Кем он станет Çeviri Türkçe
35 parallel translation
Кроме того, Тенг Пьяо не тот, с кем он станет связываться.
Ayrıca, Teng Piao, kolayca öldürülecek biri değildir
Идиот! Вот, кем он станет.
Bu tam bir geri zekâlı olacak!
Кто знает, кем он станет, если у него будет шанс.
Eğer şansı olsaydı, neleri başarabileceğini kim bilebilir ki?
- Кем он станет?
- Kim olacakmış?
И чудовище узнает его, кто он есть и кем он станет.
Ve bu canavar, öğrenir kim ve o kim olur.
Знали ли его родители, кем он станет, когда вырастет. гребанным умником?
Ailesi çocuklarının büyüdüğünde çok bilmiş bir dangoz olacağını biliyor muydu acaba?
Мы еще не знаем, кто он такой или кем он станет.
Daha kim olduğunu veya kim olacağını bilmiyoruz.
Кто он, кем он станет.
Kim olduğunu, nereye gittiğini.
Нет, но я скажу тебе, кем он станет... он станет жмуриком.
Hayır ama kim olacağını söyleyeyim. Ölü bir adam olacak.
Мы хотим знать, кем он станет.
Ne olacağını bilmek istiyoruz.
Проявить любовь нужно к тому, кем он станет.
Adam olduğunda sevgi göstermen gerekir.
В нашем мире это не просто младенец. А тот, кем он станет в будущем.
İçinde bulunduğumuz dünyada, yeni doğmuş bir çocuğun ne olduğunu bilemeyiz ama ne olacağını bilebiliriz.
Что насчёт пацана? Мы знаем, кем он станет.
O ne olacak bilmiyoruz?
Это значит, что однажды он станет кем-то важным.
Bir gün önemli bir adam olacak demek.
Он сказал мне, что лучше умрет, чем станет кем-то другим.
Bana, başka birşeye dönüşmektense ölmeyi tercih edeceğini söylemişti.
Он тот, кем станет скоро - хладнокровный убийца.
Soğukkanlı bir katil denebilir.
Но хлопать перед ним дверью снова и снова лишь приведет к тому, что он станет именно тем, кем ты думаешь он сейчас является.
Ama suratına kapıyı tekrar tekrar çarparsan onu, olduğunu düşündüğün şeye dönüştürmekten başka bir şey yapmazsın.
Надо повзрослеть, понять, чего тебе надо в жизни, и кем станет он.
Kim olduğunu, ne istediğini ve onun kim olduğunu bilmek için yeterince büyümelisin.
То, кем бы он мог и должен быть, и то, кем он... никогда не станет. Как-то так.
Onun temsil edebildiği ve temsil etmek zorunda olduğu ve onun asla temsil etmeyeceği türde şeyler.
Но ты знаешь, кем он однажды станет.
Ama bir gün değişeceğini biliyorsun.
Мой сын станет тем, кем он должен стать.
Oğlumun olması gerektiği gibi davranmasıyla ilgiliydi.
у меня очки. - Я не знаю, кем он хочет стать, когда станет взрослым.
Çarpım'ın büyüyünce ne olmak istediğini öğrenemedik.
Он не станет с кем-то объединяться.
Asla ortağı olmazdı.
Если он станет Папой, я буду тем, кем он захочет.
Eğer papa olursa, onun olmasını istediğim kişi olurum.
В этих словах, Проявлялось противоречие, между мечтой о том, кем он всегда стремился стать, и реальностью того, что он им никогда не станет.
O kelimelerde bugüne kadar peşinden koştuğu her şeyi somut olarak görmüş ve hiçbir zaman sahip olamayacağı gerçeğiyle yüzleşmişti.
Ну, с таким отношением, он никогда не станет кем-то, кроме рассыльного.
Bu tutumuyla hiçbir zaman kuryelikten öteye geçemeyecek.
Он ни с кем не станет обращаться мягко.
Hiç kimse çocuk gibi davranmayacak.
Даже если он такой один на миллион, каков лучший сценарий развития событий? Он станет, кем...
Milyonda bir çıkan biri olsa bile en iyi ihtimalle ne olabilir ki?
Я знаю, кто он! А я знаю, кем он станет!
Ben onun neye dönüşeceğini biliyorum!
Я знаю, кем он станет.
Onun kime dönüşeceğini biliyorum.
Мы должны найти Винса Вебба прежде, чем он станет кем-то ещё.
Başka birine dönüşmeden önce Vince Webb'i bulmamız lazım.
Я не хотела, чтобы он через это прошел. ... с моим телом на руках, в комнате, ожидая... пока это станет церемониальным объектом отделенным от него. отделяя то, кем я была от того, кого он может только
Onun o aramayı yapıp odada cesedimle birlikte durup beklemesini ondan ayrı bir şekilde benliğimden farklı bir tören objesi olmak sadece zihninde tutabileceği biri olmak istemedim.
Он станет кем-то неестественным, всеми ненавидимым.
Anormal ve nefret edilen bir şeye dönüşsün diye mi?
♪ в небе бабочкой... ♪ летать! Кем он станет летать в небесах?
- Gökyüzüne ne gidecek peki?
Мне станет легче, когда я буду знать, что он с кем-нибудь разговаривает.
Biriyle konuştuğunu bilmek içimi rahatlatıyordu.