Alıma Çeviri İngilizce
2,329 parallel translation
Bence bu çok üzücü ve alınması zorunlu sıkıntı veren bir karardı. Bir bakıma bunu yapması gerektiğinde onun için gerçekten üzüldüm.
I think it was... must have been a very wrenching, angst-ridden decision, and I really felt for him when he had to do it, in one way.
Bunu da yanıma alıyorum!
And I'm taking this with me in the car.
Eğer Koç Beiste'e neler yapabileceğimi gösterirsek, beni takıma alır.
I just know that if we can show what I can do to Coach Beiste, she'd put me on the team.
Başıma bir şey geldi ve bu fikre bir türlü alışamıyorum.
Something happened to me, and I can't really get into it, but it's shaken me to my core.
Yanıma bir pilici de alıp arabayla gezerdim.
* I used to go for a ride with a chick who'd go *
Ama onu takıma alıp sonra yedek bırakamazsın.
But you can't bring her on the team and keep her benched.
Ben, Catherine, bugünden itibaren, ölüm bizi ayırana kadar, iyi günde, kötü günde, zenginlikte, yoksullukta, hastalıkta, sağlıkta Henry'yi kocam olarak kabul ediyor ; seveceğime ve değer vereceğime, yatakta ve dışarıda alımlı ve hoş olacağıma söz veriyorum.
I, Catherine take thee, Henry, to be my wedded husband, to have and to hold from this day forward, for better, for worse, for richer, for poorer, in sickness and in health, to be bonaire and buxom in bed and at board, till death us do part, and thereto I plight thee my troth.
Bu akşam aldığın tüm övgüleri kendi üzerime alıyorum, biraz tadını çıkarayım.
I'm gonna take credit for everything that you did tonight, and I'ma live off that for a little while.
Eğer bir adamıma daha meslektaş değerlendirmesi yaparsan işini elinden alırım.
You peer-review even one more of my people, I'll take your job.
Eğer takıma Yugoslav alırsan, benden de 300 bini alırsın.
If you had any Yugoslavs, you'd get the 300 thousand from me.
Benim yapımcı ücretimi al ve onunla taşıma ve elektrik ücretindeki eksiklikleri kapa.
Take my producing fee and amortize it to cover the gaps in transport and electric.
Maggie yoğun bakıma alındı.
Maggie had to have an emergency C-section.
Tek başıma yaşamaya alışsam iyi olacak.
Better get used to living alone
Tek başıma iş yapmaya alışkın değilim.
I'm... I'm not used to working by myself.
Kabul ediyorum, bazen ellerim rahat durmuyor. Parmak izimi alın, sabıka kaydıma işleyin, fark etmez.
I admit I got sticky fingers sometimes, so... print me, book me, whatever it is.
Sonrasında tek bildiğim, adıma alınan krediler ipotekler, ödemeye başlayamadığım borçlarım oldu.
And the next thing I know, I got loans taken out in my name, I got mortgages, I got debts I can't even begin to pay.
- Kusura bakma, çantayı yanıma alırım ama fazlalık alamam.
Sorry, I'll take the bag, but not the baggage.
Niye arabaya ceset taşıma riskini göze alıyor?
So why take the risk of carrying a corpse to your car?
Bir milyoncudan bir fıkra kitabı alır tek başıma kasabanın kralı oluveririm.
I'll buy a nickel joke book down at the five and dime, I'll be the toast of the town myself.
Onu alıp içine bakmadan dolabıma koymanı istiyorum.
I want you to take it out, leave it closed and bring it to my closet.
İkinize gelince sizinle ne yapacağıma karar verene kadar süresiz olarak karantinaya alınacaksınız.
As for the two of you, you'll be placed in quarantine indefinitely, until I decide what to do with you.
Alıcı yanıma geliyor.
The buyer approaches me.
Ama herhangi bir yanık kokusu alırsam, yardıma ihtiyacın var diye yorumlarım.
But if that, uh, burning smell is any indication, it seems like you need help now.
Aklıma gelmişken bu konuşmanın kayıt altına alındığı tebliğ ediyorum.
And by the way, I am now disclosing That this conversation is being recorded.
İşe alındıysa, başıma iş aldım demektir.
If she's been hired, it's over my head.
Yüz tanıma programında aratıyorum. Biraz zaman alır ama...
I'm running facial rec, but it's gonna take a while bef...
Penny bu olaydan sonra, onun yüzünü görmek istemedi. bende bu yüzden onu yanıma alıp yola götürdüm.
Penny could never look at our daughter after that, so I had to take her on the road with me.
Theodore Mack ve Dr. Rick Elmore patlamada ölen kurbanlar ve Elmore'nin nişanlısı Melanie Robbins hasta hanede yoğun bakıma alındı.
Theodore Mack, Dr. Rick Elmore didn't survive the blast. Elmore's fiancé Melanie Robbins is undergoing surgery at Ben Taub.
Hanımefendi, paranızı alın ve aracınızın dışına çıkın lütfen.
Ma'am, put your money away and take a step out of the van.
Bu ışıma, göz alıcı aurora ışıklarının ortaya çıkmasına sebep olur.
The beam would cause spectacular auroras,
Doc bence ödenek alıyordu çünkü Frank ile eşinin hadisesini öğrendi.
I think doc was getting those payments Because he found out about Frank and ma
Ayağıma alışsın diye giyiyorum.
And so I'm worki " them in.
Beni baloya götüreceğini bilseydim yanıma çiçek alırdım.
If I knew you were taking me to the prom, I would have brought you a corsage.
Aklıma gelmişken, Johnson-Johnson hisselerini hemen al.
Speaking of which, Johnson Johnson... buy now.
Birden sanki şöyle der gibiydim, "erkek arkadaşıma ne yaptın, Al Roker"?
And I was like, "what'd you do with my boyfriend, Al Roker?"
Koç beni takıma alıp almayacağına daha karar vermedi.
Coach hasn't decided if he's gonna let me play yet.
Hayır, parayı yanıma alıyorum.
You can get it soon. No. I'm taking it with me.
Ayrıca şu an hayran olduğum bir sürü çekici ve cazibeli yönünüzle ne kadar alımlı bir bayan olduğunuzu söylemeden geçemeyeceğim hanımefendi.
I would hate to see this moment pass by without me telling you that you're a truly remarkable woman with a lot of interesting qualities that I find both attractive and appealing. Ma'am.
Yoksa şerifi de yanıma alırım ve sizi hapse atarım.
Or I come back with the sheriff, and we lock you out.
Bütün kızlarıma biftek alıyorum.
I'm buying all my girls steaks.
Ben daha küçükken 3 ya da 4 yaşıma giriyordum sanırım ağacın altına bir baktım ki yığın yığın hediye var ben de dedim kesin Noelbaba geldi anlarsınız ya doğum günü ve yılbaşı hediyelerinin birlikte alındığına aklım ermiyordu henüz.
Uh, when I was little, I must've been turning three or four or something, I saw this huge pile of gifts, and immediately I assumed that Santa had come, and I was way too young to understand that you got gifts on your birthday, too, so all day long, when they would give me cake,
Aklıma gelmişken, hem Vex, hem de barmen barda Ba'al'ı tehdit ettiğini gördüklerine yemin ettiler.
But now that you mention it, both the bartender and Vex swear That you were threatening Ba'al at the bar,
Bu güvenlik kaydından onun görüntüsünü alıp yüz tanıma programında aratacağız.
So we'll take this image from the security tape And we'll run it through the facial recognition.
Engelimden ötürü herkesin yardıma ihtiyacım olduğunu düşünmesine alışmışım.
I'm kind of used to everyone assuming I need some kind of help because of my disability.
Dedektiflerin amiri tüm güvenlik kameralarının görüntlerini Argus sistemlerinden alıp as takıma yolladı.
Chief of D's had all surveillance video pulled from the area's ARGUS system and forwarded it to Major Case.
Evet, üst sınıf 4 tane sandığımız var muhteşem antikalar, evet, ve... İşin aslı, Amerika'daki alıcıma bunları ulaştırmak için bir yol bulmalıyım, ve duyduğuma göre bu tür işlerin adamı sizmişsiniz.
Yeah, we have four crates of really high-end, amazing antiquities, yeah, and... yeah, in fact, I have to find a way to get them back to my, uh, buyer in America,
Topu alıcılarıma atmaktan nefret ederim! Çok fena!
I hate throwing the ball to my receivers.
Özellikle de kendim alıp dolabıma koyduğumda çok sevmiştim.
I especially liked them when I bought them and I put them in my closet.
- Al hala bu davayı aldığıma inanamıyor.
Al still can't even believe I took this case.
Sadece 5 dakikanızı alıcak, madam.
It'll only take about five minutes of your time, ma'am.
Bugün bunu göreceğim aklıma gelmezdi. Elemanın biri kurbağadan zehir alıyor.
I didn't think I'd see that today... you know, a fella getting poison off a frog.