Acilmiş Çeviri İngilizce
183 parallel translation
- Paulina, acilmiş.
Paulina, it's urgent.
Acilmiş, benimle gelin.
It's urgent. Come with me.
- Çok acilmiş.
He says it's very urgent.
Amiral Blackwell derhal sizinle görüşmek istiyor. Acilmiş.
And Admiral Blackwell wishes to see you immediately.
Acilmiş.
They say it's urgent.
- Acilmiş!
- It's urgent!
Acilmiş.
It was urgent.
Acilmiş.
He says it's urgent.
Bay Stamper'ı New York'tan arıyorlar. Acilmiş.
A long-distance call from New York for Mr. Stamper.
Çok acilmiş gibiydi.
It sounded quite urgent.
Aramanızı istediler, acilmiş.
They want you to call back, said it was urgent.
Acilmiş.
He says it's an emergency.
- Biraz bekleyemez mi? - Evet, ama çok acilmiş.
Can't it wait a bit?
Acilmiş.
It's urgent.
Mutlaka gelmeliymişsin Acilmiş
He says you'll have to, no matter what lt's urgent
Çok acilmiş.
She says it's urgent.
Acilmiş.
Urgent.
Adını söylemedi, ama dediğine göre acilmiş.
She didn't say, but she says it's urgent.
- Telefonun var. Acilmiş.
- You're wanted on the horn.
Acilmiş.
Said it was urgent.
- Acilmiş.
- He says it's urgent.
Acilmiş.
She says it's urgent.
Acilmiş!
He says it's urgent!
Gerçekten acilmiş!
A real emergency!
Acilmiş.
It's an emergency.
Çok acilmiş.
- She says it's an emergency.
Çok acilmiş.
It is quite urgent.
Sanki acilmiş gibi, öyle değil mi?
Like an emergency, right?
Acilmiş.
- It's urgent.
Şube müdürü sizinle görüşmek istiyor, acilmiş.
Commissioner say it's urgent he must speak with you.
Acilmiş. Medeni haklar davası ile ilgili.
They're urgent, about the civil rights case.
Özür dilerim. Çok acilmiş.
I'm sorry, sir, he insists it's urgent.
- Sayın Strasser telefon size efendim. Acilmiş.
- That's the telephone for you, Mr Strasser. lt's urgent.
Çok acilmiş.
She says it's rather urgent.
Acilmiş.
Says it's urgent.
- İnsanlarda durum acilmiş duygusu uyandırır.
That's great. I'll try it.
- Biraz acilmiş.
Bit of a rush.
Anlaşılan bu acilmiş
Apparently, this is urgent.
- Acilmiş.
- He said it's urgent.
Acilmiş.
Sounded urgent.
Çok acilmiş.
It's urgent.
Acilmiş efendim.
It's urgent, sir.
Pierre, Fransa'dan arıyorlar. Acilmiş.
Pierre, it's a call from France, it's urgent.
- Arayan eşiniz, acilmiş...
It's your wife and it's urgent...
- Eşiniz arıyor, acilmiş...
It's your wife and it's urgent...
Acilmiş. Özür dilerim.
I'm sorry.
Acilmiş.
It seems urgent.
- Toynagi açilmis.
- Hoof's split.
Ne kadar acilmiş?
How urgent did he say it was?
Acilmiş, gitmem gerekiyor.
- and it's urgent and I have to go.
Bütün yemek paketleri açilmis ve siniflandirilmisti.
All food packages are opened and classified.