Anos Çeviri İngilizce
25 parallel translation
- Hayır, bir anos yapalım.
- No. Let's make an announcement.
"Veinte Años" u da...
The song I've recorded here, Viente Anos has won a Grammy
18 yaşında. Sağ elini kullanıyor.
Dieciocho anos.
Regina evini terk etti... Que partilhavam em Brooklyn, quando ele tinha apenas 16 anos.
Regina moved out of the apartment that he shared with her... in Brooklyn, when he was only 16 years old.
Ve de onların ruhu!
And jah-lop-anos.
Arabesk rap dinlemeye başladım ve kaşımı kazıttım.
I was slicing jah-lop-anos and I rubbed my eye.
Üç yıl Madrid'de yaşadım.
Vivi en Madrid tres anos.
Nasıl oluyor da 72 yaşında bir adamın babası olabiliyormuşsun mesela?
Gosto de como o inferno que poderia ser O pai biológico de um homem de 72 anos de idade?
Alex, geç kaldın.
Alex, hace anos.
Yirmi iki.
Veintidós años.
INÉS ( 69 YAŞINDA )... bu Küba şarkısını eşsiz biçimde sunuyor.
INÉS ( 69 AÑOS )... by three great voices in Cuban lyrics.
On iki yıl.
Doce años.
- On iki yıl.
Doce años.
- On iki yıl.
Doce años...
20 yıl önce bu sahalarda olan -
the championship 99avo rec0rdando the air in this field for 20 años atrás. That team was led by Scott Murphy. Mr. Football, was signing autographs...
Gerçekten buna gerek yok
será probably a waste but if you wait 20 años.
Ve sana iyi bakabilirim
I do not get in algun0s años daño we make money and take care of you podré
Ama en büyüğümüz sensin.
Yeah, but you're the oldest! Tienes veinte y cinco años.
Selam.
Hace muchos años. Hey.
Beş yıl geçiyor ve senden bir şey yok.
Cincos años and nothing from you.
- Neredeyse 4 yılım.
- Durante casi cuatro años.
Birkaç sene önce oldu.
Sucedió hace unos años.
40 yıl önce bugün, Janus'un deniz feneri ilk kez yakıldı ve 40 yıl boyunca tehlikeli anlarda okyanusa güvenle ışık tuttu.
Hoy hace 40 años las luces de Janus se encendieron por primera vez. - Y durante 40 años ha significado la paz de la mente cuando amenazaba el peligro.
50 yaşlarında falan, ama sanki diez años ( on yıl ) genç.
She's, like, 50, but looks at least diez años younger.
On yedi, on sekiz yaşındaymış.
Diecisiete, dieciocho años.