Трава Çeviri Türkçe
709 parallel translation
Деревья... трава... вода...
Ağaçlar, çimler, su...
Эта трава... она отвратительна
Şu tütün. Bence bu çok berbat.
Трава не истоптана.
Burada çok fazla ot var.
"Трава дурная хорошо растет".
"Narin bitkiler zarif olur, kaba otlar çabuk büyür." dedi.
" и вся трава зеленая сгорела.
" ve bütün yeşil çim bir anda yandı, kül oldu.
Трава... она проста.
Öyle basit ki, ot...
Словно свеча, горящая с обоих концов, но это прекрасно. Никакие бухло, трава и хамство этого не скроют.
Kendini paralasa da güzelligini kaybetmeyen hiçbir içkinin, otun ya da kötü tavrin bunu gizleyemeyecegi birisin.
- Интересно, трава вкусная?
- Acaba çimenin tadı nasıldır. - Kendimi çok kötü hissediyorum.
Трава в карманах.
Cebinde otlarla.
Слушаете, как трава растет?
Çimenlerin büyümesini mi dinlersiniz?
А я спрашиваю, что это такое. - Трава.
- Ben de size bunun ne olduğunu sorayım.
Все напасти нам будут трынь трава.
En belalısı gelse Pes edecek değiliz.
Чья это трава?
Bu otlar kimin?
Даже трава, Джим.
Otlar bile Jim.
– аньше здесь была трава.
Yerinde önceden çimen vardı.
Это была земля индейцев пока трава растет, ветер дует, а небо голубое.
Çim yeşerdiği, rüzgar estiği ve gökyüzü mavi olduğu sürece burası yerlilerin toprağıydı.
Но иногда, трава не растет, ветер не дует, а небо не голубое.
Ama bazen çim yeşermez, rüzgar esmez ve gökyüzü mavi değildir.
Землю, которая была бы их миром, пока трава растет, ветер дует,
Çim yeşerdiği, rüzgar estiği, ve gökyüzü mavi olduğu sürece,
Сам наркотик называется : трава, шмаль, ганжа, план.
Uyuşturucunun kendisine de ot, çay, boo denir.
Итак, мы оказались в дикой части парка, где не было ни клумб, ни аллей роз. Пожухлая трава покрывала траву, росшую здесь повсюду.
Sonunda dev ağaçların dökülmüş yapraklarıyla dolu daha doğal ve yabani bir yere vardık.
И трава была душистой, высокой и мягкой, и солнце пригревало мою спину, и насекомые жужжали, и всё навевало дремоту.
Çimenler çok hoştu, gürdü, yumuşaktı. Güneş sırtımı yakıyordu, böcekler vızıldıyordu ve sanki her şey beni mayıştırıyordu.
Зелёные деревья, зелёная трава.
Yeşil ağaçlar, yeşil çimenler...
"Научись гнуться как трава на ветру".
"Görkemli ol, rüzgardan önceki söğüt gibi"
- Ну да. Трава на палочках.
- Sigaraya sarılı vardır ya.
Ладно, будет вам трава.
Size biraz mal bulabilirim.
Отличная трава.
Yüklü bok olsalar gerek.
Там никаких неприятностей, только зелёная трава и толстые коровы.
Orada hiç sorununuz olmayacak. Sadece yeşil otlar ve şişko inekler.
Трава?
Ot mu?
Как длинная, мягкая трава.
Uzun, yumuşak ot gibi.
Знаете, у нас говорят, что трава везде одинаково зеленая.
Bizim bir deyişimiz vardır : "Burada bütün tavuklar kaz görünür."
Деревья и и трава...
Ağaçlar ve ve çimenler...
Даже мышьячная трава в цвету.
Neden? Hatta zehirli Hisokusari bitkileri bile filizlenmiş.
где даже трава не растёт?
Otun bile bitmediği yerde inzivaya çekilmenin ne anlamı var ki?
Твоя задница трава, а я косильщик.
Kıçın çimenlik ve ben de çim biçme makinesiyim, Colton!
Трава странного цвета.
Çimler de bir garip renkte.
Ну, трава вся погибла и странно выглядит.
Çimler hep ölmüştü hatırlasana.
Эта трава – самая забористая в Западном Хэмпшире.
Batı Yarımküredeki en etkili ot bu.
Трава по-латыни - grаmеn или hеrbа.
Çim, gramen veya herba.
Трава дальней части поля, кирпич на площадке и меловые линии, отделяющие мужчину от мальчика.
Dış sahanın yeşil çimi, iç sahanın catlamıs kiremitleri... ... ve delikanlıları erkeklikten ayıran beyaz tebeşir çizgisi var.
Её могила ещё так свежа. На ней едва трава пробилась.
Mezarı öyle yeni ki üzerinde ot bile yeşeremedi.
В прерии растёт трава.
Kırda çayır büyür.
" В прерии растёт трава'"?
"Kırda çayır büyür"?
– Трава.
- Çimen.
Что опять? Пострадала трава на образцовом поле садовника Вилли.
bu seferki kurbanımız... bahçivanın çimleri.
Они эмигрируют, потому что съедают всю траву с поля. А затем идут туда, где есть свежая трава.
Göç ederler, çünkü, bir bölgedeki bitkileri yedikten sonra taze bitki bulabilecekleri başka bir yere giderler.
Это ведь трава или корень?
Ot mu?
Трава, говори.
Sen, mera, konuş benimle!
- У неё была трава.
- Üzerinde ot vardı.
Лишь только трава ещё продолжала расти... пробиваясь меж тушами диких кошек, кабанов и буйволов.
Yabani kedilerin, yabani domuzların, ve manda leşlerinin üzerinde büyürlerdi.
Трава повсюду.
Her yer çayırlık.
Глупая трава!
Aptal çimler!