But Çeviri Türkçe
1,522 parallel translation
Но прежде чем, ты это поймешь, он пройдет
♪ but before you know it's gone ♪
But he's gonna need some assurances.
Güvence istiyor.
But you see what's at stake here.
Neleri ortaya koyduğumuzu görüyorsun.
But I also know what's at stake for a black sheriff in a white town.
Aynı zamanda beyaz bir kasabada siyah bir şerif görüyorum.
Ну я и предложил разделать животное... олений стейк, колбасы, крестец на жаркое
Ben de geyiği parçalayıp, geyik bifteği, sosis, ve but rosto yapmayı teklif ettim.
Теперь он умер, но в то же время как бы не умер.
Which he is, now, but also sort of isn't?
But for every- - let's say- - ten voters who sign up, they take off a piece of clothing.
Her 10 kayıtta bir diyelim, bir parça kıyafet çıkarıyorlar.
But he, he acted like he just got here.
Ama o, o buraya yeni gelmiş gibi davranıyordu.
But you did.
ama yaptın.
Yeah, but still... Liam, here's the thing. No.
- Evet, ama yine de...
But you also knew that was my baby. And you were there for both of them.
ama bebeğin benden olduğunu da biliyordun, ve sen ikisinin yanında oldun.
I would do it myself, but nobody wants to know somebody if they don't already know them, so...
Bak, bunu kendim de yapabilirim ama tanımadıkları insanları ciddiye almıyorlar yani...
Well, they are, but I don't really know them that well.
Evet, öyle ama, ben onları pek tanımıyorum.
I'm-I'm sorry, but Leila, you know you shouldn't be drinking.
Ben, ben özür dilerim ama Leia içmemen gerektiğini biliyorsun.
But I really hope that he likes your EP.
Umalım da EP'ni sevsin.
I borrowed money from my Uncle Amal to buy this guy off, but my uncle is now making me pay it back in stage space.
Amal amcamdan o çocuğu uzak tutabilmek için para istedim. Borcumun karşılığında çalıntı araba işi için sahnemi kullanıyor.
But the only good I can do is to let my uncle do something bad.
Ama yapabildiğim tek iyi şey amcamın kötü bir şey yapmasına izin vermek.
You know, maybe that makes me old-fashioned, but part of being old-fashioned is sticking by my own.
Belki bu beni eski kafalı yapıyordur ama ne olursa olsun sen benim yiğenimsin.
I would love to tell you why you should vote for me, but this is a bipartisan event, so I'll just say, it's easy to say, " I'm a good person,
Size neden bana oy vermeniz gerektiğini anlatmak isterdim, ama bu partiler üstü bir etkinlik, o yüzden sadece şunu söylemek istiyorum, "Ben iyi bir insanım ve düşündüklerim her zaman doğrudur." demek kolay.
But thinking right just isn't the same as doing right.
Ama doğru düşünmekle doğru davranmak her zaman aynı şey değildir.
Thank you. My opponent and I may not agree on much, but I support everything she just said.
Teşekkür ederim.
Yes, it is very hot, but Max, I have to tell you something.
Evet, gerçekten sıcaktı. Max sana bir şey söylemem lazım.
But I do know my Uncle Charles backed me up when no one else in my family would.
Ama ailemden kimse yanımda olmazken Charles amcam yanımdaydı.
You can be gay in private, but just don't ask for any civil rights or anything, right?
Gay olabilirsin ama sosyal haklar veya diğer şeyler umrunda değil.
But this isn't about politics for me, Shane.
Bu benim için politika değil Shane.
These things happen fast, though, okay, so I'm sure that this whole thing is great, but promise me you'll be careful.
Bu işler çok hızlı ilerler, her şey harika görünüyor olabilir ama bana söz ver dikkatli olacaksın.
But it was also my desire for a better Andy - - a driven, forward-moving Andy.
Ama aynı zamanda daha iyi bir Andy olmaya çalışıyorum. İleri bakan bir Andy.
But we're Pouncy House, so we have to have a little fun on top.
Ama Saldırak Evi olarak üste çıkmak hoşumuza gidiyor.
But party pants ruined it for everyone, who still isn't wearing her seat belt.
Ama bu ukala kadın her şeyi mahvetti. Kemerini de hâlâ takmamış.
But do not let the public and the market catch on.
İnsanların ve marketin haberinin olmaması lazım.
But you're probably 10 years out of braces, and I'm pretty sure you haven't tried to raise three sons.
Ama daha diş tellerini çıkaralı 10 sene olmuştur. Üç oğlan yetiştirdiğini de sanmıyorum.
But we have the most important thing.
Ama en önemli şey bizde var.
Без обид, but I'm not gonna trade in one boss for another.
Alınma ama patronumu değiştirmek gibi bir niyetim yok.
But I didn't know Klein was even selling it.
Klein'in evi sattığını bilmiyordum gerçi.
Sorry if you were expecting some soliloquy on tannins and bouquets, but the truth is, I drink it'cause I can afford it.
Taneniyle ya da kokusuyla ilgili bir konuşma bekliyordun belki ama alabildiğim için tercih ediyorum ben sadece.
But when the hammer comes down - - and it always comes down - - you got to be standing on my side.
Ama polis işe karışınca, ki her zaman karışır emin ol benim yanımda olacaksın.
But because he has money, he's a witty raconteur.
Ama parası var diye burada anlatınca ilgi uyandırıyor.
Well, I - - I'm really not supposed to do this, but, um, your story's really touched my heart, so consider it a belated wedding gift.
Aslında buna iznim yok ama hikâyeniz beni çok etkiledi.
But I really don't think I can do it without his help right now.
Ama şu an yardımına ihtiyacım var.
But I'm doing it for Doug! Yeah.
Doug için yapıyorum bunu!
Probably, but that's okay.
Evet ama olsun.
/ но родной дом, за который сражался, /
But the home he was fighting for
/ но попал в руки северных вьетнамцев. /
But he fell into the hands of the North Vietnamese
/ Да, но армия не платила ничего, /
Yeah but the army wasn't paying
Но ребёнок во мне, Бут.
Ama bebek benim karnimda, Booth But the baby is in me, Booth.
Но если бы она изменилась, что было бы со мной?
Ama eger degisirse... But if she changed... O zaman bana ne olur?
Что там Эрин просила? Горячий шоколадный чай. Гидеон, ты кандидат философских наук, изучающий редкие американские рабочие классы?
# Not to say but if you only knew # # more than words # # is all you have to do to make it real #
упругие попки, длинные ножки, изящная походка...
Sıkı bir but, uzun bacaklar, harika bir beden.
It's true, but I know ya, at the same time.
Doğru ama aynı zamanda seni tanıyorum da.
But, how do you know he's dead?
Ama babamın öldüğünü nereden biliyorsunuz?
Ну же, милый, ты должен что-нибудь съесть.
Yeah, but when you... Hadi ama tatlım, bir şeyler yemelisin.