw, Saskatchewan.
Espera-me na casa do Omar.
Ömer'in orada buluşalım.
Penso como Omar Khayyam me conhecia... para escrever estas palavras para mim pessoalmente.
Ömer Hayyam bunu nasıl olmuş da bizzat benim için yazmış şaşıyorum.
Tinhas os pés no chão quando o Holt disse que o Omar lhe dava segredos?
Holt Sırları Ömer'in söylediğini anlatırken ayakların zemine basıyor muydu?
Chamo-me Omar Khalifa e andei 1.600 km para lhe dizer que preciso de si.
Adım Ömer Halife ve size ihtiyacım olduğunu söylemek için 1,000 mil yol kat ettim.
Jack Colton, Omar Khalifa.
Jack Colton, Ömer Halife.
- Omar, por favor.
- Ömer, lütfen.
Omar foi escolhido para unir as tribos do Nilo e acabar com os conflitos que mancham de sangue a sua terra.
Ömer, Nil'deki kabileleri bir araya getirmesi ve ülkesini kana bulayan didişmeye bir son vermesi için seçilmiş.
- Omar roubou a nossa jóia. Al-Jawhara.
- Ömer incimizi çaldı. "Al-Jawhara."
Pode entrar no palácio de Omar.
Ömer'in sarayına girebilirsiniz.
Omar roubou a jóia do meu povo.
Ömer halkımın incisini çaldı.
Omar é muito mau.
Ömer çok kötü bir adam.
Não, tem de ajudar a encontrar a jóia antes de Omar matar muita gente.
Hayır, Ömer bir sürü insanı öldürmeden önce benimle gelip inciyi bulmama yardım etmelisiniz.
Enquanto Omar tiver a Jóia, nada o faz parar.
İnci, Ömer'in elinde olduğu sürece hiçbir şey onu durduramaz.
Isto é obra do Omar.
Bu Ömer'in işi.
- Omar fez explodir o meu barco?
- Botumu Ömer havaya uçurdu, ha?
Omar roubou o coração do nosso povo.
Ömer halkımızın kalbini çaldı.
- Omar é ladrão.
- Ömer bir hırsız.
- Omar é homem muito mau.
- Ömer çok kötü bir adam.
Antes de Omar roubar Jóia, tubo bom.
Ömer İnci'yi çalmadan önce her şey iyiydi.
Oh, Omar!
Oh, Ömer!
Digam ao Omar que chegou o perito em efeitos especiais!
Söyle Ömer'e, özel efekt sihirbazı geldi!
Omar, ouça.
- Ömer, inan bana.
Tenho de deter Omar.
Ömer'i durdurmalıyım.
Daqui a 2 noites na cidade sagrada de Kadir, Omar vai proclamar-se Imperador.
İki gece sonra kutsal şehir Kadir'de, Ömer kendini imparator ilan edecek.
É perigoso para os Sufis entrarem na cidade de Omar.
Sofilerin, Ömer'in şehrine girmeleri tehlikeli.
Você é convidado de Omar.
Siz Ömer'in konuklarısınız.
Tenho de deter o Omar.
Ömer'i durdurmalıyım.
É o único que pode deter Omar.
Ömer'i durdurabilecek tek kişi sensin.
Fui convidado por Omar.
Ömer tarafından davet edildim.
Oh, creio que pensavas em mim quando foste com o Omar?
Oh, Ömer'le apar topar gittiğinde de hep beni düşündüğünü tahmin ediyorum.
O teu amigo Omar!
Ahbabın Ömer!
Que fizeste a esse Omar que nunca fizeste a mim?
Ömer'e, bana yapmadığın ne yaptın ki?
- Omar outra vez, hã?
- Yine Ömer, ha?
Ainda temos tempo para deter o Omar.
Ömer'i durdurmak için hala vaktimiz var.
O que resta escrever sobre Omar é o epitáfio.
Ömer için yazılan her şey mezar kitabesi olacak.
Talvez permitam que o Omar leve o Henry para o jardim.
İzin verirseniz Ömer Henry'yi bahçeye çıkarsın.
- Omar.
- Ömer.
Querem que o Omar viaje convosco para ser o parceiro de brincadeiras do Henry?
Genç Henry'ye oyun arkadaşı olarak Ömer'in de sizinle gelmesini ister misiniz?
Omar?
Ömer?
este lugar parece o Egipto.
Biliyor musun, Ömer, burası Mısır'a benziyor.
No Omar.
Ömer'i.
E se o Omar não quiser ser escravo?
Ya Ömer köle olmak istemiyorsa?
não precisas de me fazer vénias.
Ömer, benim önümde eğilmene gerek yok.
vai buscar o Haji.
Ömer. Koş, Hacı'yı bul.
LONDRES - 1886
Ve dedi ki : "Ben, hem cennetim, hem de cehennem" Ömer Hayyam
Porque iria dar informações sobre o Omar se não tivesse nada a esconder?
Saklayacak bir şeyi olsaydı... -... Omer'i anlatmak için niye gönüllü olsun?
Omar!
Hey, Ömer!