Щелкал Çeviri Türkçe
19 parallel translation
Я уже несколько дней тебя повсюду щелкал.
Birkaç gündür fotoğraflarını çekiyorum.
Я была там в соседней комнате, в то время как ты щелкал той трольчихе по мозгам
Sen o hayvani yaratığın beynine basarken hemen yan odadaydım.
Я щелкал и защелкивался в течение 5 часов, а вы на это просто забили!
Beş saattir k * çımı yırtıyorum ama siz herşeyi mahvettiniz.
Всю неделю я щелкал этой штучкой и давал вкусняшку каждый раз, как ты садился.
Bütün hafta her oturduğunda sana bir şeyler verip buna basıyorum.
щелкал степлером твои яйца и бросал тебя голым в женской раздевалке, засунул того попугая тебе в штаны
Testislerini zımbaladığım için çıplak bir şekilde kızların soyunma odasına attığım için pantolonuna papağan koyduğum için.
Это клево, то, как ты щелкал переключателями пару дней назад.
Kontağı geriye çevirmeniz güzel.
Украл в магазе, пока кассир ебалом щелкал.
Kasiyer eleman arkada kafayı bulurken dükkandan yürüttüm bunu.
Я прогуливал пары, но щелкал тесты как орешки... а на 3-м курсе...
Derslere gitmeden bütün sınavlarda üstün başarı gösteriyordum ama... - Ama o üçüncü sene...
На прежней работе я сидел в кабинете, щелкал свои числа, зарабатывал кучу денег и не знал ни одного коллегу по имени.
Çok iyi olan eski işimde... Ofisimde oturur, karmakarışık hesaplar yapar daha fazla para kazanırdım ama aynı kattaki bir kişiyi bile tanımazdım.
Испугался. Он щелкал зубами, верещал и...
Isırıyordu, bana doğru geliyordu, çığlık atıyordu ve...
Бог мой, как он щелкал фастболы.
Tanrım herif topa çok fena vuruyordu.
Такое... Такое мистер Реддингтон щелкал как орехи.
Bu daha çok Bay Reddington'ın bir bakışta halledeceği şeylerden biri.
Стифлер тут щёлкал какими-то выключателями.
Stifler daha önce burada, düğmeleri kurcalıyordu.
- Я в детстве щёлкал математические задачи - как орешки.
Biliyorsun, ben çocukken bir matematik kitabını bir haftada bitirebiliyordum.
Никто не щёлкал пальцами и не приказывал кому-то другому сделать что-то. Он сам выполнял работу.
Çalışmak durumundaydı.
Словно убийца, заправляя камеры, начинал снимать и неосознанно щёлкал пару раз вверх.
Katil kamerayı doldururken, filmi takarken, yanlışlıkla bir kaç kez fotoğraf çekmiş.
Знаете, меня брат по уху щёлкал.
Kardeşim eskiden kulağıma hafifçe vururdu.
Ясно? Щёлкал выключателем, туда-сюда.
Işıkları açıp kapamalar.
Он щёлкал мне пальцами, когда забывал моё имя... что забавно, потому что я помню ВСЁ.
İsmimi unuttuğunda parmağını şıklatırdı bana bakarak. Komiktir ki ben de her şeyi hatırlarım.