Fast Çeviri Türkçe
276 parallel translation
"I run to death and death meets me as fast. And all my pleasures are like yesterday." * * * *
Ölüme koşuyorum, ve ölüm beni bulduğunda tüm zevklerim dünde kalacak.
Мы не можем терять время, мы должны представить образцы... в Налик-Нодскую Продовольственную Комиссию.
- Fast Food Kuruluna örnek sunamazsak, zamanımızı boşa harcadık demektir.
Как только Продовольственная комиссия попробует образцы... и даст добро на массовый забой... эта маленькая грязная планетка будет содрогнётся... испытав на себе всю мощь сети ресторанов лорда Крамба!
Fast Food Kurulu, örnekleri inceledikten... ve Toplu Katliam iznini verdikten sonra bu ufak iğrenç dünya Lord Kıtırık'ın lokantalar zincirinin kudreti altında titreyecek.
В наше время она сказала бы : "Пусть едят фаст-фуд."
Bugün herhalde "Fast Food yesinler" derdi.
Ѕлaгoycтpoим этoт paйoн, пocтpoим мoллы, ceти фacт-фудoв, мecтa oтдыxa дл € нapoдa. " тo cкaжeтe?
Burayı zengin muhit yapalım. Güzellik salonları, fast food zincirleri, popüler eğlence.
У них там много чего нового.
Orada... Biliyorsunuz, salata bar'ı onlar icat ettiler... şimdi Amerika'daki her fast-food zinciri onları taklit ediyor. Orası yenilikçi bir yer.
Я захожу заказать бургер в забегаловке.
Bir fast-food dükkânında hamburger ısmarlıyordum.
Работники фастфуда.
Fast Food çalışanları.
Обычно вкалываю успокаивающее в её капсулы для похудания.
Genelde Slim Fast'inin içine bir sakinleştirici atıyordum.
кто может пообедать в "Ritz"?
Fakat kim bir fast-food'u Ritz'de yiyebileceği bir yemeğe yeğler ki?
- У меня есть опыт работы в фаст-фуде.
Fast food deneyimim var.
- В кулинарной викторине я профессионалка.
Şey, fast food benim oyunum, tatlım.
Так что, придерживайся своей диеты - никаких фаст фудов, никаких сосисок.
Bu diyete devam. Sosis ve fast food yok.
Нужно действовать быстро.
We have to make this fast.
У меня закусочные на каждой планете известной части Вселенной.
Evrendeki tüm gezegenlerde fast-food restaurantlar zincirim var.
Oн вecь дeнь дaeт пищу для paзмышлeний в 40 тыcячax тoчeк пo cтpaнe.
Düşünceleriniz için günde 24 saat, tüm ülkede 40 bin noktada fast food servisi var.
Мы либо поднимем систему фаст-фуд либо опустим.
Fast food'da şöhrete ulaşmamıza veya unutulmamıza 24 saat var.
- Вы что не знаете, что от фастфуда пердят?
Fast food'un kızları osurttuğunu bilmiyor musunuz?
Razor wire should have kept anyone out, let alone moving fast.
Bu yaylım ateşi kimseyi sağ bırakmaz, o kadar hızlı değilse tabii.
Фастфуд продается лучше всего.
Burada en çok fast food gider.
- Совсем как работники почты, пока они не доели свой фаст фуд.
Fast food yemeden önce, postacılar da öyle söyler.
- Спасибо. "Нежирное, с тортильями по-домашнему - мы возводим фаст-фуд до уровня высокой кухни".
Yağsız, ev yapımı gözlemeleriyle, fast food'un gurme yemekleri seviyesine çıkarıyor.
Что, в Лос-Анжелесе не осталось фаст-фудов?
Los Angeles'ta hiç fast-food kalmadı mı yahu?
И миллионы на сопутствующих товарах в фаст-фудах!
Fast Food zincirlerinin Rage oyuncaklarından gelecek milyonlar...
I guess I just was moving a little too fast, so I'm sorry if I read something in our friendship that wasn't there.
Sanırım biraz acele ediyordum, yani eğer dostluğumuzda olmayan bir şeyi görmüşsem üzgünüm.
Well, you know, if I didn't do something fast, I'd be Spam in a can, so....
Eğer çabucak bir şey yapmasaydım, konserve olacaktım.
В котором пункте, их мясо используемый для ресторанов быстрого питания.
Bu noktada ise, etleri fast food restoranları için kullanılıyor.
Мой парень постоянно водил меня по забегаловкам с фаст-фудом в меню.
Erkek arkadaşım beni hep fast-food mekanlara götürürdü.
я купил мини-вен в мегамагазине... я ем фаст-фуд в медленном р € ду, € безналоговый, крошечный, готовый, и любых размеров!
Yavaş şeritte fast food yerim. Bedavayım, tek ısırımlığım. Giyilmeye hazırım, her bedenim varım.
ј между минимаркетами у нас сто € нки, заправки, магазины, прачечные, дешЄвые отели.. ... фаст-фуд забегаловки, стрип-клубы и магазины дл € взрослых..
Onların da arasına otopark, benzin istasyonu, sanayi, çamaşırhane ucuz oteller, fast food dükkânları striptiz kulüpleri, porno satan kitapçılar.
ќни смертельно увлечены медленной гибелью от фаст-фуда.
Fast food'un getirdiği yavaş ölümü, ölümüne severler.
Настанет вечер.
/ * Fast falls the eventide... * /
И какой любимый ресторанчик у пирата?
Peki, bir korsanın en sevdiği fast food restoranı nedir?
Знаешь они должны осуществить концепцию ведра в сетях быстрого питания.
Bu, tükürme kovalarından, fast food restoranlarına da koymalılar aslında.
Мы говорим о мелочах, главная фигура, НАСКАР. - НАСКАР?
- Fast-food restoranları, oyuncaklar, NASCAR...
Это закусочная, они там продают такие маленькие квадратные бутерброды.
Bir fast food restorani. Küçük kare hamburgerler satiyorlar.
Знаете, фастфуд укорачивает жизнь.
Fast food ömrünüzü kısaltır, bilirsiniz.
Мы быстро говорим.
We're talking fast.
Знаешь, я не ем фаст-фуд.
Fast food yemem ben.
Определённо не какая-то трансцендентальная таблетка, которая создаёт подделку религиозного опыта в стиле фаст-фуд, но таблетка, которая позволяет мне воспринимать не реальность позади иллюзии, но реальность в самой иллюзии.
Kesinlikle fast-food tarzında, dinsel deneyimi destekleyen... uyduruk doğaüstü bir kapsül değil tabii ki. İllüzyonun arkasına saklanan realiteyi değil de, illüzyonun içindeki realiteyi kavramamı sağlayan bir kapsül..
Засветился в забегаловке, в Сидар Гроув, Висконсин.
Wisconsin'de sedir korusunun oradaki fast food restoranında görülmüş.
После того, как Двайт ушел от меня к Мэлори, у меня начался 4х недельный зажор.
Dwight beni Mallory için terkettikten sonra, 4 haftalık bir fast-food çılgınlığına girdim.
Заедем в фаст-фуд?
Fast food ister misin?
Я не хочу мешать, но мы проехали еще одно кафе, а я такой голодный.
Çocuklar sizi sıkmak istemiyorum ama az önce bir fast food daha geçtik ve ben açIıktan ölüyorum.
Лили сказала, что кафетерию превратят в забегаловку.
Lily, kafeteryaya fast food koyduklarını söyledi.
Знаешь, он приготовил нам обед недавно, вкус был как у еды на вынос.
Biliyorsun geçen akşamki yemeği o hazırlamıştı. Ucuz fast-food işine benziyordu.
Биг Маки под Эйфелевой башней, очень скоро мир стал очень большим.
Eiffel Kulesi'nin altındaki fast food restoranlarını görüyor. İlk zamanlarda, dünya gittikçe daha büyük gelmeye başladı.
Я не знаю, что тебе еще приготовить
Eğer o iğrenç, zehirli ve mikroplu fast food yemeklerinden yemek istiyorsan sen bilirsin.
- Заткнись!
- / * Fast falls the- - * / - Kapa çeneni.
Пусть будет фаст-фуд.
Fast food iyidir.
cos I'm going on show I move fast - goin on show like your team be out for the ratings by my team be out for the do ( ugh ) in the air tha show - eh what we're goin on show so your put man pay me - I'm doin no less I got the vibes, that run down the show
Göstereceğimiz şey - o gösteri yayında oturttuğun adam bana para ödesin az şey yapmıyorum gösterinin titreşimi benim