Opportunity Çeviri Türkçe
23 parallel translation
Увидимся в следующий раз WHAT'S REALLY, REALLY AMAZING ABOUT "AB RIPPER X" IS TO GIVE PEOPLE AN OPPORTUNITY
Bir dahaki sefere görüşmek üzere. "Ab Ripper X" i gerçekten inanılmaz yapan insanları hayatlarının en iyi, en belirgin, karın kaslarına kavuşturmasıdır.
Роверов назвали "Спирит" и "Оппортьюнити", и они до сих пор исследуют районы Марса, удаленные на сотни километров.
Gezginlere "Spirit" ve "Opportunity" adları verildi. Bugün hâlâ birbirinden yüzlerce kilometre uzakta, Mars'ın değişik bölgelerini inceliyorlar.
"Оппортьюнити" приземлился в равнине Меридиани.
Opportunity, "Meridiani Planum" adı verilen bir bölgeye indi.
Но "Спирит" и "Оппортьюнити" нашли множество свидетельств того, что когда-то на Марсе было много воды.
Ancak hem Spirit hem de Opportunity, Kızıl Gezegen'in yüzeyinde suyun bir zamanlar bol olduğuna dair yeterli miktarda kanıt ortaya çıkardı.
So again, thank you so much for this opportunity. Mrs.
Bu iş imkanını bana verdiğiniz için tekrar teşekkür ederim.
Один из спутников Марса, Фобос, начинает закрывать диск Солнца.
Çünkü bunlar Opportunity gezgini tarafından çekilmiş Marsın yüzeyinden Güneşi gözlemleyen resimler.
это марсоход под названием "Оппортьюнити".
Adı "Opportunity" olan, bir uzay gezgini.
Среди них марсоход "Оппортьюнити", который до сих пор изучает геологию Марса.
Onlardan biri Opportunity, hala yüzeyde yuvarlanıyor Marslı jeolojiyi araştırıyor.
"Оппортьюнити" занимался исследованием кратера под названием "эндьюранс" и обнаружил в нём залежи необычного минерала.
Opportunity gezgini Endurance krateri denilen bir çarpmanın etkisini inceliyordu olağanüstü bir mineral katmanını tespit ettiğinde.
этот минерал "Оппортьюнити" обнаружил в марсианском кратере.
Opportunity'nin Mars yüzeyinde bulduğuyla tam olarak aynı şey.
I got the opportunity I would be ready.
Ben fırsat var Ben hazır olacaktır.
The opportunity to pick a new co-host,
Fırsat Yeni bir co-host almak
No. I didn't want to give her the opportunity To change her mind about the movie,
Filmle ilgili fikrini değiştirmesi için ona fırsat vermek istemedim.
To let it end that way. I deserved that opportunity,
Bu fırsatı hak ettim.
But not fear of failure, fear of opportunity.
Ama başaramama korkusu değil, elde ettiğin fırsatın korkusu.
Все отлично, в любом случае, спасибо за предложение.
All right, anyway, thank you for the opportunity.
Seems like a missed opportunity.
Kaçan bir fırsat gibi görünüyor.
And she had opportunity.
Ve uygun zamanı vardı.
I recommend that you take every opportunity you can get.
Sana hiçbir fırsatı geri tepmemeni tavsiye ederim.
I guess, you know, you see the world through the chameleon's eyes, always looking for an opportunity to change your color, huh?
Sanırım dünyayı bir bukalemunun gözünden görüyorsun. Her daim rengini değiştirmek için bir fırsat kolluyorsun.
We pay a lot of money in tuition to this school, and I think that entitles us to an opportunity to resolve this without an expulsion.
Bu okula ders ücreti olarak fena para ödüyoruz ve bu bize okuldan uzaklaştırma olmadan çözme hakkı tanıyor.
You've broken promises to allies before and murdered them at the nearest opportunity.
Daha önce müttefiklerine verdiğin sözleri bozdun ve ilk fırsatta onları öldürdün.
В прощении.
All right, anyway, thank you for the opportunity.