English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ A ] / Alçak

Alçak Çeviri İngilizce

4,773 parallel translation
Onun iğrenç purosunu içip, o alçak kahkahasını atarken büründüğü aptal, kendini beğenmiş yüz ifadesini şimdiden görebiliyorum.
I can just see that stupid, smug face of his smoking one of those disgusting cigars and laughing that despicable laugh.
Eğer sakıncası yoksa, alçak sesle konuşabilir misiniz?
If you don't mind, can you speak softly?
- Alçak Bobby yüzünden.
- About that slime Bobby.
Senin sadece alçak bir polis olduğunu söyledi.
That you were just a low-down constable.
Gail, kadınlar genellikle alçak notalara inemezler. Ki bu, hazırlıklarda bitirici olan, jüriyi heyecanlandıran ve yarışmada onlara cidden zarar verebilecek bir şey.
Well, Gail, the women, typically, cannot hit the low notes, which really round out an arrangement, thrill the judges, and that can really hurt them in competition.
Görünüşe göre, Garuda'ın alçak yerlerden arkadaşları da var..
Looks like the Garuda's got friends in low places.
Alçak bir kapıdan eğilip geçer iken.
While, uh, stooping through a low doorway.
Bu kadar kısalıkla kafasını vuracak kadar alçak kapı bulması mucize.
Being short, it is a miracle that he found a doorway low enough.
* Hayır, gerek yoktu bu kadar alçak davranmana *
♪ No, you didn't have to stoop so low ♪
* Hayır, gerek yoktu bu kadar alçak davranmana *
♪ Oh... ♪ No, you didn't have to stoop so low ♪
Hâlâ çok güzel ama alçak gönüllü ve ilham verici Quinn'i.
The still-beautiful, but humbled and inspiring Quinn.
En yüksek ve en alçak binadan atlama rekorları var.
He's set records for the highest jump from a building... and the lowest.
Felix'in alışık olduğu türden bir alçak irtifa atlayışı ama kıyafeti giymek, basıncı alınmış da olsa onu bir meydan okumaya çeviriyor.
It's the kind of low-altitude jump that Felix is used to... but wearing the suit, even unpressurised, makes it a challenge.
Felix alçak irtifa atlayışı test dizisine devam ediyor.
Felix continues his series of low-altitude test jumps.
Yanlış alçak gönüllülük olarak bastırmak istedim bunu.
I tried to put that down as false modesty.
ses yüksek veya alçak olabilir, aktörün kafasını görürsün veya 1826 00 : 54 : 38,941 - - 00 : 54 : 42,744 göremezsin'çünkü senin çerçeveni bozabilir çünkü meşguldür. Yapacak işleri vardır.
The sound can be loud or low, you can see the head of the actor or not'cause he can frame you out'cause he's busy.
"Alçak Yeşil" indirildi.
"Mean green" is down.
Seni alçak!
You bastard!
Herif 2 dakikalığına alçak gönüllü biri oluverdi ve sen de onu seni hastanelik ettiği için af mı ediyorsun?
The guy goes hat in hand for one 2-minute conversation and you've forgiven him for landing you in a hospital bed?
Sander Black çok alçak bir adam.
Sanders Black is a short, short man.
Biraz alçak sesli olabilirseniz, yardımcı olursunuz.
So, if we can bring things down to a sotto voce, that would help.
Ama nasıl bu kadar alçak oluyorsun?
But how the hell would you low?
Biraz alçak sesli olabilirseniz, yardimci olursunuz.
So if we can bring things down to a sotto voce, that would help.
Alçak sesle konuşsana.
Hey, keep it down.
Sence o alçak sözünde durur mu?
You think that skunk will keep his word?
SESİM ALÇAK.YÜKSELTİRSEM DUYAMAZSINIZ.
My voice is muted. You will not hear when I raise it.
Bu alçak korkağın hayatına son verdiğim için mutluyum.
" I'm glad I brought an end to this disgusting coward.
Leo Attinger kariyerinde ilerlemek için kendi annesini ezecek kadar alçak bir insan.
Leo Attinger is a reprehensible human being who would step on his own Mother to advance his career.
Seni alçak, eşime dokunmaya nasıl cesaret edersin!
You toy boy, how dare you touch my wife!
Şu alçak Barfi!
That rascal Barfi!
Seni alçak!
You scoundrel!
Daha alçak gönüllülükle, zanaatkarın.
I would say they are the hands of a craftsman.
Bence yüksek övgüler için çok alçak, parlak övgüler için çok esmer, büyük övgüler için çok küçük.
Why, i'faith, methinks she is too low for a high praise, too brown for a fair praise, too little for a great praise.
Alaycı ve alçak Beatrice tüm dünyayı kendi gibi sanıyor, beni de böyle tanıtıyor.
It is the base, though bitter, disposition of Beatrice that puts the world into her person and so gives me out.
Vay alçak.
O villain.
Hangisi o alçak?
Which is the villain?
Hayır alçak.
No, not so, villain.
Zaur, alçak herif, aç şunu.
Zaur, you bastard, pick up.
Yani kendi başımızın çaresine, alçak gönüllükle yaşayarak, ruhsal temizlenerek bakıyoruz.
So we take care of ourselves by living modestly, cleansing constantly.
Seni tekrar görmek güzel, alçak herif!
- It's good to see you.
Gururdan doğmuş olan bir laneti alçak gönüllü davranışınla yok ettin.
You broke a curse born of pride through an act of humility.
Alçak!
Rascal..
Alçak.
Rascal.
Seni alçak!
Rascal!
Alçak uçuş talep ediyorum.
Requesting a flyby?
Sesi şimdiye oranla daha alçak.
His voice, it's lower than it is now.
Seni müthiş alçak!
Oh, you magnificent bastard!
Buna alçak ses deniyor.
It's called "scoundrel patter,"
"... ve böylece, alçak sesle, söylediklerimi söylüyor gibi görünürdü.
"so that she seemed to be saying under her breath " the very words I was saying as I was saying them.
"Birkaç beladan sonra koyacakları... "... alçak, çizgili, betondan bir ayrıntıcı vardı.
" There was a squat, striped concrete divider they'd put in after a plague of collisions.
Çok alçak olmuş.
That's too low.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]