Having Çeviri Türkçe
79 parallel translation
Вы не будете having any большее количество неприятности от них.
Onlar için daha fazla problem olmayacağız.
What is the point of having them if we never use them?
Hiç kullanmayacaksak, onlara sahip olmamızın anlamı ne?
Okay, listen, I know you're having a bit of a family crisis but you don't have to take it out on the plates.
Tamam, küçük bir aile krizi yaşadığını biliyorum... ... ama bunu tabaktan çıkartmak zorunda değilsin.
Everything they said is exactly why I was worried about having a kid.
Söyledikleri, çocuk sahibi olma konusunda endişelendiğim şeyler.
And she's having this weird sense of d ~ A © j ~ A vu.
Hurley'nin babası mı?
Спасибо, что согласились нас принять сегодня.
Thanks for having us down today. Not at all.
I was exhausted from having to dumb it down all day.
Her şeyi anlaşılır hâle sokmaya çalışmaktan yorulmuştum.
I was having trouble paying attention.
Affedersin. Dikkatimi veremiyordum.
But what about our dream of having a-a little girl?
Peki ya bizim küçük bir kız çocuğuna sahip olma rüyamız?
Okay, you're having contractions.
Kasılmaların başladı.
Я предполагаю, not having an actual sister to use as a control.
Tabii ki kontrol edecek gerçek bir kız kardeşim olmadığını da düşünelim.
Going to war, having to deal with the rush of battle and the struggle to save lives, it made coming home and doing the simple things difficult.
Savaşa gidip çetin bir mücadele gösterdikten sonra hayatlar kurtarıp eve döndüğünde basit şeyleri yapmak bazen zorlaşır.
Ты знаешь, я пробовал отправить ей сообщение That I'm having the time of my life, and it just isn't true.
Ona hayatımı yaşadığım mesajını göndermek istemiştim ama bu doğru değil.
I've been having this recurring dream, only it's more than a dream.
Ben tekrar eden bir rüya görüyorum ama bu rüyadan öte bir şey.
These dreams the Colonel's been having- - a test of his emotional stability.
Albay'ın gördüğü bu rüyalar onun duygusal dengesinin testi ise.
It's beginning to understand what effect we might be having.
Bunun bize etkilerini anlamaya başladı.
Sir, these dreams you're having, the battle scenario- - it's the ship.
Efendim, gördüğünüz bu rüyalar savaş senaryosu... Nedeni gemi.
A new city, a gig that just didn't fit with having a kid.
Yeni bir şehir, bir konser bu sadece bir çocuk sahip uymuyordu.
Well, we talked about having a threesome.
Grup seks yapmaktan bahsetmiştik.
We're not having no fun We're not having no fun
Keyfini çıkartmıyor değiliz. Keyfini çıkartmıyor değiliz.
Maybe sarah was having an affair.
- Belki Sarah bir ilişki yaşıyordu.
Никому из них не помогло лечение от ботулизма. and the boy started having seizures.
İkisi de botulizm tedavisine cevap vermiyor ve çocuk nöbet geçirmeye başladı.
Расслабься, Рэй, we're having a family reunion in aisle 3.
Sakin ol Ray, üçüncü koridorda aile toplantısı yapıyoruz.
You're good at having fun on top, aren't you?
Üste çıkmayı seviyorsun, değil mi?
Hey, look, I'm having a housewarming party tonight at my... new property.
Bu akşam yeni evimde parti veriyorum.
- Having fun just like old times.
- Eski günlerdeki gibi eğlendik.
We're not having a real conversation, are we?
Gerçek bir konuşma bile yapmıyoruz, değil mi?
I was having happy dreams about a girl and -!
Bir kız hakkında mutlu bir rüya görüyordum ve...
A lot of times, when I go to sleep and especially if I'm having wonderful dreams that make me feel really good.
Birçok kez uykudayken, özellikle iyi hissettirecek harika rüyalar görüyorsam...
You know, the one good thing about moving to Dallas is not having to run into Lemon Breeland ever again.
Dallas'a taşınmanın tek iyi yanı... Lemon Breeland'le bir daha karşılaşmayacak olmak.
I'm not sure I see the two of you having a future, but you know what? I don't want to judge you anymore.
- İkinizin bir geleceği olduğunu sanmıyorum... ama bak ne diyeceğim... artık seni yargılamak istemiyorum.
I mean, the only real risk I ever took was having an affair with a small-town GP on a Greek cruise years ago, and that got me you.
Yani hayatımda aldığım tek risk yıllar önce bir Yunan teknesinde... küçük bir kasaba hekimiyle... ilişki yaşamaktı ve bu da bana seni verdi...
Why are we having a panel at all?
Neden bir panel yapıyoruz ki?
Just having one beer
Just having one beer
Just having more beer
Just having more beer
И даже "У неё будет ребенок"?
She's Having a Baby'yi bile mi?
It's like having a fifth-grade boyfriend.
5. sınıfa giden bir erkek arkadaşına sahip olmak gibi bi'şey bu.
He has come without you having to bring him.
Sen onu getirmeden kendi geldi.
Yeah, maybe he can help your dream come true of having your lips on the side of a bus.
Tabii, belki de dudaklarını bir otobüsün yan tarafına basarak hayallerini gerçeğe dönüştürür.
You don't get to jump down his throat just because you happen to be having a lousy week.
Sırf kötü bir hafta geçirdin diye tepesine binmiyorsun.
Не только у тебя проблемы having trouble reconciling two sides of himself.
İki tarafını uzlaştırma konusunda sıkıntı yaşayan bir sen değilsin.
Not much of a difference having shot it myself, actually.
Ben vurdum diye tadında pek de bir fark yok.
Ah, always enjoy having a drink with you, Duck, but this isn't exactly on your way home from the symphony.
Seninle içki içmekten her zaman hoşlanırım Duck fakat konserden eve dönerken yolunun buradan geçmediğine eminim.
Having had some time to think about it, they're not certain that you're up to doing what's necessary.
Bu konuda bir süre düşündükten sonra senin yapılacaklar için yeterli olup olmadığını sorgulamaya başladılar.
И теперь у Сантоса is having some old guy come in to do the job.
Ve şimdi Santos yaşlı bir adama bu işi yaptırıyor.
Are you sure you're not just having really vivid dreams?
Ayakta hayaller görmediğine gerçekten emin misin?
Okay, Hibbert's in surgery, but they're having him paged.
Hibbert ameliyattaymış ama hoparlör ile çağırıyorlar.
But a month has gone by. It's not likely Georgia Grace would exhibit any outward signs of having been in an accident.
Ama bir ay geçti ve Georgia Grace'in kazaya karıştığına dair bir dış iz kalmamıştır.
Yeah, you know, we were having fun for once, and then...
- Kırkı yılın başı eğleniyorduk ama...
Капитан... out having a cold one.
- Bana kalırsa dışarıda oldukça eğleniyorlardır.
И "У неё будет ребенок".
- Ve She's Having a Baby.