Artış Çeviri İngilizce
74,332 parallel translation
Nakit seviyenin 2. Peç'ten 3. Peç'e artışını gördün mü?
See how your free cash levels increase from Nap 2 to Nap 3?
Burada gördüğün üzere, düşük, sabit operasyon masraflarım var ve nakit akışımda da artış bekleniyor.
As you can see here, we have low, stable operating costs, combined with an expected increase in cash flow.
Şimdiye kadarki en büyük artış olmuş.
"Bringing it to an alltime high of..."
Performansını artırmak dışında bir şey yapmadım.
- I didn't do anything to it,
Buna performans artırmak diyorsan kariyerini gözden geçirmen gerek çünkü bu şey, Mel Gibson'ın cumartesi gecelerindeki halinden daha beter oldu.
- If that's your idea of increasing performance, then you ought to rethink your career, because that thing has crashed more times than Mel Gibson on his way home from a Saturday night.
Ardında bırakmanın zamanı gelmiş artık.
It's time to let it go.
Yeter artık.
That's it. Stop.
Burada işimiz kalmadı artık.
There's nothing here for us, man.
Bakın, ne yapacağını tam olarak bilmiyorum ama bu mesele artık sizinle Kevin arasında.
Look, I don't know exactly what he's gonna do... but that's between you and Kevin now.
Artık tek düşünebildiğim bu.
That's all I'm thinking about now.
Tabii artı eksi için illa birini kullanmam gerekecek ki sıkıntı burada başlıyor.
I would have to use one of them to write down the pros and cons for them, which is problematic.
O bir sanat eseri!
That's priceless art!
Artık ahiretteyiz sersem. Doğal lazer gibi düşün.
We are in the afterlife, dummy, nature's Lasik.
Puanımı artırmam imkansız çünkü yaptığım her şeyi çıkarım için yapıyorum.
There's no way to increase my point total because everything I'm doing is out of self-preservation.
- Artık hak ettiği hayatı yaşayamayacak.
Now he's never gonna get the life he truly deserved.
Artık sıkıldım.
Now I'm bored.
Hayır, sorumluluk alma vaktimiz geldi artık.
No, it's time to own up, dude.
Pekala millet artık şu anlaşmazlığı çözelim.
All right, nerds, let's just get this over with.
Sen çeneni kapa artık robot aşığı. - Bu ırkçılık!
Oh, that's enough out of you, robot lover.
Şimdi, artık bu silah dolu, tamam mı?
Now that's a loaded weapon, all right?
Artık FBI'ın sorunu.
FBI's problem now.
İşin bittiğini ve artık güvende olduğunu söyleyebilirim.
What I can tell you is it's over, and you're safe now.
Artık bitirelim bunu.
Let's finally finish this.
Lekeli, rengi bozulmuş, her neyse artık benim.
Well, stained, discolored, whatever it is, it's mine now.
Bir günlüğüne sen olmak ve sanatı, sanatçı olmayan gözlerden görmek benim için zevkli ve neşeliydi.
- Oh, Sophia. It was a pleasure and an exhilaration to be you for a day and see art through a non-artist's eyes.
Kristal madeninde Bettina uzaylısıyla savaşırken kazmayı sen tutarsın artık...
You get a grip... on a pickax when you're down in the crystal mines fighting all the Bettina ali...
Aksi takdirde, senin "ticaret-dışı" ya da kişisel tutku dediğin şey, artık nasıl adlandırmak istiyorsan, batar.
Otherwise your "non-business," or personal passion, whatever you wanna call it, it's going down.
Artık o senin sorunun.
She's your problem now.
Sanat izlemenin tek yolu bu.
It's the only way to watch art.
- Sanat dışında.
- Except art.
Pearson Specter'da çalışırken onların peşine hiçbir zaman düşemedim çünkü bu tarz davalarda genelde karşı tarafta olurduk. Ama artık beni engelleyen bir şey yok.
I could never go after them when I worked at Pearson Specter because we were always on the other side of these things, but I can go after them now.
- Artık o olmadığı için bunu birlikte yapalım diyorsun.
And now that she's gone, you want us to do it?
Özgüvenini artırmaya çalışıyorum.
I'm just helping to build him back up.
Bu bir sanat, bilim değil.
It's an art, not a science.
Geçti artık.
It's okay.
Hadi yap bakalım. Artık fikrini değiştirmek için çok geç.
Come on, let's go.
Ama artık gidebilirsin. Ve sen kalmayı seçiyorsun. ... kızlarının seni beklemesine rağmen.
But now you can leave, and you choose to stay even though your daughter's waiting for you.
Tanrı aşkına, sen hiç bir zaman Mikaelson olmadın, aş bunu artık.
Oh, for God's sake, you were never a Mikaelson, get over it.
Artık senin.
Now it's yours.
Sadece artık öz güvenim çok daha yüksek.
It's just that I'm so much more confident now.
Onun sırlarını saklamak istemiyorum artık.
I don't want to keep any more of her secrets.
- Artık ince espri olduğunu anlıyoruz.
- Now we know it's wit.
Artık senden geriye ne kalırsa.
or whatever's left of you.
Birleşmiş Milletlerden izniniz yoksa, artık gitmeniz gerekiyor.
Unless you have some paperwork from the U.N., I think it's time you leave.
- Artık daha rahat bir yerde.
She's in a better place now.
- O artık bir süper kahraman.
He's a superhero now.
Geçti artık o.
And it's well past time.
Her neresiyse artık.
That's why we're here, wherever here is.
Artık seni kaçıran adamın adını biliyoruz. Muhtemelen Nadeer'i hatta belki Radcliffe'i finanse eden de o.
We now have the name of the man who kidnapped you, who's probably been funding Nadeer, maybe even Radcliffe.
Dünyanın kenarları olmadığı için bu artık sorun teşkil etmiyor.
That's no longer a concern, given the Earth has no edges.
- Geçti artık.
It's okay.