For Çeviri Türkçe
2,156 parallel translation
♪ Headed for the'Frisco Bay ♪
#'Frisco Koy'una yollanıyorum #
♪'Cause I got nothing to live ♪ ♪ For, and nothing ♪ ♪ Is coming my way ♪
# Çünkü uğruna yaşayacak bir şeyim kalmadı # # ve önüme hiçbir şey çıkmayacak #
We can't call them for fear of tipping off the bad guys so... we're just stuck chasing paper.
Onları kötü adamları uyandırmaktan korktuğumuz için telefonla arayamıyoruz o yüzden... evrak kovalama işine kaldık.
And for preventing a gross miscarriage of justice.
Ve tabi ki büyük bir adaletsizliğin vuku bulmasını engellediğiniz için de.
Sonya planned for me to see her at the court house.
Sonya mahkemede onu görmemi bilerek planladı.
Перевели : sikildyavka, WaterLove, ChristianSmith, sanika _ san
♪ and may your wishes all come true ♪ ♪ may you always do for others ♪
Перевели : sikildyavka и WaterLove
♪ and may your wishes all come true ♪ ♪ may you always do for others ♪
Перевели : sikildyavka, WaterLove, sanika _ san
♪ may you always do for others ♪ ♪ and let others do for you
♪
♪ Paid for every dance ♪
I'm gonna try to keep an open mind on it for ten minutes.
Bu konu hakkında 10 dakikalığına açık fikirli olmaya çalışacağım.
For drug possession.
Uyuşturucu bulundurma suçu var.
You took a collar for taking a sledgehammer to an ATM to try to steal the money inside.
Bir ATM'ye çekiçle vurup içindeki parayı çalmaya çalışırken yakalanmışsın.
Yes, and I did six months for that ; now I'm clean.
Evet, o olaydan dolayı 6 ay içeride yattım ama artık temizim.
Hey. We found out you filed a petition for sole custody and you got rejected.
Kızının velayetini kendi üzerine almak için bir dava açtığını ve reddedildiğini öğrendik.
Lays out a neat motive for you to kill her and take your little girl, don't you think?
Tam da onu öldürüp kızını almak için bir neden gibi görünüyor. Sence de öyle değil mi?
I filed for custody so she'd see how serious it was. I'm... I'm a different guy now.
Velayet davasını ona ne kadar ciddi olduğumu göstermek için açtım.
Brad's alibi pans out for the moment.
Brad'in dedikleri şu anda tutuyor.
He said the DOA had been acting odd for the last six weeks.
Kurbanın son 6 haftadır garip davranışları olduğunu söyledi.
She's angling for a walk, I...
Salıverilmesini talep ediyor, ben gidip... Biz, Anne Brunell'e neler olduğunu öğrenmeden ve o küçük kızın yerini bulmadan önce hiçbir şey yapamaz. Hayır!
How were your seats for Wicked?
Wicked konserindeki koltuklarınız nasıldı?
Clark and Owen get on my nerves for reasons I got to work out, and I will, but for now, a little distance won't kill us.
Clark ve Owen, halletmem gereken birçok nedenden ötürü sinirlerime dokunuyorlar,... bunları halledeceğim de, ama şimdilik, biraz mesafe bizi öldürmez.
Frank's trip log for the last 48 hours.
Frank'in son 48 saatteki yolculuk kayıtları.
You're looking at Frank for something?
Bir şey için Frank'i mi araştırıyorsunuz?
Which Natasha rifled for cash and ditched.
Natasha para için alt üst etmiş ve sonra atmış.
Inside was a Post-it with an address to the Royal Dove Inn in Williamsburg, time of 9 : 30, name Damon Moore, an accountant for Klemmer / Stein.
İçinde, Williamsburg'daki Royal Dove Inn'in adresi, 09 : 30 saati ve Klemmer / Stein'in muhasebecisi Damon Moore'un ismi yazan bir post-it vardı...
Previous collar for soliciting.
Kurban daha önce fahişelikten tutuklanmış.
I'll bet you've never had to check for a pulse on a dead little kid.
Eminim ölü bir küçük çocuğun nabzını kontrol etmek zorunda hiç kalmadın.
We'll think for you.
Senin yerine biz düşünelim.
Write down the information for this pimp service.
Şu pezevengin bilgilerini yaz.
My mom said she had something to do, and I was supposed to sit with this man, and watch TV for a little.
Annem, yapacak bir işi olduğunu çok kısa bir süre bu adamla kalmam gerektiğini ve Tv seyretmemi söyledi.
Who's that for, Arroyo or me?
Kimin için, Arroyo mu yoksa ben mi?
There's a time and a place for flexing your muscles and pumping your chest.
Güç gösterisinin ve diklenmenin yeri ve zamanı var.
And he's looking out for her, okay?
Ve annene O göz kulak oluyor, tamam mı?
CSU just swabbed the bottle for evidence, which we'll compare against this, which will put you at Frank's place.
Olay yeri ekibi şişeden delilleri topladı. Onları bununla karşılaştıracağız. Oda seni Frank'in yerine koyacak.
He's out for blood.
İntikam peşindi.
Well, I dug two ounces of blow and a stack of cash from the base of his mother's grave, so he'll come for it.
Annesinin mezarından iki parça kokain ve bir para yığını çıkardım, işte bunlar için gelecek.
Oh... Hey, and not for nothing, didn't you see how I just snuck up on your ass?
Bir de şunu söylemeliyim, kıçına kadar sessizce nasıl yaklaştığımı görmedin mi?
I had him go to Agnes's diner and buy coffee and donuts for patrol.
Onu Agnes'in yerine, devriye görevi için kahve ve çörek alması için gönderdim.
But I think for myself.
Ama kendi adıma düşünürüm.
Nobody speaks for me.
Kimse benim adıma konuşmaz.
That kid's wearing a Claddagh for a much bigger man.
O çocuk daha büyük birine uygun yüzük takıyor.
Is this what your folks wanted for their little boy?
Ailenin küçük çocukları için istediği bu mu?
Is that what they would have wanted for you?
Onlar senin için böyle bir şey ister miydi?
When she... went to the motel to turn her first trick, she backed out and she called me for a ride.
İlk işi için motele gittiği zaman, yapmaktan vazgeçti ve onu almam için beni çağırdı.
Go ahead and write it down for us, Frank.
Devam et ve bizim için bunları yaz, Frank.
I was just along for the ride.
Ben sadece laf olsun diye yanındaydım.
I was waiting for you to say something.
Senin bir şey söylemeni bekliyordum.
You know, some uniform cop comes in here every day with a 50 spot for coffee and donuts.
Bazı üniformalı polisler 50 dolarlık kahve ve kurabiye için buraya geliyor.
But, uh, if you do this for the glory, you're going to get burned every time.
- Ama... Bu işi övgü için yapıyorsan her defasında yanacaksın
But if you do it for what's in here, you always come out on top, so...
Ama bu işi burada olan için yapıyorsan her zaman zirveye tırmanacaksın.
От тебя приятно пахнет.
♪ it's a new life for me... ♪ Güzel kokuyorsun.