Against Çeviri İngilizce
62,046 parallel translation
Yani Cara'nın. Bu gece olanlar yüzünden sana saldıranlardan şikayetçi olabilirsin.
Cara, regarding the events of this evening... you have the right to press criminal battery charges against the men who attacked you,
Önemli olan tek şey sana karşı dava açılmaması.
All that matters is that there isn't a case brought against you.
Problem çocuğu Bette Davis'e karşı koz olarak kullanmak için.
to use as a cudgel against his problem child, Bette Davis.
Birbirlerine karşı dolduruşa getirmek belki de kontrol etmenin tek yoludur.
Anyway, pitting them against each other might be just the way to control them.
Ama bugün Bayan Jane Fonda'yı ve Bayan Dyan Cannon'ı birbirine düşürmeye çalışan bir stüdyo hayal edin.
But imagine a studio today tried to pit Miss Jane Fonda against Miss Dyan Cannon.
Kapitalizmle ilgili bir sorunun mu var?
You got something against capitalism? Huh?
Kalleşin tekiydi. Ta ki Napolyon'a karşı durana kadar.
He was a piker, until he had to go up against Napoleon.
Bir düşmana karşı verilen, yalnızca bir savaştı.
That was but one battle against one enemy.
En son, bazı adamlar beni iradem dışında burada tuttular.
Last I was here, men held me against my will.
"Onun yeminliği vazifesi öte dünyadan olan her türlü tehdide karşı bekçilik etmektir."
"His sworn duty to stand guard against all threats deemed otherworldly."
Burası doğaüstü kötülük ve uhrevà ® tehditlere karşı kurulan son gözcü kulesi Ajans 355 burası mı?
Is this Agency 355, the last watchtower against threats otherworldly and supernatural malevolence?
- Ona karşı benim sözüm.
It's my word against his!
Şiddetle aksini öneriyorum Bay McGill.
I strongly advise against that, Mr. McGill.
Sonuçta senin sözüne karşı benimki.
Besides, it's your word against mine.
Kardeşimin konuşmasını ona karşı dava açabilmek için kayda aldım.
I recorded my brother to build a case against him. Alley :
Ortamdaki hafif elektromanyetik radyasyonu izole edip koruma sağlıyorlar.
They insulate and protect against mild electromagnetic radiation.
Sonrasında Jimmy, Charles'ın bu sevgi ve ilgisini kendisine karşı kullandığını öğrendiğinde hayatta kalan tek akrabası tarafından ihanete uğradığını öğrendiğinde...
So when Jimmy discovered that Charles had used his love and his caring against him, when he discovered he had been betrayed by his only living blood relative...
Öyle göründüğünün farkındayım ama müvekkillerinizden biri size karşı dava açmak isterse mesela, bu kapsamda sigortanız devam ediyor.
I understand it seems that way, but if one of your clients decides they want to bring a suit against you, this continues your coverage.
Bana karşı asla dava açmazlar.
And they would never bring a suit against me.
Söyleyeceğin herşey mahkemede aleyhine kullanılacaktır.
Anything you say or do can and will be used against you in a court of law.
Bu ülkenin kültürünü mahveden kara lekelere karşı didinip duran bir emektar oldun hep.
You have been nothing short of a bulwark against the tide of smut crashing over this culture.
Bana karşı hiç durmadan kulis yaptı ve Bancroft'un ödülünü kabul etmek için de sinsi bir yol izledi.
She actively lobbied against me, and then she wormed her way into accepting Bancroft's award, which I understand
Napolyon'a karşı savunmak için Dover Kalesi çoklu bir tünel ağıyla güçlendirilmişti.
To defend against Napoleon, Dover Castle was retrofitted with a multi-level tunnel network.
Sana dokunmamanı tavsiye ederdim.
I would advise against that.
"bizi aşağılayanlara karşı direneceğiz..."
Blah, blah. "... rising against those who would hold us down... "
Önceden hazır ettiğimiz kimliklerinizi kontrol edecek.
He'll check your credentials against the ones we pre-cleared.
Bana karşı çalışmak için ikna ettikleri.
The ones she convinced to work against me.
Aralarında bir şeyler olmuş gibi. Çünkü bittiğinde kız ona karşı önleyici bir emir almış.
It looks like they had an affair, because after it ended, she had a restraining order against him.
Tekrar bak Mayhew ve Rourke hakkında her şeyi çapraz eşleştir.
Look again. Cross-reference everything against Mayhew and Rourke.
Şirkete karşı çalışıyor.
He is working against it.
Ve Scottie, onu benden korumak için rızası dışında Dr. Whitehall'ı tutuyor olabilir ve onu buluşunun bir prototipini yapmaya zorlamıyordur, ama sanırım hepimiz öyle olmadığını biliyoruz.
And Scottie could be holding Dr. Whitehall against his will to protect him from me and not to force him to build a prototype of his invention, but I think we all know that she's not.
Cleveland dünyaya karşı.
Cleveland against the world.
Oylama beşe iki sana karşı.
The vote was five to two against you.
Bana karşı olanlar için, eğitildiğiniz gibi yaptınız, şirketi savundunuz.
To those who stood against me, you did what you were trained to do, defend the company.
Söylediğiniz her şey mahkemede aleyhinize kullanılacaktır.
Anything you say can and will be held against you in a court of law.
Babam iradesine dışında orada tutuluyorsa, FBI onu geri alabilir.
If my father's being held against his will, the FBI can get him back.
Onca yıldan sonra, onu sana karşı savaşırken bulmak...
After all these years to find him working against you.
Oradaki kişinin ona ve şirkete karşı çalıştığını söyledi... Görüntüleri incelediğimde Tom'un tipi karşıma çıktı.
She said the person on it was working against her and the company, and when I rendered it, his mug showed up.
Belki, ancak mahkeme kararı olmadan, onu kendi iradesine dışında tutacak hiçbir yasal yetkiniz yok.
Perhaps, but without a court order, you have no legal authority to hold him against his will.
Hayır, Scottie Hargrave'e karşı yapamaz.
No. Not against Scottie Hargrave.
Beni zorla tutuyor.
holding me against my will.
Onu bana karşı zehirleyen sensin, onu manipüle ettin.
You're the one who's poisoned him against me, manipulated him.
Şirkete ve sana karşı çalışıyorsa...
If he's working against you, the company...
Bu uzun bir hikaye. Bunu duymayı hak ediyorsunuz ama şu an önemli olan tek şey O ve Tom'un bize karşı çalışıyor olması.
It's a long story, and you deserve to hear it, but right now, all that matters is that he and Tom are working against us.
Sen burada kendi rızan dışında tutulmuyor musun?
Are you being held here - against your will or not?
Ama ölümünü taklit edip bana karşı çalışman.
But faking your death, working against me?
Ama bana karşı döndüğünü öğrendiğim güne kıyasla devede kulak kalır.
But it's nothing compared to the day I found out you had turned against me.
Bence çoğumuz, belki bütün kasaba her şeye rağmen Jason'ın bir şekilde 4 temmuzda boğulmadığını ümit ediyorduk.
I think many of us, maybe the entire town, had been hoping against hope that somehow Jason Blossom hadn't drowned on July 4th.
Betty aynı sınıfta olamayacağımız gerçeğine o kadar karşıydı ki her gün gelip bana ders anlattı.
Betty was so against us not being in the same grade that she took it upon herself to tutor me every single day.
Anne, neden birlikte olmalarına o kadar karşıydın?
Mom, why were you so against them being together?
Oğluma olan manyak garezinle mi alakalı?
Your crazy grudge against my teenage son?