Speaking Çeviri Türkçe
19 parallel translation
[speaking japanese ] [ speaking japanese]
Evet mi? Evet.
You keeping speaking in... in the passive tense, but, you know, we do things.
Sürekli edilgen şekilde konuşuyorsun,... ama insanlar bir şeyleri yapar.
My mother was speaking to him earlier on set.
Annem sette onunla konuşuyordu.
Speaking of that bit of unpleasentness, the rape, not our physical union, its probably not the best time to be getting involved with the actress who's gonna play the girl who i raped... allegedly.
Kötü şeylerden bahsetmişken bu tecavüz olayının üstüne şu an, filmimde, sözde tecavüz ettiğim kızı oynayacak biriyle ilişkiye girmek için doğru bir zaman olmayabilir.
It's like they're speaking "criminese."
Sanki "düzenbazca" dili gibi bir şeyler konuşuyorlar.
And you know you're not speaking right now?
Şu an bir şey söylemediğinin farkındasın değil mi?
( Speaking Spanish )
* Ölülerin klasörü!
( speaking foreign language )
Her şey yolunda.
Знаете что? ( speaking foreign language )
Hadi bakalım.
Jacob, what if he's speaking the truth?
Jacob, ya o doğruyu söylüyorsa?
Я обнаружила, что мой стиль речи и жестикуляция отпугивают парней.
I've found that my particular style of speaking çoğu erkeğe itici geldiğini fark ettim.
Investigatively speaking.
Soruşturma açısından söylüyorum.
- Ты водишь этих ублюдков с водкой.
( speaking Polish )
Кстати говоря о самых лучших... ( Д / п : And speaking of six-packs
Ve altılı paketten söz etmişken...
And speaking of hot...
Sıcaktan bahsetmişken...
[Woman speaking indistinctly on TV] Эй, эй, куда ты уходишь?
Nereye gidiyorsun?
( speaking foreign language )
Merhaba.
О, это... ( speaking foreign language )
Teşekkür ederim.
( speaking foreign language )
Çok lezzetli.