Стоят Çeviri Türkçe
2,578 parallel translation
Но когда вы однажды преодолеете эти стены... усилия стоят того.
Ama o duvarları soymaya başladığında buna değer.
Ты бесплатно кормишь Рондо, и из-за этого сэндвичи стоят по 12 баксов.
Rondo'ya bedava yiyecek veriyorsun, ve bu yüzden bir sandviç 12 dolar.
Знаешь сколько стоят эти брюки?
Bu pantolonlar kaça mal oldu bana biliyor musun?
И они выглядят так же хорошо, как те, что стоят 40.
Ve en az, 40 dolar olanlar kadar güzel görünüyor.
Слушай, все эти пьяные слухи и гроша не стоят, если он не выглядит так, будто сваливает с их деньгами.
Rüşvet parasıyla kaçmış gibi görünmediği sürece... -... dünyadaki tüm sarhoş fısıltıların hiçbir önemi olmayacak.
Эти офисы были построены два года назад и стоят 120 миллионов.
Bu ofisler iki yıl önce 120 milyon maaliyetle inşaa edildi.
Думаете, уроки джиу-джитсу стоят 22 доллара?
Juijitsu dersi 22 $ mı sanıyorsunuz?
Эй, мистер Бельведер, снаружи стоят два парня с гигантской коробкой на которой написано "с днем рождения".
Hey, Bay Belvedere, dışarıda yanlarında büyük bir kutuyla iki adam var, ve kutunun her yerinde "doğum günün kutlu olsun" yazıyor.
В детской до сих пор стоят коробки.
Çocuk odasında hala kutular duruyor.
Они стоят... стояли.. в угловом шкафу.
Oradalar.. dı. köşedeki dolapta.
Эти часы вероятно стоят больше, чем вы зарабатываете за год.
Bu saat muhtemelen sizin yıllık kazancınızdan daha çok eder.
Ты думаешь, Упыри стоят за убийством Лема.
Lem'in cinayetinin arkasında Gulyabanilerin olduğunu düşünüyorsun.
Эти чипсы хороши, определенно стоят своих денег.
Let's patates cipsi lezzetli ve satın alınabilir.
Здешние преступления и расизм стоят на пути надежды.
Suçlar ve ırkçılık burada umudun önünde duran engeller.
Только если он думал, что литографии были оригиналами и стоят намного больше.
Tabii resimleri orijinal sanıp çok daha fazla edeceğini düşünmüyorsan.
Потому что. Другие машины тоже стоят.
Çünkü, başka arabalar var.
Обычно тут стоят дозорные
Öne adam koyarlardı genelde. Dikkatli olsak iyi ederiz.
Мы верим в здравомыслящее правительство и в социальные программы, принятые в последние пол века работы, Но они стоят слишком много денег, которых в действительности они не стоят.
Sağ duyulu bir hükümeti destekleriz son 25 yıldır uygulanan sosyal programlara inanırız ama çoğu harcama buna değerken çok çok daha fazlası boşa yapılır.
Он стоят под дверью почти час, чтобы сказать это.
Bunu söylemek için bir saattir kapının arkasında bekliyordu.
Их проще продать, но они стоят пару миллионов.
Satması daha kolaydır ama yine de iki milyon kadar eder.
Ладно, вы понимаете, что перед вами стоят легенды?
Pekâlâ, karşınızda efsanelerin durduğunun farkında mısınız?
Они стоят 1200 баксов.
1200 papel gitti.
Кажется мне, что мои фотографии стоят немного больше сейчас.
Görünen o ki, fotoğraflarımın fiyatı bu günlerde artmış.
Ваши бочки с мусором стоят слишком близко " к нашей подъездной дорожке.
" Çöp kutularınız, bizim yolumuza biraz yakında duruyordu.
Думаю, это объясняет то, что ты бросил ее в день свадьбы, перед друзьями, семьей и восемью сменами блюд, которые стоят больше, чем небольшой домик на пляже.
Sanırım bu neden düğünde arkadaşlarının, ailesinin önünde ve sekiz yüz kişilik yemeği bırakıp gittiğini açıklıyor. Ki o da bir sahil evinden fazla para etmişti!
Эти огурцы правда стоят всего 39 центов?
Turşular sahiden 39 sent mi?
70 миллионов долларов не стоят того, чтобы оказаться со стрелой в груди.
Yetmiş milyon dolar canımdan daha değerli değil.
Его слова дорого стоят.
Sözleri çok değerli de.
Сколько они стоят?
- Bunlar kaça mal olur?
Четыре больших праздника стоят между Днем Благодарения и Сереной - невестой июня.
Şükran Günüyle Serena'nın haziran gelini olmasının arasında dört büyük tatil var.
сколько они стоят?
Ne kadar pahalıydı biliyor musun?
и в здании стоят нелегальные контейнеры.
Taban alanı genişliğini aşmışlar. Üstelik yasa dışı bir konteynır ve çatı katı yapmışlar.
Они стоят 200 баксов.
200 dolar verdim onlara.
Дрейки стоят больше 100 миллионов долларов.
Servetleri 100 milyon doları aşıyor.
Сколько они стоят?
Size ne kadara mâl oldular?
Должно быть, они стоят целое состояние.
Bir servet harcamışsındır.
То есть, 1,5 миллиарда красавчиков стоят в ожидании праздника на твоей улице.
Yani 1 buçuk milyar yakisikli, senin gosteriyi mahvetmek için bekliyor.
Человек оставляет свою жизнь и высокооплачиваемую работу, чтобы стать святым соседом, только для того, чтобы оказаться застреленным после кражи часов, которые стоят меньше, чем средний автомобиль, и затем его выбрасывают из вертолета, где его изначально даже и быть не должно было.
Adam hayatından ve yüksek maaşlı işinden yardımsever biri olmak için vazgeçiyor 30.000 Dolarlık bir saat çaldıktan sonra öldürülüyor ve bir helikopterden aşağı atılıyor. Bu işe başlarken bunu hiç düşünmemişti herhalde.
Иногда они падают, но они того стоят.
Şampuan bazen üzerine düşüyor ama buna değer.
И у людей, которые стоят рядом с тобой сразу падает самооценка.
İnsanlar senin yanında durunca kendilerini çok çirkin hissediyor.
Я даже знать не хочу, сколько они стоят.
Fiyatının ne kadar olduğunu bilmek bile istemiyorum.
Эти джинсы стоят 20 баксов, не больше.
O pantolon en fazla 20 dolardır.
Все на ушах стоят.
Söylentiler her yere yayıldı.
Стоят в пустыне...
İki taştan bacak dikiliyor çölün ortasında.
Гномий Новый год. День, когда луна и солнце стоят в небе одновременно.
Cücelerin yeni yılının başlangıcı, sonbaharın son ayı ve kışın ilk güneşinin gökte birlikte göründüğü gün.
Учитывая, что колония 3 закрыты в прошлом году, Я думаю, что они стоят на проверку.
Geçen yıl Koloni 3 kapanmıştı. Bence kontrol etmeye değer.
У нас такие пульты стоят в каждом номере.
Tüm odalarda bu konsollardan bir adet bulunuyor.
И как я понимаю... Технологии не стоят на месте.
Sanırım teknoloji, yeni DNA kanıtına dayanarak..
На страже порядка стоят самураи, искусные мечники, готовые защищать своих повелителей и свои земли любой ценой.
Diyardaki barış samuraylar tarafından korunmakta bu kılıç ustalarının vazifeleri, kendi derebeylerini ve beyliklerini ne pahasına olursa olsun korumaktı.
Сколько эти стоят?
Şu ne kadar?
Видишь эти два учебника? Они стоят не по порядку.
Sıralı değiller.