English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Rusça → Türkçe / [ Н ] / Несут

Несут Çeviri Türkçe

436 parallel translation
Если умирает взрослый, его тело привязывают к лестнице и так несут на кладбище.
Bir yetişkinin cesedi olunca, onu bir merdivene bağlayarak mezara götürüyorlar.
Уже несут?
Yukarı mı geliyor?
Сюда несут цветы.
Çiçek getiriyorlar.
Нельзя спорить с этими старыми словами. Полагаю, они старые потому, что они несут истину, а эта истина непреложна.
Sanırım bu yüzden yaşlılar gerçekleri söylerler ve gerçek ebedidir.
Хотя, мы, или Вилмер, несут за это ответственность.
Yine de yanginin sorumlusu biziz, daha dogrusu Wilmer.
Грязь, которую они несут, обливает всех.
Temizlemeye çalıştıkları pislik, üzerlerine bulaşacaktır, ama hepsine değil.
Почему не несут еду?
Neden yemeklerimizi getirmediler?
Останови грузчиков, пусть всё несут обратно.
O mobilyacıya eşyaları derhal buraya getirmesini söyle.
Они несут тело с собой.
İyi bir adamdı.
ќни несут ветер.
Rüzgarı getiriyorlar.
ќни несут ветер.
Rüzgarı getiriyorlar!
Как и все руководство Третьего Рейха, они целиком и полностью несут ответственность за самые злодейские, самые расчетливые, самые чудовищные преступления в истории человечества!
Üçüncü Yönetim döneminin tüm liderleriyle birlikte insanlık tarihinin en bulaşıcı, en programlı ve en utanç verici suçlarına ortaklık ettiler.
Вне зависимости от совершенного, у нас нет прямых доказательств, что они виновны в преступлениях против человечества и целиком несут за это ответственность.
İşlenmiş olan suçlar gözönüne alındığında, sanıkların gerçekten....... insanlık suçu işledikleri yorumunu yapmak pek olası değil.
Вот вы сказали : "Преступления против человечества", вы сказали, что подсудимые не несут ответственности за свои действия.
İnsanlığa karşı suçlardan bahsediyordun ve tanıkların yaptıklarından sorumlu olmadıklarını söylüyordun.
Кёртис, вы сказали, что люди не несут ответственности за свои действия, - вам придется растолковать мне это, объяснить очень подробно и скрупулезно.
Curtiss, bu adamların yaptıklarından sorumlu olmadıklarını söylüyorsun. Bunu bana açıklamak zorundasın. Çok dikkatli açıklamak zorundasın.
Тем не менее суд считает, что подсудимые несут ответственность за свои действия.
Onların yerine mahkeme heyeti tanık sandalyesinde oturan kişilerin yaptıklarından sorumlu olduklarını söylüyor.
Вас несут не к следователю.
- Sorgu yargıcına götürüyor dedin.
Удачу несут эти руки тебе.
Sizinle el sıkıştığında şansı size de bulaşır
Нет, потому что они несут яйца.
Hayır, çünkü onlar yumurtlar.
А то кофе долго несут.
Kahve epey gecikti.
Четверо несут караульную службу.
Dört nöbetçi yerleştirildi. Hastalanan yok.
И по этой причине несут тяжелые потери.
Bu nedenle asiler ağır kayıplar veriyor.
уродов на их чердаках, чудищ, которые бродят в шлёпанцах вокруг вонючих рынков, нелюдей с мёртвыми рыбьими глазами, двигающихся как роботы, выродков, которые несут околесицу.
... tavan arasındaki canavarlar kokuşmuş pazar yerlerinde terlikleriyle sürtüne sürtüne yürüyen canavarlar ölü balık gözlü canavarlar robot gibi yürüyen canavarlar boş boş konuşan canavarlar.
Все мне тут чепуху несут.
Herkes bana sorun çıkartıyor.
Представляешь, какие яйца они несут?
Tavukların yumurtladığı yumurtaları çizebilir misin?
- Они несут зло, они негативны и пагубны
- Onlar kötü ve yokedicidirler.
И конечно, мы укажем, что они несут... полную ответственность за качество нарезки... и что мы не подчинимся шантажу.
Ve, onu keserken tüm sorumluluğun onlarda olduğuna işaret edeceğiz ve şantaja boyun eğmeyeceğimize.
Телевидение, поклонницы кипятком писают, лавровые веники несут.
Televizyon, hayranlar, çılgına dönecek ve defne dalından taçlar getirecek.
Теперь мы отправимся к самому ядру жизни на Земле, к белкам, которые контролируют химию клеток, к спирали или хеликазе нуклеиновых кислот, которые несут наследственную информацию. И увидим, что эти молекулы идентичны во всех растениях и животных на нашей планете.
Dünyadaki yaşamın iyice temeline insek bile, hatta hücre kimyasını kontrol eden proteinler, ve spiral ya da sarmal yapıdaki kalıtımı muhafaza eden nükleik asitler seviyesine insek, bu moleküllerin dünyamızdaki tüm canlılarda birbirinin tam aynısı olduğunu görürüz.
Как подсказывает название, электроны несут электрический заряд. И они определяют химические свойства атома.
Elektronlar, isimlerinden anlaşılcağı üzere elektrik yüklüdürler ve bunlar atomun kimyasal özelliklerini belirler.
Они несут в себе тонны информации.
Bilgiyle dolular.
Библиотеки несут нам знания величайших умов и лучших учителей, полученные со всей планеты, знания о всей нашей истории, которые неустанно наставляют нас, которые вдохновляют нас внести собственный вклад в копилку общих знаний человеческого вида.
Bir kütüphane bize tarihten süzülüp gelen, dünyanın en iyi uzmanları ve öğretmenleri aracılığıyla, yorulmadan insanoğlunun ortak bilgi havuzundan faydalanıp katkı yapma imkanı sunuyor.
Направляются к Президиуму. Убитого несут от Гдыни-верфи.
Cesedi tersaneye taşıyarak Başkanlığa yöneldiler.
Его пороки несут в себе и наказание.
- Yaptıklarıyla kendini cezalandırıyor aslında.
Они несут чепуху.
- Çok mantıksız.
Ворвались сюда без ордера. Несут какую-то ахинею, что я это вовсе не я, а некий Дюран, грабитель банков и убийца.
Benim aslında ben olmadığımı, Duran diye bir suçlu olduğumu... iddia ediyorlar.
Символы несут только веру души наблюдателя.
Semboller, sadece onu kullananların inanç ve ruhlarını taşırlar
Все же они не могут быть злом, потому что деньги - всего лишь символ. Символы несут только веру души наблюдателя.
Para kötü bir şey olamaz, çünkü o sadece bir semboldür semboller, sadece onu kullananların inanç ve ruhlarını taşırlar
Они несут Кварка обратно.
Quark`ı geri getiriyorlar.
Что они несут?
- Ellerinde ne var?
Я вижу дядю Bafing. Его негры несут волшебную палку-искалку.
Bafing amcamın sırığıyla geldiğini görüyorum.
Они никогда этого не делают - все падают с лестниц или несут полную околесицу.
Asla vermezler - merdivenden düşseler ya da gizemi tamamiyle çözseler de.
Ну, люди несут свои грехи.
Her insanın taşıdığı bir günah yükü vardır.
... несмотря на это, немцы несут большие потери. Для союзников наши поражения осложненяют ситуацию в войне против нацизма.
Savaşan askerimizin morali yerinde ve Almanlara günlerini gösteriyorlar, ancak, kayıplar, Nazilere karşı verilen bu savaşta,
Расходы на посредника несут те, кто его нанял.
Komisyoncularının masraflarını karşılamalıydılar.
Я протягиваю ее через окна и двери И связать его с плюшевым Дани несут здесь.
Pencerelerin ve kapıların arkasından geçirip... Dani'nin ayısına bağlayacağım.
Люди, которые не несут вины, ведь убийство - акт их безумия.
Cinayeti, bir delinin anlamsız eylemi gibi göstererek her suçtan sıyrılan kişiler.
В моем квартале много людей выгуливают собак а в руках они всегда несут пакетики с какашками что для меня является самой примитивной формой человеческой активности.
Apartmanımda, bir çok insan köpeklerini gezdirir ve devamlı onları ellerinde küçük kaka çantaları ile görüyorum ki bana göre bu insan hayatının en düşük seviyesi.
Эти корабли несут будущее ромуланского и вулканского народов.
Bu gemiler Romulan ve Vulkan halkının geleceğini taşımaktadır.
Эти корабли несут в себе ромуланские силы вторжения и должны быть остановлены.
Bu gemiler Romulan akıncı güçlerini taşıyor ve durdurulmaları gerek.
Повторяю, эти корабли несут ромуланские...
Tekrar ediyorum bu gemiler Romulan...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]